“Bu bir elma / Bazıları size bunun bir muz olduğunu söyemeye çalışabilir / Tekrar tekrar ‘muz muz muz’ diye haykırabilir / Büyük harflerle MUZ yazabilir / Hatta insanların bir bölümü bunun muz olduğuna inanmaya bile başlayabilir / Ama, bu bir elma”.
Bu sözler Amerika’da çok tutan bir reklama ait.
Herhangi bir ürün, olay, düşünce ve eylem hakkında insanları “yalana” inandırmak isteyenlerin seçtikleri klasik propaganda yöntemlerden biri.
Gerçek elma, gerçeğin çarpıtılması ise, yani yalan, muz.
Gerçek, İstanbul Büyükşehir Belediye seçiminde hiç bir itiraza yer bırakmayacak biçimde Ekrem İmamoğlu’nun kazanmış olması, ama AKP sürekli olarak ‘elmaya muz’ diyor, ‘seçimde hile var’ diyerek, insanları inandırmaya çabalıyor.
Ve sonunda Yüksek Seçim Kurulu (YSK) AKP’nin bu itirazına ayak uyduruyor ya da kendini bu itiraza uymak zorunda hissediyor ve “elmaya muz” diyerek, İstanbul seçimlerini tarihte görülmemiş biçimde, olağanüstü bir skandala imza atarak, iptal ediyor:
“Hukukun ölümü, seçimlerin ölümü, millet iradesinin ölümü, demokrasinin ölümü”.
Yerel seçimde tek bir zarfta oy kullanıyoruz.
O zarfın içinde:
-Büyükşehir Belediye Başkanı var,
-İlçelerin belediye başkanları var,
-Muhtarlar var.
Hepsi aynı zarfta. Hepsini aynı zarfta, tek bir zarfın içinde oy sandığına atıyoruz.
Ne var ki, AKP’ye göre:
“İlçe belediye başkanları seçimi geçerli, muhtar seçimi geçerli, ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçiminde hile var!”..
Aklın, mantığın, hukukun çöküşü.
Oscar ödüllerine doymayan ünlü Japon yönetmen Akira Kurosawa sinema tarihinin en görkemli filmlerine imza atanlardan biri.
İki dünya savaşı görmüş, sanatında zirveye çıkmış, bir ara inişe geçtiğinde, intihar etmeyi bile düşünmüş, sonra kendini toplayıp, dört Oscar ödülü kazanmış Kurosawa’nın ölümsüz filmlerinden biri de “Rashomon”.
“Rashomon” Japonca’da “kale kapısı, şehir kapısı” anlamına geliyor.
Filmdeki olay şu:
Ortada bir cinayet var, ama o cinayeti dört ayrı tanık, birbiriyle bütünüyle çelişen biçimde anlatıyor. Öyle ki, her bir tanığa göre, olay değişiyor.
Dört farklı tanık, dört farklı anlatım.
Herkes kendine göre bir yerden bakıyor ve gerçeği “bilerek” saptırıyor.
Filmin isminden dolayı, gerçeğin böylesine saptırılmasına, gerçeğin çökmesine “Rashomon Etkisi” deniyor.
“Rashomon Etkisi”...
Gerçeği çarpıtma...
Oysa, günlük yaşamda insanlar arasındaki ilişkinin temeli de gerçek, demokrasinin temeli de gerçek, hukukun temeli de gerçek, seçimlerin temeli de gerçek... Gerçeğe dayanmak zorunda...
Gerçek, çok daha fazla ve çok daha etkin bir güce sahip: Demokrasileri otokrasiden ayırıyor. Otokraside sürekli yalan söyleniyor.
Bir ayı aşkın süredir Türkiye “Rashomon Etkisini” yaşıyor.
Ve etkide son perde dün iniyor.
İspanyol ressam Goya’nın ünlü tablolarından biri de, “Gerçeğin Ölümü”.
Goya, 1750’lerden sonra romantizme damgasını vurmuş bir ressam, aynı zamanda “Sarayın ressamı”.
Sarayda el bebek, gül bebek yaşamasına rağmen, öyle olaylara tanık oluyor ki, “Rashomon Etkisine” kapılmadan, gerçeği en yalın biçimde resmine yansıtıyor.
Sarayda gördüklerinin özeti yaptığı tablonun adı: “Gerçeğin Ölümü”.
YSK üyeleri Rashomon Etkisini ya da Goya’nın tablosunu ne kadar biliyorlar, bilemem.
“Sandık kurulları, sandık başkanları, şu, bu”, iptalin gerekçesi ne olursa olsun, vicdanlara asla sığmayan bir kararla seçimin iptali...
“Usulsüz” atandığı öne sürülen sandık başkanlarıyla ilçe belediye başkanlarının seçimininde sorun yok, ama aynı sandık başkanlarıyla Büyükşehir Belediye Başkanı seçiminde sorun var!..
Burada hukuku, mantığı aramak, hukuki tartışmalara girmek gereksiz. Hukuk filan hikaye!...
Bütünüyle siyasi bir karar!..
Kaldı ki, o kurulların oluşumundan il ve ilçe seçim kurulları ile YSK sanki habersiz!..
Şimdi soğukkanlı olmak, şimdi her şeye yeniden başlamak için kolları sıvamak gerek.
“Demokrasi” kolay değil.
Ve seçimlerin bu biçimde yenilenmesi bizim siyasal tarihimizde eşsiz bir yer alacak olan “demokrasi mücadelesinin” ta kendisi.
Hem siyaseten, hem özellikle ekonomik açıdan, hem de dış ilişkiler açısından zor bir mücadele olsa bile...
Seçimlerin yenileceği 23 Haziran günü İmamoğlu’nun yeni bir zafere imza atacağından kimsenin kuşkusu olmasın.