Böyle "Başkanlık" yerinde kalsın!..
Yemek yiyecek, o yemeği "Başkanın gözü önünde" önce başkaları tadıyor, "zehirlenmeye karşı önlem" olmak üzere.
Su içecek, yine önce başkaları...
Bir yerden bir yere gidecek, yollar trafiğe kapatılıyor, sekiz on araç önde, bir o kadar da arkada, uzun bir konvoy. "Başkanın kendisi hangi arabada, belli değil", her sefer araba değişiyor. Ayrıca birkaç ambulans... Havadan helikopterlerle takip...
Herhangi bir topluluk içine girecek, "çevresini halkalar halinde iç içe geçen dört ayrı koruma grubu" sarıyor.
Toplantının yapılacağı yerin dış çevresine nişancılar yerleştiriliyor, orası trafiğe kapatılıyor. Filan...
"Adam Başkan ama, yüreği sürekli pırpır ediyor, korku diz boyu!..
Bu Putin'in günlük hayatı!.."
Böyle hayat mı olur?..
Putin Ukrayna'ya savaş açtığından bu yana, korunması yukardaki örneklerdeki gibi, iyice sıkıya alınmış bulunuyor. Ve onun korunmasıyla ilgili haberler dünya basınında ilk sıralarda.
Gerçi, savaştan önce de, ne de olsa "Başkan", sıkı korunuyor ama, savaşla birlikte son bir aydır bu olağanüstü hâl alıyor.
"Böyle hayat mı olur?.. Başkanlık uğruna!.."
Adam sanki gıyaben yaşıyor!..
Oysa, gerçek yaşam ne kadar renkli!..
ALİ CENGİZ SİYASETTE
Hayatın renkleri soluk. Her anlamda soluk. Hele de, günlük geçimde, pahalılıkta, genel ekonomik verilerde, tarımda, işsizlikte, say sayabildiğin kadar.
Ve de siyasette... Ali Cengiz oyunlarıyla...
O oyunlardan biri yeni getirilen seçim yasası.
AKP - MHP önce kendisi ittifak kuruyor, muhalefet ona karşı yeni bir ittifak kurup, yirmi yıllık AKP iktidarını devirme gücüne kavuşunca, AKP yeni bir seçim yasasıyla şansını zorlamaya çabalıyor.
O zorlamalardan biri "seçime katılma koşullarını" yeniden düzenlemekten geçiyor. Buna göre, bir partinin seçime girebilmesi için:
"- Meclis'te grubu bulunması koşulu kaldırılıyor,
- Seçimden altı ay önce en az 41 ilde örgütlenmesini tamamlaması gerekiyor."
Zaten var olan 41 ilde örgütlenme koşulu "HDP açısından" günümüzde bir başka önem kazanıyor.
17 Mart 2021... Bir yıl önce... O gün MHP'nin olağan kongresi var.
Aynı gün, olağan olmayan bir gelişme var.
"Tam da, MHP Kongresinin yapıldığı gün, HDP'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'nde dava açılıyor".
HDP'nin aynı gün yaptığı açıklamaya göre:
"Kapatma davası hukuka ve siyasete ağır darbedir.
Demokrasinin tasfiye edilmek istenmesidir.
Ayrıca, AKP tarafından MHP'ye verilen kongre hediyesidir."
Neden hediye?..
Çünkü, MHP Başkanı Devlet Bahçeli o günlerde her fırsatta "HDP kapatılmalıdır" diye davul çalıyor.
Kongrenin yapıldığı gün kapatma davasının açılması artık nasıl bir rastlantı ise!..
Davanın açılması, Anayasa Mahkemesi'nin davayı kabul etmesi, HDP'ye savunması için süre verilmesi derken, bugünlere geliyoruz.
En geç 16 Nisan'a kadar HDP dava dosyasıyla ilgili esas hakkındaki savunmasını Anayasa Mahkemesi'ne vermek zorunda.
O süreç kendi içinde devam ederken, yeni seçim yasası getiriliyor.
Ve o yasadaki 41 ilde örgütlenme zorunluğu.
En can alıcı konu işte burada:
"Tam seçime giderken, HDP kapatılırsa, HDP'nin seçime girmesi artık mümkün değil."
Peki, ne olacak?..
Son seçimde HDP'ye altı milyon seçmen oy veriyor, HDP Meclis'te AKP ve CHP'den sonra üçüncü parti.
Ayrıca, çok farklı bir seçmen grubunu temsil ediyor, yani "bir ve beraber yaşadığımız Kürt yurttaşlarımızın temsilcisi".
Birtakım küçük hesaplarla HDP'yi devre dışı bırakmak!..
Bu durumda HDP ne yapacak?..
"HDP kapatılırsa, HDP'ye oy veren Kürt yurttaşlarımız, ayrıca Kürt olmadıkları halde, HDP'ye sempati duyanlar ne yapacak?.. Altı milyon, belki de artık daha çok sayıda insan kime oy verecek?.."
Birkaç gün önce HDP'nin önde gelen, yetkili isimlerinden biriyle sohbet ediyorum, bu soruyu ona soruyorum. Aldığım yanıt aynen şöyle:
"Telaşa gerek yok, herkes sakin olsun."
Nasıl sakin olunacak?..
Cevap başka sorulara yer bırakmayacak ölçüde kesin:
"Hayatımızı AKP ve MHP'nin oyunlarına karşı ihtimaller üzerine kurduk.
Seçime katılmak için en az üç seçenek hazırladık."
Nedir o seçenekler?..
HDP'nin yetkili ismi o seçeneklerin şimdilik dile getirilmesinin doğru olmadığını düşünüyor.
Aslında doğru, çünkü bugün o seçenekler üzerinde konuşmak, HDP'nin kapatılacağını kabul etmek anlamına geliyor.
Ardından ekliyor:
"Seçime girmemizi kimse engelleyemez.
Seçime girmemizi engellemek imkansız.
Diyorum ya, her ihtimali hesapladık, ona göre adım atıyoruz."
Bu kadar net ifadeler.
Parti kapatma davasında Anayasa Mahkemesi'nin üçte iki çoğunluğu bulması şart.
Bulur mu, bulmaz mı?..
Bulması ya da bulmaması, günümüzdeki yargı bağımsızlığının halini düşünürsek, ne ölçüde kendi iradesine bağlı?.. Siyasi irade, mahkeme kararı üzerinde ne ölçüde etkili olabilir?..
Birkaç ay içinde netleşir.
Netleştikçe, Anayasa Mahkemesi'nin kararı ne olursa olsun, şimdiki soluk renklerin canlanacağına hiç kuşku yok.