Tahmin yürütüyor bir grup iktisatçı. Geçmişte, çeşitli yıllarda önemli görevlerde bulunan, Türkiye’nin "iyi ve becerikli iktisatçıları". Daha çok bürokrasiden gelen iktisatçıların katıldığı bu "tahminler" büyüme oranları, enflasyon, işsizlik oranları gibi, ekonominin gidişatını gösteren değerlerle ilgili.
2020 yılı için, iki yıldır süren ekonomik krizin üstüne, şimdi de korona etkisiyle, onların tahminleri hiç iç açıcı değil.
İşsizlikle ilgili TÜİK’in üç gün önce açıklanan rakamları onların hiç birine inandırıcı gelmiyor. Daha o rakamın dumanı tüterken, dün...
Nisan ayı sanayi rakamları geliyor, Türkiye 2020 Nisan ayında, 2019 yılı Nisan ayına göre, sanayi üretiminde yüzde 31.4 gibi anormal, savaş yıllarında bile görülmeyen, çok ürkütücü bir azalmayla, düşüşle karşı karşıya.
8.5 büyüklüğünde deprem gibi!.. Tsunami gibi!..
Sanayi üretiminde bu ölçüde felaket düşüşün önde gelen nedeni korona virüs. Ancak, unutmamak gerekir ki, Türkiye zaten iki yıldır ekonomik kriz yaşıyor. Korona bu krizin üstüne geliyor.
Sanayi üretimindeki bu düşüş, nereye gittiğimizin öncü göstergelerinden biri.
Sektörlerde üretim düşüşü ya da artış iki büyüklüğü etkiliyor:
- Büyüme oranını,
- İşsizliği...
Dolayısıyla refahı, geliri...
Üretim artışı olursa hem büyüme oranı yükseliyor, hem ekonomiye yeni işgücü ekleniyor, refah artıyor.
Üretim düşürse, bunun tersi yaşanıyor, büyüme oranı düşüyor, var olan işsizlere yeni işsiz ordusu ekleniyor, refah düşüyor, geçim zorlaşıyor.
Türkiye ve dünya ekonomisini günü gününe en iyi izleyenlerden biri CHP Milletvekili, DPT eski Müsteşarlarından İlhan Kesici. Yetkin bir iktisatçı.
Sanayideki üretim düşüşünü konuşuyorum dün onunla. Kesici:
"Bu rakamlar çok kötü bir haberi veriyor. Sanayideki düşüş, koronanın daha ilk aydaki etkisi. Bu yılın Mayıs ve Haziran ayları koronanın çok daha etkili olduğu zaman dilimi. Bana göre, yılın ikinci çeyreğindeki büyüme oranını epey olumsuz etkileyecek".
Kesici bu yılın ikinci çeyreğini aşan, bütün yılı kapsayan bir tahminde bulunuyor:
"2020 yılında Türk ekonomisinin yüzde 7 küçüleceğini tahmin ediyorum. Bunun anlamı şu. Her yüzde 1 küçülme, bir puanlık düşüş, yıl içinde 125 bin ile 150 bin kişi arasında, yeni işsiz ordusu demek, zaten varolan işsiz ordusuna 125 bin ile 150 bin yeni işsiz eklenmesi demek.
Yüzde 7 küçülme, toplamda bir yılda yaklaşık bir milyon yeni işsiz insanın eklenmesi demek."
Ürkütücü bir tahmin!..
IMF geçenlerde ülkelere göre, tahminde bulunuyor. IMF’nin Türkiye için tahmini 2020 yılında yüzde 5 küçülme. Aynı ölçüde ürkütücü.
Rakamlar bu gerçeği söylerken, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bundan 13, 14 gün önce şunu söylüyor:
"Yurt içi finansal piyasalardaki istikrar, güçlü üretim kapasitesi ve bu zor günlerden sonra hızlı toparlanma refleksine sahip ekonomik aktivitenin yılın son çeyreğinde potansiyel seviyesine döneceğini ve 2020’yi pozitif büyüme performansıyla tamamlayacağımızı tahmin ediyorum.
Yenilikçi ve yüksek katma değerli üretimi ve istihdamı arttıracağız. Para ve maliye politikalarının eşgüdümüyle potansiyel büyüme ve düşük enflasyon hedeflerimize inşallah eş zamanlı ulaşacağız."
Ne diyor bu "Bakan"!.. Nerede yaşıyor?.. Mesela, TÜİK’e mi güveniyor?.. Oysa, her şey meydanda!..
Hafta başında, beş gün önce kara yolundan İstanbul’dan güneye giderken, yaklaşık 700 kilometrelik yola bakıyorum, yollar boş!..
Ayrıca, yol boyunca boş olan başka yerler var. Lokantalar, alış veriş merkezleri, benzin istasyonları da boş. Bir bölümünde in cin top oynuyor, bir bölümü zaten kapalı, kepenkleri indirmiş. Hem de, büyük illerin giriş ve çıkışlarında, her zaman dolu olan yerler.
İBB bünyesinde yer alan İstanbul İstatistik Ofisi Merkez Bankası verilerine dayanarak, mart ayının ilk haftası ile nisan ayının son haftasında kredi kartıyla yapılan harcamaları karşılaştırıyor. Hesaplama yapıyor. Buna göre:
"Hizmet sektörü yüzde 27 küçülüyor. Restoran ve yemek sektörü yüzde 81, giyim ve aksesuar yüzde 78, konaklama yüzde 85, benzin ve yakıt istasyonları yüzde 40 küçülüyor".
Rakamlar nereye gittiğimizi gösteriyor. Biraz yollara çıkan birileri de, nereye gittiğimizi görüyor.
Sanayi ve hizmetlerin dışında, daha bunun tarımı var, inşaatı var, dış ticareti var, bankacılık sistemi var.
Berat Albayrak ormanda ıslık çalıyor, "büyümeyi dünya ülkeleriyle karşılaştırırken, Türkiye’nin onlardan hala pozitif olarak ayrılacağını" söylüyor!..
Belki, "siyaseten" öyle söylemek zorunda hissediyor. "Siyaset her zaman her şeyi pembe göstermekten mi" geçiyor?.. Türkiye’de öyle.
Tayyip Erdoğan daha mı farklı?.. Onun da her cümlesinden iyimserlik akıyor!.. Oysa, hayat tersini söylüyor ve gösteriyor.
Sanayi üretimindeki daralma üzerine konuşurken, İlhan Kesici dün şu benzetmeyi yapıyor:
"Arabaya binmişiz, yüz kilometre, olmadı yüz elli kilometre hızla gidiyoruz, önde bir TIR var, o hızla TIR’ın altına doğru giriyoruz. Ülkeyi ve ekonomiyi yönetenlerin daha ciddi olmaları, ekonomik felaketin farkında olarak, ona göre, çok acil önlemlere gitmeleri gerekir."
Farklı alanlarda, zorunlu önlem dizisinin başında tasarruf geliyor. 8 Mart’ta tek bir etkinlik için bu devlet hâlâ 777 bin liralık harcamada bulunuyor, gösteriş uğruna!..
Ondan sonra da, SMS’ler üzerinden yurttaşlardan 10 liralık bağış istiyor!..
Ya da yok darbe, yok erken seçim, yok her fırsatta muhalefeti suçlama gibi, gerçeklerle uzak yakın ilgisi olmayan laf kalabalığı ile insanları oyalama taktiği!..
Senin sanayi sektörün yüzde 31,4 gibi, dramatik - tarihsel bir daralma gösteriyor, sen otur da, bunu ve devamını düşün!..