Oooooo… Muhteşem bir manzara.
Meşe, gürgen, kayın, göknar, sedir, karaçam, kızılçam, dişbudak, huş, kestane ağaçlarıyla kaplı orman içinden geçen yol Şavşat üzerinden Artvin’e uzanırken arabadan inip, derin bir nefes alıyorum. Vadilerle yarılan ormanın içinden akan dereler, yöreye yemyeşil bir hayat aşılıyor.
Nerede olduğumu bilmesem, saniye sektirmem, “Burası İsviçre, yok kuzey İtalya, yoo burası Balkanlar, belki Pireneler, hayır İskoçya” derim.
Öyle bir orman, öyle bir doğa harikası, filmlerdeki gibi, insanın zerrelerine kadar varlığını hissettiren bir yeşillik, boşuna “dünyadaki yüz doğal ormandan biri” olarak anılmıyor. Günlerdir, aylardır, hatta yıllardır mücadelesi verilen Cerattepe işte orada.
Bir maden ocağı uzun süredir bu doğa harikasını yerle bir etmeye çalışıyor. Utanmadan, sıkılmadan “milletin a… koyacaklarını” açıklayan adam, orada maden çıkaracakmış. AKP’nin verdiği izinle.
“Biiiiz Artvinliyiz” folk şarkısı eşliğinde, Artvinliler canlarını dişlerine takarak, aslanlar gibi direniyor. Kağıt üstünde bütün karar ve görüşler onlardan yana, ama AKP iktidarı onlara karşı, doğaya karşı, yeşile karşı.
Maden çıkartılmak istenen Cerattepe’ye ilişkin kararlardan bir demet:
-13 Şubat 1996, Artvin Valiliği Çevre Kurulu: “Orman varlığının yok edilmesiyle birlikte oluşacak heyelan ve sel nedeniyle il merkezi başta olmak üzere, bölge olumsuz etkilenecek, kaynak suları ve yüzeysel sular kirlenecektir.”
-18 Nisan 2006, Kafkas Üniversitesi Orman Fakültesi Genel Kurulu: “Cerattepe’de madencilik faaliyetinin durdurulması kamu yararınadır.”
-8 Kasım 2012, Artvin Orman Bölge Müdürlüğü: “Maden üretimi ormanlık alanda tahribata yol açacaktır, madencilik faaliyetine izin verilmemesi gerekir.”
-13 Eylül 2013, TMMOB: “Kısa süreli ekonomik faaliyet için ormanları gözden çıkarmak yanlıştır, Cerattepe’de maden üretimine izin verilmemesi gerekir.”
-6 Ocak 2015, Rize İdare Mahkemesi: “Orman tahribatını tetikleyeceği, ayrıca çevreye vereceği zararı gidermenin söz konusu olamayacağı sebebiyle olumlu ÇED raporu iptal edilmiştir.”
-Ve son bilirkişi raporu: “Cerattepe’de maden üretimine izin verilmesi halinde, elli bin üç yüz ağaç kesilecektir.”
Cerattepe’de verilen mücadelenin kişisel hiçbir .yönü yok. Amaç, sadece ormanı korumak, sel ve heyelan tehlikesini bertaraf etmek, bir yöreyi kurtarmak, hayatı korumak.
Çok değil, daha bir ay önce TÜİK bir araştırma yayınlıyor. “Artvin Türkiye’de en güvenli kent” olarak kayıtlara geçiyor.
O “güvenli kent” şimdi tarihte kalmak üzere. Cerattepe’de halkın direnişine karşı, biber gazı, cop, TOMA, insanları yerlerde sürüklemeler, polis ve jandarma müdahalesi sonucu yaralananların yanı sıra, Artvin’de sokaklar artık tekin değil.
“Türkiye’nin en güvenli kenti” halkla polisin çatışmasına tanık oluyor. Polis emrini hükümetten alıyor.
Böylece AKP “en güvenli kenti” de, diğer kentlere benzetiyor.
Cerattepe’deki direniş dünya basınına geçiyor.
Çaresiz, artık mecbur kalıyor, Davutoğlu dün Artvin’de direnişini sürdüren Yeşil Artvin Derneği ve hukukçularıyla, yanlarında Artvin Belediye Başkanı (AKP), Artvin’in iki milletvekili (CHP ve AKP) ile üç partinin il başkanları ve ilgili bakanlarıyla toplanıyor.
245 gündür süren Cerattepe direnişi dün zafere ulaşıyor, ikinci Gezi. Biber gazı, TOMA, cop ve fakat maden faaliyeti stop.
Alınan karara göre, yasal sürecin tamamlanmasına kadar maden ocağında hiçbir faaliyet yapılmayacak.
Daha önce Rize İdare Mahkemesince iptal edilen ÇED (çevresel etki değerlendirmesi) raporu şu anda Danıştay’da.
Ancak, yeni bir dava var. Danıştay’daki dava sürerken, ikinci bir ÇED raporu alınıyor. O da olumlu, bunca teknik ve hukuki görüş ve kararlara rağmen, nasıl oluyor da, ikinci ÇED raporu da olumlu çıkıyor, orası da ayrı. Pes ve garip, ama gerçek.
Yeşil Artvin Derneği bu kez ikinci ÇED raporu için yürütmeyi durdurma ve iptal davası açıyor. Ancak mahkeme yürütmeyi durdurma kararı yerine yedi ay sonrasına keşif kararı veriyor. Ne hikmetse! Ne anlama geliyorsa! Niye keşif ise, neden yedi ay sonra ise!
Dünkü kararda “yasal sürecin tamamlanmasına kadar beklenecek” derken, yasal süreç özetle bu.
“Onlar güçlü, biz haklıyız”
Bu arada şirket mahkemenin keşif kararını beklemiyor, polis ve jandarma eşliğinde buldozerleri, iş makinalarıyla harekete geçiyor. Cerattepe direnişi de, hızla tırmanıyor.
Engeller, umutsuzluklar, biber gazı, TOMA, cop ve artık ne varsa, hepsine rağmen, ilk raunt halkın. Direnişin. İnancın.
Şimdi görev önce Danıştay’ın. Rize İdari Mahkemesinin verdiği ilk iptal kararını onaması gerekiyor.
İkinci aşama, keşfin sonucu. Ortada uzmanlarca hazırlanan bunca teknik rapor varken, 50 bin üç yüz ağacın kesilmesine, maden işletilirse, bölgeyi sel ve heyelanın vurmasına, keşif herhalde göz yumacak değil.
Ünlü bir söz var, direnişi simgeleyen, “onlar güçlü, biz haklıyız.”
Hak yerini buluyor, sağ olun, var olun Artvinliler.
Ben şu anda bir de Davutoğlu’nu merak ediyorum. Bu kararından dolayı, umarım birisinden fırça yemez.