Polisin attığı biber gazı insanların gözlerini ve genizlerini yakarken, "hükümet istifa" haykırmaları arasında, kalabalığın ortasında dört kişi açıklama yapıyor.
1 Haziran 2013... İstanbul Taksim, Gezi direnişi...
Direnen kalabalığın içinde kendine yer bulan:
"Dört MHP'li, şimdi TBMM Başkan Vekili Celal Adan, MHP Genel Başkan Yardımcısı Atilla Kaya, İstanbul milletvekili Ali Torlak ve şu anda İYİ Parti'de bulunan Lütfü Türkkan hükümeti istifaya çağıran, MHP adına Gezi'ye destek veren bir bildiri okuyor."
Lütfü Türkkan'ın o anları gösteren videosu TV'lerde dönüyor, her şey apaçık ortada, Türkkan'ın deyimiyle, "Devlet Bahçeli'nin görevlendirmesiyle" MHP Gezi direnişinde yerini alıyor.
O video dönerken, MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay da, Meclis genel kurulunda dönüyor:
"Gezi eylemlerinde MHP yoktur, bizim MHP olarak Gezi ile hiçbir ilgimiz yoktur."
Ne denir?..
Ayıp mı?.. Yazıklar olsun mu?.. Bu kadar yalan olur mu?.. Siyaset bu mu?.. O zamanlar AKP'ye karşı, bugün AKP'ye her alanda destek için canını dişine takınca...
Milletin gözünün içine baka baka yalan söylemek zorunda kalan bir insan ki, bilebildiğim kadarıyla aklı başında, aldığı emir doğrultusunda o koltuğu korumak amacıyla kendisini bu kadar harcar mı?..
"Yazık oldu Süleyman Efendi'ye" derler ya!..
Yazık ve yine yalan olan, hepimizin yaşamını birebir etkileyen çok başka önemli konular var. Malum:
"Faiz sebep enflasyon sonuç" politikasına göre ihracat artacak, ihracat - ithalat arasındaki farkı anlatan cari açık düşecek, TL dolar karşısında değer kazanacak, böylece enflasyon düşecek!..
Her yönüyle sapır sapır dökülen bu garip 'teoride' (!) umut bağlanan dağlara karlar yağıyor.
"2021 Mart - 2022 Mart itibariyle, azalacak denilen cari açık 4 milyar 666 milyar dolardan 8 milyar 169 milyar dolara yükseliyor. Bu yıllık karşılaştırma.
Bu yılın ilk üç ayında, Ocak - Mart arasında açık yüzde 138.5!.. Cari açık 11 milyar 74 milyon dolardan 26 milyar 406 milyon dolara çıkıyor."
Tam iflas!..
AKP'nin bu akla ziyan ekonomik politikasının muhteşem sonucu!.. İflası çoktan belli olan bu politika acı sonuçlar vermeyi sürdürüyor:
"Ne enflasyon düşüyor, ne geçim sıkıntısı azalıyor, tersine sıkıntı her geçen gün biraz daha derinleşiyor ve yaygınlaşıyor."
Ve öyle dramatik bir hale geliyor ki...
İnsanların bir bölümü artık:
"- Günde iki, hatta bazı durumlarda bir öğün ile idare etmeye çalışıyor, yani aç kalıyor.
- Evlenmekten vazgeçiyor.
- Kiralar öyle fırlıyor ki, ev kiralamak yerine, artık oda kiralamak devri başlıyor.
- Araba satın almak zaten çoktan beri 'ikinci ele' düşmüş bulunuyor.
- Kira, araba derken, 'ayakkabı, ayakkabı işte ya, ayakkabı bile ikinci ele' düşmüş bulunuyor. Satın alma gücü çöküyor. Olağanüstü bir sefaletin utanç veren göstergesi."
Savaş yıllarında bile yaşanmayan bir sefalet. Yaşam kalitesi her anlamda yerlerde sürünüyor.
Derler ya, "donumuzu mu alacaklar" diye...
Evet, sıra yakında "ikinci el dona, gömleğe" gelirse, şaşmamak gerek.
Ve bugün 1 Mayıs... İşçi Bayramı...
Marşlar söyleyelim, anlı şanlı nutuklar atalım, haykıralım...
Hepsi iyi, güzel...
Ama, işçi kardeşim...
"Sandık önümüze geldiğinde, kaderimizi değiştirelim.
Bunda en büyük paylardan biri de sana ait."
Böyle giderse, ne don kalacak, ne gömlek!..
MHP bakalım o zaman hangi yalanlarla AKP'ye destek çıkacak?..