Eyvah!..
"Ekonomik modeli anlatmak amacıyla, on beşer gün arayla bazı TV gruplarında ortak yayınlara bizzat çıkacağım."
Türkmenistan dönüşü uçakta yaptığı açıklamalarda Tayyip Erdoğan yine gerçeklere aykırı sözler söylüyor. Her zamanki gibi, kendisiyle çelişiyor. Onlara alışıyoruz artık da, "on beşer gün arayla" TV'lere çıkması vahim!..
Onun için eyvah!..
Neden?..
"Çünkü, her çıktığında, her konuştuğunda, dolar biraz daha yükseliyor, TL biraz daha eriyor, kriz biraz daha derinleşiyor."
TV'lerde ne anlatacakmış?..
"Ben eğer ekonomi tahsili görmüşsem ve bu ekonomi tahsilinden öte, bazı değerler silsilesi içinde inandıklarım, bilgim varsa, faiz sebeptir, enflasyon neticedir."
Nasıl bir "ekonomi tahsili" görmüş bilmiyorum ama, hiçbir "ekonomi tahsilinde, faiz sebep enflasyon sonuçtur" diye bir teori yok. Olmadığı içindir ki, bugünkü kriz her geçen gün topluma darbe indirmeye devam ediyor.
Orada söylediği, altı çizilecek olan bölüm ‘değerler sistemi içinde inandıklarım' bölümü. İslamiyete dayalı, hiç bir rasyonel ekonomik teoride yeri olmayan "faiz haramdır" inancı.
Bunu "yeni model" diye sunuyor. Eskisi, yenisi yok, çünkü böyle bir model yok.
"Yeni model" dediği, kimsenin bilmediği, hiçbir ekonomi kitabında yer almayan bu garip anlayışı on dokuz yıllık iktidardan sonra keşfediyor!..
O keşif hepimize çok pahalıya patlıyor.
Uçaktaki açıklamaları "incilerle" dolu!..
"Bizi kendi istedikleri çizgiye çekmek isteyenlerin kur ve faiz oyunlarına prim vermedik, vermiyoruz."
Bilerek mi söylüyor, ya da ne?..
Kimsenin "kur oyunlarına" girdiği filan yok. Faizi kendisi düşürünce, kur yükseliyor. Kimsenin kurla oynamasına gerek yok, kuru kendisi yükseltiyor.
"Prim vermedik" diyor, kuru yükselterek, en yüksek primi kendisi veriyor.
Kurla birlikte "faiz oyunları" da varmış!..
Orada söyledikleri de doğru değil.
Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre:
"AKP iktidarında, 2003 yılından Şubat 2021 dönemine kadar bütçeden yapılan faiz harcamaları toplamı 1 trilyon 100 milyar lira.
Bu faiz giderleri aylık harcamalar ve aylık dolar kuruyla beraber hesaplandığında, on sekiz yılda bütçeden yapılan faiz harcaması 500 milyar 900 milyon doları buluyor, beş yüz milyar dokuz yüz milyon dolar!.."
Yüz yıllık Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidar bu ölçüde faiz batağına saplanmıyor.
"Faiz faiz" diyor, "faiz lobisi" diyor, en çok kendisi ülkeyi en çok faizi ödemek zorunda bırakıyor.
Sonra da, "faiz oyunlarına prim vermedik" edebiyatı!..
İşte, 2022 yılı bütçesinde ödenecek faiz 240 milyar 383 milyon 662 bin lira.
Uçaktaki söyledikleri arasında biri, yine eski hikâyeleri hatırlatıyor.
Hani diyor ya, "Bizden önce İzmir Hava Alanı yoktu, Ankara hava alanı yoktu, buzdolabı, ambulans yoktu, bilmem şurada üniversite yoktu" diye, çocukları bile güldüren hikâyeler...
Şimdi de, diyor ki:
"Enerjide bırakın bir gemiyi, sandal yoktu. Şimdi sismik araştırma gemilerimiz var."
Baştan sona yanlış ve yanlış ve yanlış!..
Yıl 1976... Türkiye Ege denizinde araştırma yapmak istiyor.
Ve...
"Enerji Bakanlığı'na bağlı ‘Hora' isimli sismik araştırma gemisi Ege Denizinde araştırmalar yapıyor, hatta bu nedenle Türkiye ile Yunanistan'ın arası bir kez daha geriliyor.
Aynı sismik gemiye 1976 - 1980 arasında petrol, doğalgaz, kömür aramalarında görev eriliyor.
1991 ile 1994 arasında Hora ya da isim değişikliği ile MTA Sismik 1 Araştırma Gemisi teknik olarak yenileniyor."
Erdoğan hangi masalı anlatıyor?..
O masalların gölgesinde...
"Yeni ekonomik model" masalları en çok sanayicilerin ve ticaret erbabının tüylerini diken diken ediyor, çünkü ekonomik çarkların göbeğinde onlar var.
Son olarak, kısa adı "TÜRKONFED" olan "Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu" ki, bölgesel ve sektörel açıdan çok geniş bir kuruluş, onlar sorunu açıkça dile getiriyor:
"Bugün ekonomi politikalarının oluşturulmasında ekonomi biliminin açıklayamadığı yöntemler kullanılması belirsizliği arttırıyor.
Ekonomi yönetimi anlayışında değişikliğe ihtiyacımız var."
Bu uyarının ardından, aynı kuruluş alarm niteliğinde şunu söylüyor:
"Üretim ve ticaret durma noktasına geldi."
Bu tespit kriz ötesi bir tespit, ekonominin çöküşe doğru gittiğini anlatıyor.
Daha ne desinler?..
Neden durma noktasına geliyor?.. Onu da söylüyorlar:
"Kurdaki istikrarsızlık fiyat oluşumuna imkan vermediği için..."
Kurdaki istikrarsızlık, "kitabını yazdığı yeni ekonomik modelin" sonucu.
İşsizliğin artacağını, gelir dağılımının daha da bozulacağını belirttikten sonra:
"Ekonomi biliminin gereklerine uygun piyasa yönetimi anlayışının benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz."
Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ile birlikte yargı bağımsızlığının ve hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi, demokratik reformların yapılmasına da vurgu var.
İş dünyası da, sonunda bayrak açıyor ve isyanını açıkça dile getirmekten artık çekinmiyor.
Erdoğan ise, kendi dünyasında, masal anlatmayı sürdürüyor.