“Muhalif basın...
Öyle fırtınalı yıllardan geçiyor ki...”
Ya gazeteciler hapse atılıyor ya gazetelerin ilanları kesiliyor ya da gazetelerin kâğıt kontenjanı daraltılıyor.
“1954, hele de 1957’den sonra Demokrat Parti iktidarında”.
Sanki bugünler gibi.
Günümüzde muhalif basın altmış beş, yetmiş yıl öncesinin ağır koşullarını her açıdan, daha da ağır biçimde yaşıyor.
1950’li yılların ikinci yarısında uygulanan “basın özgürlüğünün resmi ilan kesme” yoluyla yok edilmesine karşı bir önlem getiriliyor.
“1961 yılında kabul edilen bir yasayla Basın İlan Kurumu (BİK) oluşturuluyor. Amaç, iktidarda kim olursa olsun, muhalif basını iktidarların resmi ilan kesme cezasına karşı korumak, resmi ilanların belli ölçüler içinde, genellikle tirajlarına göre, dağıtılmasını sağlamak.
Fikir farkı gözetmeksizin, resmi ilan dağıtmak.
İktidar yanlısı basına resmi ilan yoluyla verilen desteği engellemek”.
Yıllar yılı BİK bu görevi, arada bazı eleştiri ya da haksızlıklar olsa da, yerine getirmeye çalışıyor.
Ta ki, AKP iktidarının son yedi, sekiz yılına kadar.
AKP iktidarının öncelikleri arasında ilk sırada medyayı susturmak, daha da ötesi medyayı ele geçirmek var. Bu amacını adım adım gerçekleştiriyor. Bugün gazete ve TV’ler dahil, AKP medyanın yüzde 95’ini kontrol ediyor.
“Yani, basın özgürlüğü sizlere ömür!..”
Hele de, “2018’den bu yana otoriter rejimle” birlikte, muhalif medyaya para cezaları yağmaya başlıyor.
“Basın İlan Kurumu ve RTÜK iktidarın medya üzerindeki iki kılıcı.
BİK gazetelerin resmi ilanlarını kesiyor, RTÜK TV’lere para cezası, program yasağı getiriyor”.
Resmi ilanları kesilen gazetelerden Sözcü, Cumhuriyet, Birgün, Evrensel, Korkusuz önde geliyor.
Para cezası ile program kesme cezaları alan TV’lerde ise, TELE 1, Halk TV, KRT, Flash TV, FOX TV başı çekiyor.
Buna karşılık...
CHP milletvekili ve meslekten gazeteci olan Utku Çatırözer’in verdiği bilgiye göre:
“BİK resmi ilanların yüzde 78’ini yandaş medyaya dağıtıyor, yandaş medyaya verilen ilan tutarı geçen yıl toplam 141 milyon 932 bin lirayı buluyor.
AKP kendi medyasını besliyor”.
1961 yılında resmi ilanların tarafsız biçimde dağıtılması amacıyla kurulan BİK, günümüzde tarafsızlığını iyice yitiriyor.
BİK yönetimine ‘bizden olanlar’ atanıyor.
‘Bizden’ olsun ki, kime ilan dağıtacağını, kime ilan keseceğini bilsin!..
BİK’in ilan kesmesinde bir rekor yaşanıyor.
“Evrensel Gazetesi’ne üç yıldır ilan kesme cezası uygulayan BİK bu kez Evrensel’in resmi ilan ve reklam hakkını tümden iptal ediyor.
Evrensel’e artık resmi ilan yok!..”
İptal kararında öne sürdüğü gerekçeler şöyle:
“- Ankara, İzmir ve Kocaeli’nde farklı bayilere gönderilen gazetelerin toplu şekilde satın alınması.
- Bayi denetimlerinde dört bin adetlik asgari fiili satış koşulunun yerine getirilmemesi.
- Emek Partisi’nin il ve ilçe örgütleri ile farklı belediyelerin Evrensel’e abone olarak aldığı gazetelerin, ‘bu kurumların son bayi niteliğinde olmadığı’ gerekçesiyle usulsüz sayılması’.
