Bütün ısrarlara rağmen:
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar,
MİT Başkanı Hakan Fidan,
2004 - 2015 arasında Yüksek Askeri Şûra üyeliği yapmış komutanlar,
Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Necdet Özel,
Emekli Orgeneral Akın Öztürk, başta olmak üzere, 15 Temmuz darbe girişiminde bilgi sahibi olan ve olabilecek önemli isimlerin pek çoğu Meclis Araştırma Komisyonu tarafından dinlenmiyor, AKP’nin engellemesiyle.
15 Temmuz gecesi darbeye karşı ortak ve yiğit bir tavır gösteren TBMM, girişimin bastırılması sonrasında yine ortak bir tutum sergileyerek bu rezil girişimin araştırılması amacıyla komisyon kurulmasına karar veriyor, dört partinin inisiyatifiyle. Çok güzel.
Son altı yıl içinde bu aynı konuda ikinci komisyon. 2010 yılında yine benzer bir komisyon kuruluyor, adı biraz uzun:
“Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralarla Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu.”
Komisyonun ismi uzun, yaptığı iş o kadar uzun değil. Belki 12 Eylül darbecilerini yargı önüne çıkartıyor ki, çoğu ya hayatta değil ya da ceza alması açısından yaş sınırını çoktan aşmış, asıl 28 Şubat üzerinde duruyor. Çünkü, 28 Şubat AKP’nin anası Refah Partisi’ni hedef alıyor.
28 Şubat döneminin bazı yetkilileri tutuklanıyor, bir süre sonra serbest bırakılıyor.
Kısaca, komisyon faaliyetleri AKP’nin “biz darbelerin üzerine gideriz” şovuna dönüşüyor ve hiç bir sonuç çıkmıyor.
Zaten çıkmış olsa ve komisyonun adında geçen “alınması gereken önlemler,” onlar artık ne ise, alınmış olsa, 15 Temmuz’a gelinir miydi?
15 Temmuz’u araştırma komisyonu da, yine davul ve zurna çalarak ilan ediliyor, komisyon çalışmaya başladığında artık ne davul sesi duyuluyor, ne zurna.
Zurnada peşrev olmaz ama, zurnada peşreve geçiliyor.
Peşrev iki sahneden oluşuyor. İlk sahne şöyle.
15 Temmuz’la ilgili gerçekten önemli bilgiler verecek olan isimlerin hiç biri dinlenmiyor. CHP’nin onca ısrarına rağmen, AKP’li komisyon başkanı Reşat Petek ki, eski bir savcı, sürekli yan çiziyor.
Yukarıda saydığım isimlere ek olarak, örneğin, o tarihte Genelkurmay Personel Dairesi Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç ya da Genelkurmay Stratejik Dönüşüm Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli ki, darbe girişimiyle ilgili önemli bilgilere sahip olduğu ileri sürülen isimler, dinlenmiyor.
Ya da son on iki yılın Yüksek Askeri Şûra üyeleri. Hele de darbe girişimine katıldığı öne sürülen general ve subayların terfilerine karar verildiği 2015 Yüksek Askeri Şûrasında görev alan üyeler, yine ısrarlara rağmen, dinlenmiyor. Oysa dinlense, terfi mekanizması ve mantığı ortaya çıkacak.
Kilit isimleri dinlemedikten sonra, 15 Temmuz’un iç yüzü nasıl açığa çıkacak? Kimlerin, hangi rolü üstlendikleri, onların arkasındaki bağlantılar nasıl öğrenilecek? Sadece “FETÖ” genellemesi ile mi?
Bu durumda öğrenilmeyecek.
Peşrevin ikinci sahnesi “dostlar alış verişte görsün” vaziyetinde. Komisyon bazı “ziyaretlerde” bulunuyor.
Erdoğan’ın o gece kaldığı Marmaris’teki otele ziyaret,
15 Temmuz Şehitler Köprüsüne, eski Boğaziçi Köprüsü'ne ziyaret,
Çengelköy Polis Karakolu'na ziyaret.
Ne alaka? Bu ziyaretler sonucu komisyon darbeyle ilgili hangi bilgiye ulaşıyor? Sıfır.
Ah şu Boğaz Köprüsü dile gelse de, o geceyi anlatsa!.. Zaten TV’lerde bin kez izliyoruz köprüde o gece olanları. Hangisi darbe girişimine ilişkin bilgi veriyor? Saçmalık.
Göz boyamaktan öteye gitmeyen oyalamalar.
Yaklaşık iki buçuk ay “çalışan (!)” komisyon 15 Temmuz ile ilgili “edebiyat dışında” dişe dokunur hiç bir bilgiye ulaşmıyor, herhalde ulaşmak istemiyor.
İstese, bugüne kadar darbeye karışanları çoktan dinlemesi gerekirdi. Yine bir örnek, Sincan Cezaevi'nde yatan eski general ve subayları dinlemesi gerekirdi.
Emekli Genelkurmay Başkanları İlker Başbuğ, Işık Koşaner, Hilmi Özkök komisyona geliyor ve dinleniyor da, bir başka emekli Genelkurmay Başkanı Necdet Özel neden gelmiyor?
Sonuçta her gün şu ya da bu nedenle gönderme yapılan 15 Temmuz karanlığa gömülüyor.
Yok Boğaziçi Köprüsü'ne “15 Temmuz Şehitler Köprüsü,” yok Çankırı - Kastamonu arasında dün açılan tünele “Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli,” yok sağda solda değişik yerlere yine 15 Temmuz’u hatırlatan isimler vermek. Bunlar işin “AKP usulü propaganda” bölümü.
İsim vermek bir yana, siz asıl sis perdesini kaldırın, sis perdesini. Malum “Ilgaz Anadolu’nun sen yüce bir dağısın (...) senin dumanlı başın bulutları deliyor.”
Dağıtın o dumanları, Ilgaz Dağları'ndan Ankara’yı o zaman daha iyi görürsünüz, 15 Temmuz’da neler olup bittiğini, biz de öğrenmiş oluruz.