İbretlik iki yayın arka arkaya. Biri Almanya’da yayınlanan Deutsche Welle’de, bu topraklarda yıllardır unutulan, tam bir gazetecilik dersi. Diğeri CNN Türk’te, bu topraklarda yıllardır karşımıza çıkan utanç belgelerinden bir örnek.
Önce Deutsche Welle... Çünkü, CNN Türk’le dolaylı bağlantısı var.
Orada, siyasi röportajlarıyla ün yapan, pek çok ülkenin Başbakan ya da Bakanları ile özgürce, hiç çekinmeden sorduğu sorularla ün yapan Tim Sebastian son olarak Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ı konuk ediyor.
Bir kaç yıl önce de, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu konuk eden Sebastian önceden dersini iyi çalışıyor ve sorularını ona göre hazırlıyor. Örneğin, Kalın’a "Siz FETÖ’nün gazetesi Zaman’da çalıştınız, bir sonraki hükümet geldiğinde belki de yargılanırsınız" diyor. Görevden alınan HDP belediye başkanlarını soruyor, "Türkiye’de demokrasiyi dağıttınız" diyor.
Kalın’ı güç durumlarda bırakıyor. Medyadaki sansür ve baskıya ilişkin bir soruya Kalın, "Türkiye’de her türlü özgür medya var" karşılığını veriyor.
Helal olsun!
Ne de olsa 'özgür gazeteciliğe' alışkın değiller! Ne de olsa, emir-komuta zinciri içinde yayına ve sorulara alışmışlar!
Tim Sebastian’ın İbrahim Kalın’a yönelttiği sorulara yandaşların itirazı var:
"-Sebastian FETÖ ağzıyla konuştu,
-Sebastian FETÖ sözcüsü,
-Sebastian’dan skandal ifadeler,
-Sebastian’dan saldırgan ifadeler..."
Özgürce soru sormayı unutanlar ve aralarında bazıları belki hiç bilmeyenler, Sebastian’ı neredeyse asacaklar!
Oysa dinleseler, umudum yok ama, ders alsalar, kafalarına belki dank eder. Ama ne gezer!
Onlar Sebastian’ı asıp kesmeye devam ederken, Kalın’ın "Türkiye’de özgür medya var" yanıtı üzerinden yirmi dört saat geçmeden, aniden ve beklenmeyen bir haberle, sahneye CNN Türk çıkıyor.
CNN TÜRK dün, İbrahim Kalın’ın vurguladığı 'özgür medyadan' basın tarihine geçecek bir örnek veriyor.
Son günlerin ana tartışmalarından biri, termik santralların bacalarına çoktan takılması gereken filtrelerin AKP-MHP ortaklığının kabul ettiği bir yasayla iki buçuk yıl daha ertelenmiş olması.
Erteleme o kadar tepki topluyor ki, Çevre Bakanı Murat Kurum bile, "Altı ay içinde takılmasına çalışacağız" diyor, daha bir kaç gün önce kabul etikleri yasaya rağmen. Ve ekliyor:
"Altı ay içinde filtre takma işlemine başlamazlarsa, normal çevre cezasının yirmi katını uygulayacağız."
Ve yine ekliyor:
"Vatandaşın sağlığını, hayatını ilgilendiren konuda devlet olarak adım atarız."
Demek ki, 'vatandaşın sağlığı, hayatı'...
Geç kalmış bir yaklaşım, yine de doğru.
Bakan 'halkın sağlığı' derken, İbrahim Kalın’ın Tim Sebastian’a iddia ettiği, 'medyanın özgürlüğü' arz-ı endam ediyor, dün CNN Türk üzerinden.
CNN Türk, Bakanın vurguladığı, herkesin dile getirdiği 'halkın sağlığını' hiçe sayan bir yayına imza atarak, 'yandaşlık nasıl olur' konusunda, yıllarca unutulmayacak, okullarda ders olarak okutulacak bir habere imza atıyor. O habere göre:
"Filtre takmak için üretimine ara veren tek bir santralın bile, on iki saat devre dışı kalması halinde...
-35 bin konut ışıksız kalacakmış...
-12 bin metro seferi yapılamayacakmış...
-32 bin kişi enerjisiz kalacakmış...
-8.900 makine çalışamayacakmış..."
Kim fısıldadıysa bu sayıları bunlara, muhteşem bir manevra! Muhteşem bir 'iktidar borazancılığı' manifestosu! Son yıllarda hemen her gün pek çok yandaş habercilik örnekleri görüyoruz ancak, böylesini sanıyorum ilk kez görüyoruz.
Şundan dolayı ilk kez görüyoruz: CNN Türk bu haberle iktidarı savunacağım derken, baltayı taşa fena vuruyor. Ne demek istiyor CNN Türk bu haberle:
"Termik santralların bacalarına filtre takılmasın! Bir santrala filtre takılması halinde, işte şu kadar enerji kaybı oluyor..."
Takılmayınca, haberin anlamına, amacına bakıldığında, halkın sağlığı ne oluyor?
İnsanlar kirli havadan ölsün mü? Ha ölsün mü?
Filtre takmayı erteleyen yasayı çıkartan iktidarın Bakanı bile, "Vatandaşın sağlığı nedeniyle filtre gerekir" diyor, buna karşılık CNN Türk halkın sağlığını bir kenara bırakıyor, filtre takılmasından dolayı kaybolacak enerjiyi ve ondan doğacak boşluğu hesaplıyor!
Çok yandaş haber gördüm ancak, iktidara yaranacağım diye, binlerce insanın sağlığını hiçe sayan böyle bir haber görmedim.
"Yandaş habercilik" kitabına bir sayfa daha ekleniyor.