"Arap Ligi..." 22 Arap ülkesinden oluşuyor.
Onlar üç, dört ayda bir "Türkiye'yi eleştiren kararlar" açıklıyor. Açıklamaları genellikle hemen hemen aynı doğrultuda:
"Bazı Arap ülkelerinin iç işlerine karışmak... Bazı Arap ülkelerinin ulusal egemenliğine yönelik tehditlerde bulunmak... Türkiye'nin bir an önce Suriye, Irak ve Libya'dan askerlerini geri çekmelerini istemek..."
Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyi Temmuz 2020, Eylül 2020'den sonra, geçen hafta Türkiye'yi kınayan açıklamalarına bir yenisini ekliyor.
22 Arap ülkesi Türkiye'nin PKK terörünü sonlandırmak amacıyla Irak ve Suriye operasyonları ile Libya'da merkezi hükümeti desteklemesine karşı çıkıyor. Türkiye de buna karşılık her seferinde, "Biz bölgede istikrarın sağlanması için yapıcı tutumumuzu sergilemeye devam edeceğiz" diyor.
22 Arap ülkesi...
Üstelik, hepsi Müslüman...
Ama, İslam'a ağırlık veren bir yönetimin bulunduğu Türkiye'yi dışlıyorlar...
Kurulduğu 1945 yılından bu yana Arap Ligi Türkiye ile ilişkilerinde zaman zaman gerginlikler yaşamış olsa da, Ankara'ya karşı ilk kez bu ölçüde sorunlu ve mesafeli.
Türkiye'nin izlediği dış politikanın hâli ve sonucu.
Arap Ligi'nde yer alan 22 ülkeden biri de, Suudi Arabistan. O ne yapıyor?..
"Suudi Arabistan uzun süredir Türk mallarına boykot uyguluyor."
CHP İstanbul milletvekili Mahmut Tanal'ın Suudi Arabistan'ın Türk ürünlerine aylardır uyguladığı ambargoyla ilgili Meclis'te genel görüşme açılmasını isteyen önergesi, AKP - MHP ortaklığı tarafından her zamanki gibi, reddediliyor.
Mallar Suudi Arabistan limanlarında bekleyedursun, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Mahmut Tanal'ın yazılı sorusuna yanıt veriyor:
"Türkiye'nin önceliği diyalog ve diplomasi olmakla birlikte, çıkarlarını savunmak ve milli güvenliğini korumak için sahada ve masada gerekli adımları atmaktan çekinmeyen dış politika anlayışını sürdürmekte kararlıdır."
Genel, sade suya tirit sözler!.. Tanal ne soruyor, Bakan ne cevap veriyor?..
Sen Suudi ambargosunu nasıl kıracaksın, ona yanıt ver!..
Türkiye Libya'da Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni destekliyor. Orada seçimle işbaşına gelmemiş olan Trablus merkezli Fayez El Sarrac liderliğindeki bu hükümet Birleşmiş Milletler tarafından da, meşru hükümet kabul ediliyor.
Buna karşılık, Amerika ve Rusya Libya'nın doğsunda faaliyet gösteren isyancı Hafter'i destekliyor.
El Sarrac Libya'da nüfusun yüzde beşini oluşturduğu tahmin edilen Türk azınlıktan.
Ne var ki, Fayez El Sarrac Libya'yı bırakıp, İngiltere'ye gidiyor. Hatta, El Sarrac Trablus'ta bombalar patlarken, Londra'da alış veriş yaptığı iddialarıyla, fena halde eleştiriliyor.
AKP iktidara geldikten sonra, en sıkı ilişkilerden biri Suriye'de Devlet Başkanı Beşşar Esad ile.
"Kardeşim Esad aşağı, kardeşim Esad yukarı" laflarını altı, yedi yıl dinliyoruz. Ailece görüşmeler, karşılıklı ağırlamalar birbirini izliyor.
Derken...
"Esad" aniden "Esed" oluyor!..
Hakaretler, aşağılamalar, neler, neler... Hem Tayyip Erdoğan'dan, hem Dışişleri Bakanlığının resmi açıklamalarından...
Ancak...
Zamanını hatırlamıyorum...
"Esed lafları bir anda kesiliyor!.. Uzun süredir Esed filan yok!.. 'Şahsımın' ağzından uzun süredir Esad'a dönük bir laf yok...
Esad sanki bunarlaşmış gibi!.."
Tıpkı, Mısır'da darbeyle iktidarı ele geçiren "Sissi'nin buharlaşması" gibi!..
Darbe yaptıktan sonra, sık sık Sisi'ye hemen her platformda giydiren Erdoğan, uzun süredir onun da adını anmıyor.
Bu gibi konularda pek dur durak tanımayan Erdoğan uzun süredir Sisi'yi de unutmuş gibi.
En ağır hakaretlere maruz kalan ülkelerden biri de, İsrail.
2017 yılında büyükelçilerin karşılıklı geri çekilmesine kadar uzanan Türkiye - İsrail gerginliği. Erdoğan her fırsatta İsrail'e giydirmekte devam ederken...
O ilişkiler de, sır perdesine bürünüyor.
2020'nin sonunda büyükelçi gönderilmesine karar veriliyor, yeni bir büyükelçi atanıyor. Bu ay içinde diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması bekleniyor.
Arap Ligi'nden ikide bir eleştiri...
Avrupa Birliği'nde, Amerika'da "geçimsiz, ülkelerin içişlerine karışan Türkiye" damgası...
Buna karşılık, durumu özellikle ekonomik ilişkilerle, savunma sanayi ile idare eden Rusya...
Acaba...
"Esad'ın, Sisi'nin aniden buharlaşması, Libya'da sesini çıkarmaması, İsrail ile diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması...
Amerikan ve Rusya yönetimlerinin eseri mi?.."
Dış politika içinde yoğrulmuş, bu düşünceyi taşıyan pek çok insan var.
Ah, bir de ABD Başkanı Biden arasa var ya!..