2006...
İki Amerikan askeri Irak'ta kaçırılıyor.
Amerika ne yapıyor?..
Hiç beklemiyor....
"Sekiz bin askerlerle hava operasyonu düzenliyor, iki askerini kurtarıyor."
İki askerini kurtarmak üzere, sekiz bin kişiyle operasyon!..
"Amerikan devleti..."
Tek bir yurttaşının güvenliğinden sorumlu olduğunu biliyor, ona göre davranıyor.
2007...
"Basra Körfezi'nde İran on beş İngiliz askerini ele geçiriyor."
İngiltere ne yapıyor?..
Hiç zaman yitirmeden...
"İngiltere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni toplantıya çağırıyor, on beş İngiliz askerinin serbest bırakılması için uluslararası diplomasiyi harekete geçiriyor. Hatta, AKP Hükümeti de, İngiliz askerlerinin serbest bırakılması için devreye giriyor."
Askerler diyalog yoluyla kurtarılıyor. Bu kurtarmada Türkiye'nin de, payı var.
2014...
"Hamas bir İsrail askerini kaçırıyor."
İsrail uluslararası diplomasiyi harekete geçiriyor. Dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry İsrail askerinin serbest bırakılması için Türkiye'yi ve Katar'ı arıyor, Hamas'la arabuluculuk yapılması amacıyla.
İsrail askeri serbest bırakılıyor, kurtarmada Türkiye'nin de payı var.
Bu gibi kaçırma durumlarında, ilgili ülkeler:
"1- Konuyu devlet olarak ele alıyor ve ona göre davranıyor.
2- Uluslararası diplomasiyi harekete geçiriyor.
3- Hiç gocunmadan, armudun çöpü, üzümün sapı demeden, olaya katkı sağlayabilecek her grup ve kişi ile diyaloğa giriyor."
"Asarız, keseriz, kanları yerde kalmaz" gibi, boş ve hamasi nutuklar kaçırılan insanları kurtarmaya yetmiyor.
8 Aralık 1996...
Refah Partisi milletvekili Fethullah Erbaş ile birlikte MAZLUMDER ve İHD üyelerinin de, yer aldığı bir ekip gidiyor, PKK'nın kaçırdığı askerleri, onların burnu kanamadan, geri getiriyor.
Ya da... 2014...
"PKK üç uzman çavuşu kaçırıyor."
Ne oluyor?.. Diyalog devreye giriyor.
"Pervin Buldan, Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder Lice'de dağa çıkıyor, üç askerimiz burnu kanamadan kurtarılıyor."
Şimdi çok çapıcı bir tespit ya da hatırlatma:
"1992 ile 2012 yılları arasında, yani yirmi yıl boyunca, PKK tarafından kaçırılan 350, evet tam 350 asker, polis, korucular kurtarılıyor.
Nasıl kurtarılıyor, nasıl başarılıyor?..
Siyaset devreye giriyor, diyalog yoluyla sivil toplum ve siyasal parti üyelerinin yer aldığı heyetler oluşturuluyor, ikna ederek, konuşarak, kaçırılan o insanlar hayata döndürülüyor." (Hakkı Saruhan Oluç, TBMM 16 Şubat 2021 tarihli Tutanak, s.16)
Tek tek örneklerin yanı sıra, 350 kaçırma olayı ve hiçbirinde kan dökülmüyor, çünkü devrede diyalog var, siyaset var.
Kaçırılan ve ne yazık ki öldürülen askerlerden Semih Özbey'in bir arkadaşı CHP İzmir milletvekili Murat Bakan'ı arıyor, konuyla ilgilenmesini rica ediyor.
Murat Bakan Aralık 2016'da, beş yıl önce dönemin Başbakanı Binali Yıldırım'a başka terör örgütleri ve PKK'nın kaçırdığı tüm asker ve polisler için soru önergesi veriyor.
"Binali Yıldırım yanıt vermek tenezzülünde bulunmuyor."
Murat Bakan vazgeçmiyor, Temmuz 2017'de Binali Yıldırım'a yeniden soruyor.
Yanıt?..
Yine yok!..
Murat Bakan ısrarla vazgeçmiyor, Eylül 2017'de bu kez İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'ye soruyor.
Yanıt?..
Yine yok!..
Bu soruda konu "Gara'ya" kaçırılan askerler.
Şubat 2018...
CHP milletvekili Murat Bakan bıkmadan, usanmadan üçüncü kez kaçırılan askerleri soruyor, Binali Yıldırım'a.
Yanıt?..
Yine yok!..
Ekim 2018...
Murat Bakan muhatabını değiştiriyor, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a soruyor.
Bu kez yanıt var. Ama, yanıt sekiz ay sonra geliyor, o yanıt şöyle:
"Terör örgütleriyle mücadeleye yönelik keşif, gözetleme ve operasyonel faaliyetler azim ve kararlılıkla devam etmektedir." (Murat Bakan, 16 Şubat 2021 tarihli TBMM Tutanak, s.19)
Yani, bir yanıt var ama, sorulan soruyla ilgisi yok!..
Gara'da şehit olan askerlerimizin aileleri her partinin milletvekillerini sürekli arıyor, onlar da, soruları yöneltmeye devam ediyor.
CHP milletvekili Bakan son olarak, 9 Şubat'ta bu kez Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a soru önergesi veriyor.
Artık çok geç!..