“... Sis perdesi altında acele geçirilmeye çalışılan...
(...)
... Üstü kapalı ifadeler...
(...)
... Sorduğumuz sorulara doyurucu olmayan yanıtlar...
(...)
... Kuşku yaratan bir acelecilik...
(...)
...Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Katar’a asker göndermenin gerekçesinin paylaşılmaması...
(...)
... Böyle bir maceraya bizim katılmamız ve sorumluluğa ortak olmamız mümkün değildir”.
AKP Katar’a asker gönderiyor, orada üs kuruyor. Bu ilk anlaşma.
İkinci olarak, Katar’la askeri eğitim ve işbirliği protokolü imzalıyor.
Katar’la yapılan bu iki anlaşma ilk kez 2 Mart 2015 yılında Meclis Dışişleri Komisyonuna geliyor.
Daha o tarihte, yani iki yıl önce, CHP milletvekilleri komisyonda muhalefet şerhi (karşı oy yazısı) yazıyor.
O tarihte anlaşmalar Dışişleri Komisyonunda bekliyor.
İkinci kez, 4 Mayıs 2017’de Dışişleri Komisyonunda yeniden ele alınıyor.
Yukarıda, yazının girişinde aktardığım alıntılar, hem 2 Mart 2015 tarihli, hem de 4 Mayıs 2017 tarihli CHP’nin karşı oy yazılarının önemli bölümlerinden.
Her iki karşı oy yazısı da, üç aşağı, beş yukarı hemen hemen benzer içerikte.
Sadece komisyonda değil, anlaşmalar Meclis genel kurulunda görüşülürken gerek CHP, gerek HDP milletvekilleri yine muhalefet ediyor, AKP’ye yine sorular soruyor ve fakat doyurucu yanıtlar alamıyor.
Eleştiriler ve sorular genel kurul görüşmeleriyle sınırlı kalmıyor. Muhalefet basın toplantıları düzenliyor, iktidarın dış politikadaki bu adımını alabildiğine eleştiriyor.
Hele de, Katar’a Arap Dünyası ambargo koymuş, Katar’ı siyasal ve ekonomik abluka altına almışken, AKP’nin Katar’a bu biçimde yaklaşmasına muhalefet her düzeyde ve her fırsatta demediğini bırakmıyor.
Anlaşmaların onaylanmasına hiç bir biçimde katılmıyor, kendilere özgü gerekçelerle.
Başka konularda olduğu gibi, Katar’la anlaşmalarda da, muhalefet üstüne düşeni yapıyor.
Yapıyor ama, nereye kadar?
Kasım 2015 seçimlerinden sonra oluşan Meclis’te, bugün itibariyle 550 sandalye şöyle dağılıyor:
AKP 317,
CHP 133,
HDP 59,
MHP 36,
Bağımsız 5.
HDP’de bazı milletvekillerinin milletvekilliği düşürülüyor, HDP’de milletvekili sayısı sık sık değişiyor. Ayrıca, şu anda sanıyorum 12 HDP’li milletvekili tutuklu.
MHP artık muhalefet partisi olmaktan çoktan çıkmış, AKP’nin çoktan arka bahçesine dönüşmüş bulunuyor. Genellikle AKP ile gerek oylamalarda, gerekse söylemde ortak davranıyor. MHP’yi muhalefetten düşüyoruz artık.
CHP 133, HDP ise, şu anda herhalde 45 dolayında. Buna bağımsız beş milletvekilini eklersek, toplamda 183 dolayında muhalefet sayısına ulaşabiliyoruz.
Karşı oy yazıları, basın toplantıları, Meclis kürsüsünden eleştiriler... Hepsi iyi, güzel.
Ne var ki, güzel olmayan, hiç yakışmayan bir gerçek var.
Üç gün önce, 7 Haziran çarşamba günü Katar ile yapılan iki anlaşma Meclis’te görüşüldükten sonra oylanıyor.
Oylanan ilk anlaşma Jandarma Eğitim ve Öğretimine ilişkin İşbirliği Protokolü. Oylama sonucu şöyle:
Oylamaya katılan milletvekili sayısı: 277.
Kabul: 242.
Red: 35.
İlk ayıp rakam 35.
Oylanan ikinci anlaşma Türkiye’nin Katar’da üs kurması, oraya asker göndermesi. Oylama sonucu şöyle:
Oylamaya katılan milletvekili sayısı: 272.
Kabul: 240.
Red: 32.
İkinci ayıp rakam 32.
Oylamaya katılan milletvekili sayısına bakıldığında AKP ve MHP’den yaklaşık yüz on dolayında milletvekili eksik. Oylamaya katılmamışlar.
Buna karşılık:
CHP ve HDP’den oylamaya katılmayan yaklaşık yüz elli milletvekili var.
Ayıba karışan, ayıp eden, görevini yapmayan, nutuk atmaya gelince, mangalda kül bırakmayan ve zaman zaman gerçekten önemli noktaları vurgulayan ve fakat iş oylamaya gelince, ortada görünmeyen yüz elli milletvekili.
Katılsalar ne olur sanki, bir şey mi değişir?
“Nasıl olsa, AKP MHP’ye ihtiyaç duymadan, istediği yasayı Meclis’ten geçirebiliyor”.
Bu bir mantık.
Ama, sakat bir mantık.
Sen muhalefet görevini sonuna karar sürdür, sürdür ki, kürsülerde attığın nutukların pratikte değeri olsun. Halkın sana güveni artsın.
35... 32...
Çok ayıp. Hepimize ayıp.
Muhalefeti arıyorum, gözlerim kapalı.