Yani, kurumların gazete abonelikleri iptal gerekçesi arasında yer alıyor
‘Ayrıca, Evrensel’in merkezinin ve bürolarının bulunduğu yerlerdeki bayilerde satılan gazeteler için ‘sürekli satış yapıldığı görüldü’ denilerek, o satışların da usulsüz olduğu belirtiliyor’.
İptalin zamanlaması müthiş!..
Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda Mart ayında verdiği bir kararın gerekçesinin 10 Ağustos tarihli, on beş gün önceki Resmi Gazetede yayınlanmasından hemen sonrasına rastlıyor.
Resmi ilanlarının kesilmesi üzerine bazı gazeteler Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruyor, ilan kesme kararının iptali için.
AYM Mart ayında karar veriyor:
“Haber ve köşe yazıları nedeniyle resmi ilan ve reklamların kesilmesi ifade ve basın özgürlüğüne aykırıdır.
Hak ihlalidir”.
AYM ihlalin BİK yasasının 49. maddesi kapsamında basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamaların Anayasaya göre, demokratik toplum gereklerine uygun olmasını hatırlatıyor. Yasanın bu maddesinin yapısal sorundan kaynaklandığını, bu nedenle yasanın TBMM’de düzeltilerek, hak ihlalinin giderilmesi gerektiğini belirtiyor.
AYM’nin “hak ihlali” kararına karşı Basın İlan Kurumu kendini savunuyor:
‘- Anayasa Mahkemesi’nin altını çizdiği 49, madde 1961’den bu yana hiç değişmemiştir.
- Anayasa Mahkemesi o maddenin değiştirilmesi için Meclis’i işaret etmektedir.
- Bu nedenle yasanın Meclis tarafından değişiklik yapılmasına kadar, Basın Ahlak Esasları kapsamında yapılan başvuruların toplantı gündemine alınmamasına karar verilmiştir’.
Bu savunmanın Türkçesi ne?..
Türkçesi şu:
Anayasa Mahkemesi ilan kesmeyi basın özgürlüğüne aykırı bularak, hak ihlali dese bile, Basın İlan Kurumu ‘ben bildiğimi yaparım’ diyor!..
AYM’nin yasa değişikliği için Meclis’i işaret etmesine sığınıyor.
Tıpkı değişik davalarda, farklı mahkemelerin tutumu gibi...
“Basın İlan Kurumu da Anayasa Mahkemesi kararını, dolaylı bir gerekçe göstererek, yerine getirmeyeceğini söylüyor”.
Yani, ilan kesme cezasına devam!..
Evrensel gibi işçinin, emekçinin gazetesine resmi ilanları tümden iptal etmek BİK’in tavrını göstermeye çoktan yetiyor.
BİK açısından araştırılması gereken bir durum ortaya çıkıyor:
“-BİK bir yılda hangi gazeteye, ne kadar resmi ilan veriyor?..
-Resmi ilan alan gazetelerin gerçek bayi satışları ne?..
-O gazetelerin siyasi görüşleri ne?..
-Bir siyasi partinin, belediyenin, sendikanın bir gazeteyi toplu olarak satın alıp üyelerine dağıtmasının usulsüzlüğü nerede?..
-Buna dayanarak, resmi ilanları tümden iptal etmek gibi bir uygulama, BİK’in kurulduğu 1961 yılından bu yana hiç uygulanmış mıdır?..”
Evrensel’in resmi ilanlarının tümden iptali basın özgürlüğünün iptali kadar, muhalif basına gözdağı vermenin de son örneği.
Aynı zamanda hızla tükenen AKP’nin en küçük muhalif bir haber ve yorum karşısında nasıl telaşa düştüğünün göstergesi.
O nedenle, seçimlerin yaklaştığı bir dönemde Evrensel’in başına gelen keyfiliğin başka muhalif basına gelmemesinin hiç garantisi yok.
Genel kural işliyor:
“İktidarı kaybettiklerini görenler hırçınlaşıyor, ellerindeki aparatlarla her türlü uygulamayı pervasızca kullanıyor”.
Ne yaparlarsa yapsınlar, seçimde gidecekler.
Geride her alanda çok ağır maliyetler bırakarak.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin ‘Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |