18 Ağustos 2018 Anadolu Ajansı (AA) haberi. AA bütünüyle AKP’nin denetiminde olduğu için bu haberi övünerek veriyor:
"Türkiye şu anda 8 milyar 700 milyon dolarlık yardımı ile 6 milyar 690 milyon yardım yapan Amerika’nın önüne geçmiştir."
Başka ülkelere yardımda Türkiye dünyada ilk sırayı alıyor, "öylesine cömert bir ülke".
Bugün o "cömertliğin" faturası ortada. Virüsle mücadele için "halktan para toplama kampanyası" açıyor, çünkü para yok!.. O "cömertlik ve o fatura" aynı zamanda Türkiye’nin nasıl yönetildiğinin aynası.
Ya da...
"1986 ile 2002 arasında, yani AKP’nin iktidar olmasından önceki on altı yıl içinde yap - işlet- devret modeliyle 67 proje tamamlanıyor. Yatırım miktarı 11 milyar 127 milyon dolar. Şirketlerin kârı 454 milyon dolar, kar oranı yaklaşık yüzde 4.
AKP döneminde, 2003 ile 2017 arasında, on dört yılda yap - işlet - devret modeliyle 158 proje tamamlanıyor. Sözleşme bedeli 123 milyar 286 milyon dolar, yatırım bedeli 50 milyar 530 milyon dolar. Şirketlerin karı 72.7 milyar dolar. Kar oranı yüzde 147. Bunlar devletin rakamları". (İstanbul milletvekili Ümit Özdağ, TBMM 31 Mart 2020 tarihli tutanak, s.36).
İyi Parti Milletvekili Ümit Özdağ devam ediyor:
"Milletten para toplayacağınıza, bu kadar kâr aktardığınız şirketlere bu yıl Hazine'den para aktarmayın."
Bir şirketlerin kârlarına bakın, bir de açılan yaklaşık 15 milyar dolarlık pakete!..
Belli sayıda şirketin kârı, o şirketlere aktarılan para, adına "kalkan" denilen yardım paketinin beş katı!..
Bu da bir avuç kişiye tanınan "cömertlik".
Halka yardım çağrısı yerine, atılacak başka adımlar var. Halka maddi katkı sağlamak için sık sık dile getirilen öneriler. Örneğin:
- Asgari ücretin vergi dışı bırakılması.
- Yap - işilet -devret modeliyle köprü ve otoyollar için ödenen garanti geçiş ücretlerinde ödemelerin durdurulması.
- Elektrik, doğalgaz ve su fatura tüketim bedellerinde ödemelerin üç, dört ay ertelenmesi.
- Elektrik faturalarında TRT payının kaldırılması.
- Bütün gıda ürünlerinden alınan KDV oranlarının yüzde 1’e düşürülmesi.
- Günümüzün kahramanları olan sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı cezanın artırılması, onlara "gönül borcunu ödemek ve moral aşılamak" üzere.
Önceki gün TBMM’de İyi Parti tarafından dile getirilen bu önerileri tartışmak yerine... Muhalefetin sesine kulak vermek yerine...
AKP Meclis’te neyin görüşülmesini istiyor ve ne görüşülüyor? Bazı ülkelerle yapılan anlaşmaların onaylanması... Hepsi görüşülüp kabul ediliyor, şöyle:
- Türkiye ile Filistin arasında Gazze’de kurulan Dostluk Hastanesi'nin ortak işletilmesi, Filistin’e devri ile Filistin yurttaşlarının tıpta uzmanlık eğitimini Türkiye’de almasını öngören anlaşma,
- Türkiye ile Kırgız Cumhuriyeti arasında sosyal güvenlik anlaşması,
- Türkiye ile Nijerya arasında ticaret ve ekonomik işbirliği anlaşması,
- Türkiye ile Özbekistan arasında askeri eğitim protokolü,
- Türkiye ile Ukrayna arasında çifti vergilendirmeyi önleme anlaşması,
- Türkiye Bangladeş arasında ticaret protokolü...
Bunlar aylarca beklemiş, rutin işler ama, şimdi sırası mı?
Hani, bir efsaneye göre, Fatih Sultan Mehmet’in topları İstanbul surlarını döverken, Bizans rahiplerinin "meleklerin cinsiyetini tartışmaları" gibi!..
Ve günümüzde çok ters bir örnek... Meclis tutanaklarından aktarıyorum:
"Danıştayın, çiftçilerin desteklemesine el konulmayacağına dair aldığı yargı kararı var. Buna rağmen, Güneydoğu’da 6 ilde elektrik dağıtımı yapan DEDAŞ, maalesef çiftçiye yapılan yardıma ve desteklemeye el koyuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 2020 yılı için çiftçilere verilen mazot, gübre ve tohum desteklemelerinin tamamına el konuldu, el konulmaya da devam ediliyor". (Mardin milletvekili Ebru Günay, TBMM 31 Mart 2020 tarihli tutanak, s.40).
Bir milletvekilinin Meclis’te dile getirdiği çok önemli bir iddia...
AKP hükümeti bu iddiayı inceler mi? İddia doğru çıkarsa, önlemek için ne yapar?
"Cömertlik" asıl bu gibi durumlarda gerekli. Çok şey yapmaya da gerek yok, yargı kararının uygulanmasını sağlamak gibi, bir "cömertlik".