7 Mayıs 1966...
O günlerde Türkiye'de "Kıbrıs Sorunu" çok ön planda, Kıbrıs'ta Rumlar Türklere karşı yine cinayetler işliyor.
Türkiye Kıbrıs'a askeri müdahalede bulunmak istiyor ama, Amerika izin vermiyor. Bu gelişme Türkiye'de Amerikan karşıtlığını, aynı zamanda NATO karşıtlığını alevlendiriyor.
Aynı tarihte Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) on beş milletvekili ile Meclis'te temsil edilmesi, TİP'in Amerika ve NATO'ya karşı çıkan yoğun propagandasının da, o alevlenmede rolü büyük.
Adalet Partisi'nin tek başına iktidar olduğu bir dönem.
"İşte, tam o günlerde halk arasında elde ele bir bildiri dolaşıyor, Adalet Partisi iktidarını eleştiren, iktidardan düşürülmesi gerektiğini belirten, darbe çağrısını andıran bir bildiri."
Polis bu bildirinin peşine düşüyor, kimler basıyor bu bildiriyi, nerede basıyorlar, araştırması...
"Bildiri Türkiye Büyük Millet Meclisinde basılıyor ve yine orada çoğaltılıyor" diye, doğru mu, eğri mi olduğu bilinmeyen bir iddia üzerine...
"7 Mayıs 1966 gecesi çok sayıda polis Meclise giriyor, Adalet Partisi grup salonu hariç, her yeri, hatta muhalefet milletvekillerinin dolaplarını bile arıyor."
Ve hiçbir şey bulamıyor.
Polisin Meclise girmesi...
1946'da Türkiye'nin çok partili siyasal düzene geçmesinden sonra bu ilk girişim.
1966 Mayıs... 2021 Mart...
"Polis, 1966 yılından bu yana, dün sabaha karşı Meclis'e ikinci kez giriyor.
"Hukuk profesörü" Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un verdiği izinle!.."
Her ne kadar, Şentop'un açıklamasında "Gergerlioğlu'nun Mecliste görevli koruma polisleri tarafından yakalandığı" belirtilmiş olsa bile, yine de polis Meclise girmiş oluyor.
Ölümsüz yazarlarımızdan Attila İlhan...
Edebiyat tarihimizi zenginleştiren romanlarından biri de, "Dersaadet'te Sabah Ezanları" kitabı.
"Dersaadet" sözcük olarak, "mutluluk kapısı" anlamında ama Dersaadet ile aslında Osmanlı'nın başkenti İstanbul kastediliyor. Yani, İstanbul'da sabah ezanları...
O romanda Attila İlhan:
"Osmanlı'nın çöküşüyle bağlantılı 1910 - 15 arasını anlatırken, İttihat ve Terakki yönetiminin ülkeyi yönetecek bilgi ve beceriden yoksun olduğunu" tarihsel örnekleriyle aktarıyor.
Dün sabah polisin Meclis'e girerek, dokunulmazlığı düşürülen HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun sabah ezanı vakti, abdest alırken gözaltına alınması aklıma bu romanı getiriyor.
"Ülkeyi yönetmekten aciz İttihat ve Terakki iktidarı çökerken, o dönemin hukukuna, örf ve adetine aykırı ne varsa, genellikle 'ezan vakti‘ yaşanıyor.
Herkes uyurken.... Kimse farkına varmaz, diye düşünülürken... Sırıtan kurnazlık olarak..."
Bu arada...
"Devlet Bahçeli gölge Cumhurbaşkanı" gibi!..
O bir şey söylüyor, AKP ertesi gün onu yapıyor.
Son iki örnek, "HDP kapatılsın" diyor, HDP için kapatma davası açılıyor.
Ya da...
"TBMM Başkanının yetkisi yoksa, süratle hazırlanacak bir kanunla birlikte Gergerlioğlu'nun Meclis kapısının önüne koyulması mümkündür ve konu acildir."
"Acil" konu "acil" olarak çözülüyor, yasaya gerek kalmadan, hemen ertesi gün, Şentop savcının yazdığı yazıya dayanarak, yetkisini kullanıyor ve polisin Meclis'e girmesine izin veriyor.
"Sabah ezan vakti" onu gözaltına alıyor.
Sonra?.. Sonrası tam sürpriz.
"Gergerlioğlu 7-8 saat sonra, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılıyor."
Anlayan beri gelsin!..
Peki, neden serbest?..
Şu olabilir:
Gergerlioğlu'nun siyasal kimliği... HDP milletvekili ama, siyasal İslamcılar tarafından kurulan, milliyetçi ve dini bir tabana sahip, o kesimde etkili olan MAZLUMDER'in eski başkanlarından. HDP'li olması, onun siyasal kimliğini tanımlama açısından, tek başına yeterli değil.
"Ezan vakti, abdest alırken gözaltına alınması, ibadetini yapmasının engellenmesi, AKP'nin kendi tabanı dahil, kabul edilemez bir durum olarak kayıtlara geçebilir. AKP tabanında tepki çekebilecek bir durum, zaten çekiyor da."
Ya asıl mahkûmiyet kararıyla bağlantılı Savcılığın girişimi?.. O şu anda yok!.. Nedeni meçhul!..
Belli mi olur, yine bir sabah ezan vakti, nedenini öğrenebiliriz!..
Toplum öyle yoruldu, öyle bıktı, adalet duygusu ve hukuk öyle kayboldu, her alanda ipin ucu öyle kaçtı ki, kendileri bile şaşkın!..
Diyorum ya, "Dersaadet'te sabah ezanları..."