Senin cinsel hayatın nasıl gidiyor? Ne kadar zamanda bir cinsel ilişki yaşıyorsun? Ben biliyorum.
Senin ırkın ne, nereden geldin, nereye gidiyorsun? Ben biliyorum.
Sen Türk müsün, Kürt mü, Çerkez mi, Laz mı, Arnavut mu, nesin sen, senin etnik kökenin ne? Ben biliyorum.
Sen Müslüman mısın, Hıristiyan mı, Musevi mi, yoksa dinsiz mi? Ben biliyorum
Sen Sünni misin, Alevi mi, Şii mi, Harici mi, Şafii mi? Ben biliyorum.
Senin siyasi düşüncen ne? Muhafazakar mı, sosyal demokrat mı, milliyetçi mi, kökten dinci mi? Ve felsefi eğilimin? Ben biliyorum.
Sen entari mi giyersin, şalvar mı, pantolon mu, potur mu, mintan mı, gömlek mi, ceket mi, kazak mı, kravat mı takarsın, bağrı açık mı dolaşırsın? Ben biliyorum.
Bir sendikaya üye misin ya da bir vakfa, bir derneğe ya da herhangi bir sivil toplum kuruluşu ile ilgin var mı? Ben biliyorum.
Sen boşanacaksın, hayır sen evleneceksin. Ben biliyorum.
Senin şu arkadaşınla aran kötü, bu arkadaşına borcun var, öteki arkadaşınla tatile gidiyorsun, bununla dostsun, diğeri ile haftada iki gün buluşuyorsun. Ben biliyorum.
Sen şu ilacı kullanıyorsun, haftada bir fizik tedavi görüyorsun, sen sapasağlamsın. Ben biliyorum.
Senin bankada şu kadar paran var, senin bankada tek kuruşun yok, senin kredi kartı borcun şu kadar, senin şu kişiden bu kadar alacağın var. Ben biliyorum.
Senin aylık gelirin şu kadar, başka gelirin yok. Senin aylık gelirine ek olarak, kira gelirin var. Ben biliyorum.
Senin evinde huzur var, eşin ve çocuklarınla aran iyi. Senin evinde sürekli tartışma var, sen her akşam içiyorsun, ayrıca günde bir paket sigara kullanıyorsun. Ben biliyorum.
Sen işinden memnun değilsin, yeni bir iş arıyorsun. Sen işinden çok memnunsun, müdür olmak istiyorsun. Ben biliyorum.
Senin araban var, yeni aldın. Senin bisikletin bile yok. Ben biliyorum.
Sen haftada bir sinemaya gidiyorsun. Sen aylardır sinemanın önünden bile geçmiyorsun. Ben biliyorum.
Sen köfte, kızarmış patates seviyorsun. Sen sebzeden başka bir şey yemiyorsun. Ben biliyorum.
Bütün bunlar kişisel veriler, özel hayatın gizliliğine giriyor.
Anayasa ile güvence altında. Bilemediniz, artık olmayacak.
“Ben biliyorum” derken, adına ister devlet deyin, ister ve daha doğru olarak iktidar, bütün bunları, bize ait özel bilgi, kişisel veri ne varsa, bundan sonra onlar bilecek.
Hayatımızın röntgeni çekilecek. Ben, sen, o, biz, siz, onlar, hepimiz fişleneceğiz.
Şu günlerde Meclis’te bir yasa tasarısı görüşülüyor. “Kişisel Verilerin Korunması” adını taşıyan tasarı, sözüm ona, kişilere ait özel bilgileri koruma alına alıyor.
Gerçekten, tasarının altıncı maddesi, bu yukarıda saydığım özellikleri belirterek, “bunlar kişilere ait özel bilgilerdir, işlenmesi yasaktır” diyor. Aman, ne güzel.
Ancak, hemen sonraki cümlede, “aşağıdaki hallerde işlenmesi mümkündür” diyerek, hepimizin fişlenmesine kapıyı sonuna kadar açıyor. Nedir onlar?
“-Kanunda öngörülen hallerde,
-Bir hakkın kullanılması ve korunmasında,
-Kamu sağlığını ilgilendiren hallerde.”
Örneğin, cinsel hayatın izlenmesi, kamu sağlığının korunması gerekçesine bağlanıyor.
Bu gibi geniş bir çerçeve çizilerek, hepimize ait özel bilgileri (verileri) korumak, korumaktan çıkıyor, iktidarın eline geçiyor. “Ben biliyorum”, işte burada devreye giriyor.
İSTİSNALAR
Asıl tasarının getirdiği istisnalar kişisel verilerin suyunu çıkartıyor.
İstisna, yani hangi hallerde, kişisel veriler pekala iktidarın eline geçebiliyor, tasarıda o belli:
-“Polis, jandarma, MİT yasası kapsamına giren suçlar verilerin korunması dışındadır. Bu hallerde kişinin hak arama başvurusu yoktur.”
-“Milli savunma, milli güvenlik, kamu güvenliği ve düzeni, ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik önleyici, koruyucu, istihbari faaliyetler kapsamında kişilerin verilerini işlemek mümkündür.”
Yani, veriler koruma dışında kalıyor. Çok geniş bir çerçeve çizilerek, başta belirtilen “kişinin rızası olmadan verileri kayda geçemez” kuralı geçersiz hale geliyor.
Faşizmin fişlenme hali.
Tasarıda bir kurul oluşturuluyor. “Kişisel Verileri Koruma Kurulu” diye nitelenen kurul, hepimize ait bilgileri koruma altına alıyor. Alıyor mu? Sanmıyorum.
Yedi üyeden oluşan kurulun üç üyesini Cumhurbaşkanı, dört üyesini Bakanlar Kurulu seçiyor. İktidara bağımlı bir kurul.
“Ben biliyorum” pratikte burada devreye giriyor. Hepimize ait veriler önce kurula, sonra da iktidara, bana, sana, ona, bize, size, onlara ait özel bilgilerin tamamı iktidarın elinde. Hepimizin en ayrıntılı röntgeni ellerinde.
AKP neden böyle bir yasaya ihtiyaç duyuyor? Onlara göre, “AB direktifi.”
Doğru, AB ülkelerinde de kişisel verilerin korunmasına dönük yasalar var. Ama, oradaki yasaların burada getirilmek istenen yasa ile uzak yakın ilişkisi yok.
Orada kişisel veriler gerçekten korunuyor, burada kişisel verileri toplayarak toplumu kendine göre yönlendirmek hayali var.
Herkes hakkında her türlü bilgiye sahip olacak, herkesi fişleyecek, ardından ikinci aşama gelecek, kim, nasıl giyinecek, ne yiyecek, ne içmeyecek, neye inanacak, nasıl adım atacak, hepsini dikte edecek.
Çünkü, elinde özel bilgiler var. O bilgileri kullanarak, büyük ölçüde zorlayarak, kendi inancı doğrultusunda insanları yönlendirme çabası.
Bu tasarı AKP oylarıyla Meclis’ten geçer, Anayasa Mahkemesine gider, orada ne olur, meçhul. Normalde dönmesi gerek.
Olmazsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden döner ama, bizi epey uğraştırır.