26 Eylül 2019...
Silivri açıklarında 5.8 büyüklüğünde deprem...
TV'lerde günlerce görüntüler ve röportajlar...
Gazetelerde sayısız fotoğraflar ve yazılar...
"Özellikle İstanbul Üniversitesi yerleşkesinde, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi binalarında meydana gelen hasarlar, döküntüler, çatlaklarla ilgili tartışmalar birbirini izliyor.
Her zamanki gibi, hasarların bir an önce giderileceği, binaların onarılacağı sözü veriliyor."
İki gün önce...
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın açıklama yapıyor:
"Acil ve çocuk sağlığı ve hastalıkları birimi hariç, tüm erişkin ayaktan ve yatan hasta kabulü ve tüm ameliyatlar durdurulmuştur.
(...) Cerrahpaşa yerleşkesinde on yedi ayrı binadan oluşan binaların hizmeti emniyetle yerine getirecek güvenlik seviyesine sahip bulunmadığı, binaların risk taşıdığı tespit edilmiştir.
Bu nedenle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hizmete devam edemeyecektir."
Binaların depreme karşı dayanıksız olması nedeniyle, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin Yeşilköy'e taşınacağını bildiriyor.
Şimdi üç buçuk yıl önceye gidiyoruz.
26 Eylül 2019 depreminden dört gün sonra 30 Eylül 2019'da İYİ Parti Kocaeli milletvekili Lütfü Türkkan dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a soru önergesi veriyor.
Lütfü Türkkan önergesinde üniversitede deprem nedeniyle oluşan hasardan hareketle, Ziya Selçuk'a soruyor:
"- Beyazıt ve Çapa binalarında hasar meydana gelmesine rağmen, eğitime neden devam edilmektedir?..
- Hasarlarla ilgili bir çalışma başlatılmış mıdır?..
- Binaların yenilenmesine yönelik bir program var mıdır?..
- Çapa Tıp Fakültesi için acil eylem planı var mıdır?..
- Varsa, bu kamu oyu ile ne zaman paylaşılacaktır?.."
Soru önergelerine yanıt vermek açısından, AKP iktidarında pek görülmeyen bir gelişme yaşanıyor, Lütfü Türkkan'ın sorularına Bakan Ziya Selçuk iki ay sonra 29 Kasım 2019'da yazılı yanıt veriyor. İstanbul Üniversitesi'nden YÖK'e, YÖK'ten de kendisine iletilen yanıtları Türkkan'a gönderiyor.
Gelen yanıtta, İstanbul Üniversitesi'ne ait:
"- Bazı binalar tahliye edilmiştir.
- Bazı binalarda deprem analizleri devam etmektedir.
- Bazı binalar için ihale süreci başlatılmıştır."
Yanıtın sonunda dikkat çeken iki cümle var:
"- Projelerin tamamlanarak, yeniden yapımı için ödenek talebinde bulunulmuştur.
- Afet ve Acil Durum Planı mevcuttur ancak, sivil savunma planı gereği erişime kapalıdır."
YÖK üzerinen gelen bu yanıt İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak imzasını taşıyor.
İhalesiyle, projesiyle belli bir çalışmanın başlatıldığı bildiriliyor.
Üç buçuk yıl önce gelen resmi yanıtta depreme karşı hazırlık başlatıldığı belirtilirken...
Üç buçuk yıl sonra bugün Cerrahpaşa neden boşaltılıyor?..
Üç buçuk yıl önce altı çizilen ihale mi, plan mı, proje mi, onarım mı, artık ne varsa...
"Onların gerçekleşmediği, kağıt üstünde kaldığı anlaşılıyor, en azından Cerrahpaşa ile ilgili taşınma kararı bunu gösteriyor."
Örneğin, Rektör Ak'ın söylediği "ödenek mi gelmedi?..
Örneğin, Rektör Ak'ın söylediği Acil Eylem Planı üç buçuk yılda neden hayata geçirilmedi?.. Geçirildi ise, Cerrahpaşa bugün neden taşınıyor?..
Her depremde, her felakette olduğu gibi...
İlk günlerde büyük bir faaliyet, büyük sözler, ihaleler, projeler, v.s.
Ama, sonra?..
İşte, Cerrahpaşa gibi!..
"Cerrahpaşa örneği aslında Türkiye'nin nasıl yönetildiğinin küçük bir modeli."
O açıklamalarda başladığı söylenen işler sonradan neden duruyor ve Cerrahpaşa bugün neden taşınmak zorunda kalıyor?..
Üç buçuk yıldır aklınız nerede?..
Cerrahpaşa riski, onarım sözü ve son olarak taşınması tam küçük Türkiye modeli ya...
Devamı da öyle...
Cerrahpaşa Rektörü açıklıyor:
"Cerrahpaşa iki bölümü hariç, Yeşilköy'de bir hastaneye taşınıyor."
Nereye taşınıyor, nereye?..
"İstanbul'un en riskli bölgelerinin başında gelen Yeşilköy'e!.."
Üç buçuk yıl bekledikten sonra, aklınıza gele gele en riskli bölge mi geliyor?..
Kasımpaşa - Ankaragücü maçı...
Geçen yıl İstanbul'da oynanırken, maç sırasında...
"Maçı tribünden izleyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a aleyhte tezahürat yapılıyor."
Seyirciler Mansur Yavaş'ın stadı terk etmesi yönünde tezahürat yaparken, Tayyip Erdoğan lehine slogan atmayı unutmuyor.
O maçla ilgili şu ya da bu biçimde tek bir karar yok.
Demek ki, maçlarda siyasi sloganlar atılıyor ve "kimlerin kim lehine ya da aleyhine attığına göre" ya görmezden geliniyor ya da ceza kesiliyor.
Ve bugün...
Fenerbahçe ve Beşiktaş seyircisinin "hükümet istifa" diye tezahüratta bulunması, Devlet Bahçeli'nin ve AKP'li kadroların hışmını çekiyor. Hemen bu cumartesi Kayserispor - Fenerbahçe maçına Fenerbahçeli seyircilerin alınmayacağı bildiriliyor.
"AKP - MHP ortaklığı sonunda futbola da, ayrımcılık ve bölücülük taşımayı başarıyor!.."
Hem de, Türkiye çok ağır deprem manzaralarıyla karşı karşıya iken!.. Şu uğraştıkları işlere bakın!..
Bence bu yasaklar çok yararlı!..
"Bu iktidarın gitmesini bir kez daha kolaylaştırdığı için."
Neden?..
Geçen yıl çeşitli kuruluşlar futbol severler arasında anket düzenliyor.
"Türkiye'de 25 milyon 900 bin Galatasaray, 20 milyon 300 bin Fenerbahçe, 13 milyon 500 bin Beşiktaş taraftarı var.
Taraftarların yüzde 29'u maçları statlarda izliyor."
Bugün Fenerbahçe seyircisine getirilen yasak, başka bazı takımların seyircilerine de uygulanırsa...
AKP - MHP ortaklığının her alanda attığı her adım artık kendi aleyhine dönüşüyor.
Yasaklayın yasaklayın!..
Seçimde gitmeniz katmerleniyor.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |