“Enerjinin İpek Yolu”.
Bir başkası:
“Enerji Köprüsü”.
Bir başkası:
“Enerjinin merkeziyiz”.
Bir başkası:
“Enerjinin kalbi Türkiye’de atıyor”.
Bir başkası:
“Yüzyılın açılışı”.
Bir başkası:
“Enerjinin patronu Türkiye”.
Bunlar dünkü aziz Türk medyasının hal-i pür melalini aktaran manşetler.
Bu manşetleri görünce, sanırsınız ki, Türkiye’de dünyaya yetecek doğalgaz ya da petrol var, “enerjinin kalbi Türkiye’de attığına” göre, sanırsınız ki, bizde her türlü enerji kaynağı var, “enerjinin patronu ve merkezi” Türkiye olduğuna göre, dünyayı enerjide biz besliyoruz…
Her türlü çarpıtma, haberciliğin canına okunduğu günlerden bir gün yine.
Utanç manşetleri.
Olay ne?
Kısa adı TANAP, açılışı “Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı”.
Azerbaycan doğalgazını, Bakü - Tiflis - Erzurum üzerinden Edirne’ye akıtan, oradan Avrupa’ya ileten bir boru hattı.
Yani:
“Enerjinin patronu ve merkezi aslında Azerbaycan”.
Türkiye burada sadece bir “köprü” görevini üstleniyor. Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi. O manşetlerin sadece bir doğru:
“Enerji Köprüsü”.
İki gün önce Eskişehir’de bu hattın açılışı yapılıyor.
Tam seçimden önce...
Seçim var ya, seçim, AKP’ye malzeme gerek, çünkü sıfırı tüketmiş durumda, o nedenle her türlü fırsatı alabildiğine abartıyor, abartmaya aziz Türk medyası da olağanüstü katkıda bulunmaya çalışıyor.
Oysa...
İki gün önce, her zamanki gibi, büyük gürültüyle açılışı yapılan boru hattından doğalgaz ne zaman akıyor?
Gelecek yıl, Haziran’da...
Boru hattından yılda on altı milyar metre küp doğalgaz gelmesi öngörülüyor. Bunun altı milyar metreküpünü Türkiye kullanıyor. Kalan on milyar metreküp Avrupa’ya gidiyor.
Sonuçta bu kadar gürültü on milyar metreküp doğalgazın Türkiye üzerinden geçecek olmasıyla ilgili.
Örneğin, buna karşılık Rusya farklı ülkeler üzerinden Avrupa’ya yılda 170 ile 180 milyar metreküp doğalgaz veriyor.
O ülkelerin hiç birinde bu tür manşetlerden eser yok. Çünkü, o ülkelerin sadece “köprü” görevi var. Elbet, bu da iyi bir şey, ancak “enerjinin merkeziyiz, patronuyuz” gibi safsatalar, bu kadar gürültü palavranın dik alası.
Bu gürültü arkasında kaybolan bazı gerçekler ve sorular var. Örneğin:
“On altı milyar metreküpün Türkiye neden sadece altı milyar metreküpünü alıyor, neden daha fazla alamıyor ya da Azerbaycan vermiyor?”
“Kardeş ülke” edebiyatı nerede?
Türkiye ekonomi politikası ya da dış politika olarak Azerbaycan ile neden daha iyi pazarlık yapamıyor?
Yapsa bile, Bakü buna neden kulak tıkıyor?
Ya “taşıma ücreti”?
Tak kazık. Örneğin:
BOTAŞ bin metreküp gazı kendi boru hattından 11 dolara taşıyor.
TANAP ile taşınan gaza ise, bin metreküpte Edirne çıkışı olarak 103 artı 79 dolar ödeniyor.
Ankara’ya kadar 79 dolar, Ankara’dan İpsala (Edirne) çıkışı 103 dolar.
Taşıma ücreti tam on kat daha pahalı.
BOTAŞ kendi boru hattından taşısa, on kat daha ucuza geliyor.
Tam kazık.
Aziz Türk medyası o yandaş manşetleri atacağına, neden bu gerçekleri atlıyor?
Çünkü, el mecbur.
24 Haziran’dan sonra eğer aynı medya tam tersine dönmezse, ben bir şey bilmiyorum. Bu sefer yalama yıkama, bu tarafa, hiç kaçmaz.
On kat daha pahalı, ne de olsa, “asrın projesi”.
AKP’nin iktidara gelmesinden sonra, on altı yılda, bu tür manşetler tam altı kez atılıyor. Her seferinde “Türkiye Enerji Koridoru, Enerji Merkezi, Enerji Patronu, Enerji Bizden Sorulur” laflarından geçilmiyor.
Merkezi ve patronu ama doğalgaz ve petrolde yüzde 90’a varan dışa bağımlılık var.
İlk gürültü NABUCO projesi, aylarca manşetlerden inmiyor, şu anda çoktan sizlere ömür bir proje.
Onu “Bakü - Tiflis - Ceyhan ham petrol boru hattı”, ardından “Bakü - Tiflis - Erzurum doğalgaz hattı”, sonra “Mavi Akım gazı”, beşincisi “Türk Akımı gazı” ve nihayet altıncısı, şimdi de TANAP. Hepsinin ortak bir adı var:
“Asrın Projesi...”
Ne “asırmış” be, ne “projelermiş” yahu!..
NOT: Bu yazıyı Türkiye’nin en iyi enerji uzmanlarından Sayın Necdet Pamir’in sohbetinden yararlanarak kaleme alıyorum. Sayın Pamir’e teşekkür ediyorum.