Dün TV kanalları...
“MHP Hükümete giriyor mu, girmiyor mu, girerse ne olur, girmezse ne olur” safsatalarıyla dolu.
AKP’lileri ekrana çıkartıyorlar, onlara da aynı sorular, “MHP hükümete ortak oluyor mu, olursa ne olur, olmazsa ne olur”, türünde harcı alem sorular.
Sonra MHP’liler ekranlarda, yine aynı safsata.
Türkiye’de günün en önemli siyasal sorunu bu. Dalga geçer gibi.
MHP hükümete ortak olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Oluyor ya da olmuyor, sonrası İngilizlerin dediği gibi, “so what”, yani, “ne yapalım, ne ifade ediyor”, türünde laf salatası.
Siyasi habercilik fiyaskosu.
Daha derinde, artık günümüz gazeteciliğinin çıkmazına dönüşmüş, halkı bu palavralarla oyalamanın manevraları.
Bir de, sanki çok önemli bir arayış peşinde imiş gibi, heyecanlı seslerle soru sormazlar mı?
Ötekiler de pişkin, gülümseyen ifadelerle tarihin kürsüsünden pozlarla sade suya tirit yanıtlar vererek, bilgiçlik taslamazlar mı?
Sakın kimseye söylemeyin, bunun adına “gazetecilik” diyorlar.
Bugün 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlük Günü.
Bizim açımızdan kara bir gün.
On bine yakın gazeteci işsiz, yüz yirmi gazeteci hapiste.
Sadece 2017 Ocak, Şubat ve Mart aylarında 71 gazeteci toplam 532 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.
Örgüt üyeliği iddiası, hakaret, FETÖ’cülük, çeşitli haberlerinden dolayı, hepsi bir arada hesaplandığında, 220 gazeteci için toplam üç müebbet ve 2 bin 873 yıl hapis isteniyor. (Bakınız Bianet.org).
Kapatılan gazeteler, dergiler, siteler, para cezaları hepsi gazeteciler için.
Ve bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü.
O günün arefesinde, TV’lerin hali pür melali, aman ne önemli konu, “MHP hükümete ortak oluyor mu, olmuyor mu?”
Heyecandan titriyorum, elim ayağım buz kesiyor, ortak olacak mı, olmayacak mı?
Ya olursa?
Yoo, ya olmazsa?
Ayıp be.
Buna karşılık, Türkiye’yi uzun yıllar meşgul edecek fevkalade önemli olaylar, hemen dibimizde olanca hızıyla devam ediyor.
Adım adım Kürdistan kuruluyor, Amerika’nın önderliğinde. Rusya ile el ele.
Son aylarda bunun pek çok işareti var. Geride kalan on gün içinde o işaretler daha da artıyor.
Örneğin, Kerkük İl Meclisi “tüm kamu kuruluşlarında Kürdistan Bayrağınının asılmasını zorunlu kılan” bir karar alıyor ve derhal uygulamaya giriyor.
Derken dün Barzani daha önce söylediği bir sözü, bu kez daha net dile getiriyor:
“Bağımsızlık ilanı zamanı geldi”.
Bağımsızlık ilan edilirse, bunun bize yansımaları tahminlerin ötesinde.
Daha ilk adımda, Türkiye’nin pabucunun dama atılacağına dönük belirtiler kendini şimdiden gösteriyor.
Adım adım diyoruz ya, o adımların çok önemli bir ayağı hepimizin belleklerinde yer ediyor:
Amerikan askerlerinin YPG güçleri ile çektirdikleri “kardeşçe” fotoğraflar. Al silah, ver silah, al kucaklaşma, ver kucaklaşma.
O kucaklaşmalar Barzani’ye kadar uzanıyor.
Tanklar, bayraklar, silahlar, açıkça ve herkesin gözü önünde.
Özellikle gözü önünde, dünya alem görsün, diye.
Saklısı, gizlisi yok, açık, net bir destek.
Kürt Devleti hazırlığına Ankara’dan itirazlar yükseliyor, nafile.
Neymiş, Tayyip Erdoğan 14 Mayıs’ta Amerika’da Trump ile görüşmesinde, “bu gelişmelerin kabul edilemez olduğunu” masaya yatıracakmış.
Geçiniz.
Nereye yatırırsa yatırsın, adamların saklısı gizlisi yok ki, Kürdistan Devletine çoktan yol vermişler, boşuna mı dünyaya bilerek servis edilen o sarmaş dolaş fotoğraflar, Amerikan ve Kürt Bayrakları eşliğinde.
Hani diyor ya, “atı alan Üsküdar’ı geçti”, doğru, bu kez atıl alan Barzani, Üsküdar’ı çoktan geçmiş bulunuyor.
Ankara’nın tepkilerine karşı, Amerika soğukkanlı:
“Artık anla, burası bizden sorulur”.
Trump’ın 16 Nisan referandumu sonrasında Erdoğan’ı kutlamak için aradığında, bu konuyu dile getirmiş olduğunu tahmin ediyorum:
“Sakin ol, durumu kabul et, akıllı ol, zaten gidecek başka yerin yok”.
Bu anlama gelen, elbette diplomatik ifadeler, artık Trump diplomasiden ve siyasal nezaketten ne kadar anlıyorsa.
Buna rağmen, dün TV kanalları...
Gel de şimdi merak etme, tam da Dünya Basın Özgürlüğü Gününde MHP acaba hükümet ortağı olacak mı, olmayacak mı, dehşet engiz, esrarengiz, felek nafiz bir bilmece, bilmece bildirmece, dil üstünde kaydırmaca.
Suçlarını bilmeden aylardır hapis yatan, yargılanan, para cezasına çarptırılan, işsiz kalan, gazeteleri, dergileri, siteleri kapatılan binlerce meslektaşım bugün, Dünya Basın Özgürlüğü Gününde meraktan çatlıyordur, MHP hükümet ortağı olacak mı, olmayacak mı?