Kısa süre önce ve bir kaç kez Devlet Bahçeli aynı vurguda bulunuyor:
“Zamanında yapılacak seçimlerle Türkiye derin nefes alacaktır”.
Bahçeli yine bir başka konuşmasında:
“Erken seçim yok, seçimler zamanında yapılmalıdır”.
Bu açıklamalara rağmen, Bahçeli dün aniden çok başka bir laf ediyor:
“Meşru gerekçelerden dolayı, Türkiye’nin Kasım 2019 Kasım ayına kadar sabırla dayanması mümkün ve makul değildir”.
Neymiş?
“Sabırla dayanması mümkün ve makul değildir”.
Nedir “mümkün ve makul olmayan”?
En başta ekonomi.
Dolar almış başını gidiyor, bütçe açığı almış başını gidiyor, işsizlik almış başını gidiyor, enflasyon almış başını gidiyor, cari açık almış başını gidiyor, iç ve dış borçlar almış başını gidiyor ve halkı asıl doğrudan doğruya ilgilendiren olay:
Geçim sıkıntısı almış başını gidiyor.
Ayrıca:
Şirketler zarar ediyor. Protesto edilen senet sayısı iki yıl öncesine göre katlanarak artıyor.
Ayrıca:
Türkiye’ye yabancı sermaye artık gelmiyor.
Bahçeli’nin “sabırla dayanması mümkün ve makul değildir” dediği işte özetle bu tablo.
Nitekim, Tayyip Erdoğan aynı konuda telaşlı:
“İkide bir erken seçim lafları etmekten vazgeçin. Kapatın bu konuyu. Erken seçim en çok ekonomiyi vuruyor”.
Bahçeli de, aynı gerekçeden haraketle ekonomiyi işaret ederek, erken seçim çağrısında bulunuyor.
Bahçeli’nin erken çağrısından bir saat kadar sonra Erdoğan partisinin gurup toplantısında
bir değil, iki değil, tam üç kez “seçim 2019’da” diyor.
Aynı konuda AKP sözcüleri de son haftalarda defalarca:
“Erken seçim yok”.
Buna rağmen...
Bugün yapılması öngörülen Erdoğan - Bahçeli görüşmesinde her şey mümkün.
Diyelim ki, görüşmeden erken seçim çıkıyor, o zaman buna ilişkin gerekçeleri sıralamakta hepsinin hünerini göstermesine şaşmamak gerek.
Diyelim ki, yok hayır seçim zamanında, o da şimdilik, buna ilişkin gerekçelerin de hazır olacağını görmeye yine şaşmamak gerek.
Bahçeli’yi asıl tedirgin eden, onu asıl kaygıya düşüren gerçek çok başka.
Onun kabusu İYİ Parti.
MHP istediği kadar ıkınsın sıkınsın, nafile, tek başına seçime girecek olsa, barajı aşmaya yaklaşması bile hayal. Zaten o nedenle, can havliyle AKP’nin eteğine sarılıyor, “‘ittifak” ayaklarıyla karışık. Zaten o nedenle, her konuda AKP’nin arka bahçesi olmuş durumda.
Meral Akşener’in başlangıçta MHP’den ayrılanlarla kurduğu ve fakat kısa sürede merkeze yaklaşan İYİ Parti ise, yüzde 10 seçim barajını çoktan aşıyor.
İYİ Parti’nin barajı aşması AKP - MHP ittifakının, en başta Bahçeli’nin uykularını kaçırıyor.
AKP - MHP ortaklığı yüzde 50’yi bir türlü bulamıyor.
O kadar ki, yüzde 50 için olmadık işlere başvuruluyor. Yüksek Seçim Kurulunun yapısı ve seçim yasası evrensel demokratik kurallara aykırı biçimde değiştiriliyor.
Ancak, İYİ Parti hala tam kabus.
Bahçeli erken seçim için 26 Ağustos tarihini işaret ediyor.
Ağustos’un anlamı var.
İYİ Parti birinci olağan kongresi Nisan başında yapıyor.
Bir partinin seçime girmesi için, kongrenin üzerinden en az altı ay geçmesi gerek. Oysa, İYİ Parti için altı ay Ağustos’ta henüz dolmuyor.
Bahçeli Ağustos tarihi vererek, İYİ Parti’yi seçimde saf dışı bırakmayı hesaplıyor.
Bu plana karşı İYİ Parti Bahçeli’nin oyununu izleyip, kaderini AKP - MHP ittifakının kararına bırakmak niyetinde değil.
Onların da B Planı var.
Ankara kulislerinden öğrendiğim kadarıyla:
Kenarda bir Demokrat Parti duruyor. İddiası yok ama, seçime girmesi için herhangi bir engeli yok.
Şimdilik öyle sanıyorum ki...
İYİ Parti DP şemsiyesi altında, DP ile birlikte seçime girebilir.
Ancak, bütün bunlar bugünün hesapları.
Rahmetli Demirel’in kritik durumlarda dile getirdiği gibi:
“Siyasette 24 saat uzun bir zamandır”.
Yani, siyaset her şeye gebedir.
Son 24 saatten bu yana Türkiye erken seçimi konuşuyor.
Bugün bir de bakmışız ki, erken seçim filan hayal.
Ya da bir başka şey.
Ya da gerçekten erken seçim.
Karar ne olursa olsun, Bahçeli’nin erken seçim çalımı, onu İYİ Parti kabusundan kurtarmaya yetmiyor.