Valinin odası, daha doğrusu “valilerin odası.”
Geniş bir salonun bir köşesindeki masada “bir vali”, diğer köşesindeki masada “ikinci vali.” Valilerin odasında “iki vali” var, ikisinin de yetkileri aynı, ikisi de karar alabiliyor, ikisinin de attığı imza geçerli, ikisinin de verdiği emir geçerli.
Protokol öyle ki, iki valinin masası aynı hizada. Aynı hizanın simgesel anlamı var, biri diğerinden daha üstün değil.
Burası Kerkük.
Kerkük’te iki validen biri Türkmen, diğeri Kürt.
Araplarla birlikte, Kerkük’te Kürt ve Türkmen nüfus yaşıyor. Irak’ta Türkmenlerin en yoğun yaşadığı kent Kerkük.
2003’te Amerika Saddam’ı devirmek için Irak’ı işgal ettikten kısa süre sonra hem Bağdat’ı, hem de bugün Irak Kürt Bölgesel Yönetimi olarak nitelenen bölgeyi bir hafta dolaşıyorum. O sırada gittiğim Kerkük’te, valilerin çalıştığı binaya da gidiyorum.
Yukarıda anlattığım “valilerin odasını” bizzat biliyorum, o tarihte her iki vali ile de sohbet ediyorum. Gördüğüm kadarıyla, aralarında hiç bir gerginlik yok.
Doğal olarak, kentte yaşayan Türkmenler işleri düştüğünde, Türkmen asıllı valiye, Kürtler de Kürt asıllı valiye başvuruyor.
Her iki valinin korumaları Türkmenler ve Kürtler. Karşılıklı birbirlerini koruyorlar.
Kerkük’te zaman zaman sorunlar yaşansa da, Kerkük bugün artık eski Kerkük değil.
Kürtlerin hegemonyası altında.
Hele de, Kerkük İl Meclisi'nin iki gün önce aldığı karar sonrasında Kerkük’teki resmi binalara Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin bayrağı çekildikten sonra.
Bunun anlamı çok açık:
Kürtler artık “Kerkük bizimdir” diyor ve bayrağı çekerek bunu ilan ediyor.
Bundan sonra Kerkük’te Türkmenlerin işi zor.
Kerkük İl Meclisi'nde böyle bir kararın alınmasına önayak olan Kürt valinin ilişkileri çok dikkat çekici.
2011’de Kürtlerin valisi olarak göreve gelen Necmettin Kerim aslen doktor. Hatta, bir tarihte Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’nin özel doktoru. Bugün Barzani ve Kürtler nezdinde hayli saygın.
Necmettin Kerim’in başka meziyetleri de var:
-PKK ile ilişkileri gayet iyi.
O kadar iyi ki, PKK’nın ele başlarından Cemil Bayık ile arasında su sızmıyor, birbirlerine zaman zaman karşılıklı ziyaretlerde bulunuyorlar. Birlikte fotoğrafları var.
-Eski bir peşmerge.
PKK ile ilişkileri dışında, Kuzey Irak’ta yaşadığı dönemde Barzani’nin peşmergeleri arasında yer alıyor. “Militan pratiği” var.
-Uzun süre Amerika’da yaşıyor.
Washington’da bulunduğu yıllarda Amerikan siyasetçileriyle görüşmeleri eksik değil. Amerikalılarla ilişkileri son derece iyi. O kadar iyi olunca, Amerika’da ve Avrupa’da Kürt hareketine katkısı da o ölçüde yüksek.
Bu katkı çerçevesinde “Washington Kürt Enstitüsünü” kuruyor ve başkanlığını üstleniyor.
-Amerika’dan gelip, Kerkük’e vali olmak aslında pek çok şeyi açıklamaya yetiyor.
Amerika, petrol kaynayan Kerkük’e güvendiği bir ismin vali olmasına hem yardım ediyor, hem bundan dolayı memnuniyet duyuyor.
Kuzey Irak adım adım “Kürt devletine” doğru yol alıyor.
Bir devlet olmak için ne gerekiyorsa, bugün hepsi var. Kuzey Irak’ta Kürtlerin zaten başkenti var, Merkez Bankası var, kendi paraları var, askerleri var, polisi var, kendi bütçesi var, mahkemeleri var, Meclisleri var ve bayrakları var.
Arap, Türkmen dinlemeden, Vali Kerim’in inisiyatifiyle ve elbette Barzani’nin iradesiyle, önceki gün Kerkük’te kamu binalarına Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin bayrağı çekiliyor.
Çok ciddi bir adım. Ciddi bir gösteri.
Ve Amerika’dan habersiz değil.
Bayrak çekme olayında bizdeki “yandaş medya” çoğunlukla olduğu gibi, farkında değil ya da işte gelişigüzel:
“Kerkük Valisi kışkırtıyor, Amerika’dan gelen vali provokasyon yapıyor.”
Ne kışkırtması, hangi provokasyon, her şey o kadar net ki…
Adamlar Amerika’nın bilgisi ve izni dahilinde, Kerkük’e bayraklarını asarak, Kürt Devletine bir adım daha yaklaşıyor.
İçeride referandum telaşına kapılmış Dışişleri Bakanlığı, gün geçmiyor ki, Avrupa’dan, Amerika’dan, Rusya’dan bir sille yemesin. O yumrukların etkisiyle, kroke olmuş durumda, bayrak asılması üzerine açıklama yapıyor:
“Doğru bulmuyoruz, endişe ile karşılıyoruz.”
Yok ya, gerçekten doğru bulmuyor ve endişe ile mi karşılıyorsunuz?
Bugün Kerkük kamu binalarına asılan bayrak, daha bir kaç hafta önce Barzani buraya geldiğinde İstanbul ve Ankara’ya asılmıyor mu?
Madem doğru bulmuyorsunuz, Barzani geldiğinde, aynı bayrağı siz neden asıyorsunuz?
Böyle bir açıklama bu saatten sonra artık vahim mi, ne yaptığını bilmezlik mi, bölgede iradesinin geçersizliğini görmenin telaşı mı, adet yerini bulsun vaziyeti mi, yoksa hepsi birden mi?
Buna karşılık, “endişe” duymakta yerden göğe kadar haklı. “Endişe”, Kerkük’te yaşayan Türkmenler için. Şimdi hayati sorun bu.
Ancak, “geç bir endişe." Çünkü, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş bulunuyor.
Kuzey Irak’ta “devlet ilanı” sanki pek uzak değil gibi.
Açıklamadan bol ne var, o zaman da Dışişleri bir açıklama yapar, “doğru bulmuyoruz, endişe ile karşılıyoruz” diyerek.
“Valiler odası” da, o sürecin sonunda tarihe karışır, geriye “vali odası” kalır.
Necmettin Kerim de “başkent valisi” olur.
Yeni bir devlet, bize de galiba yeni bir komşu…