Bu bizim Tenis Milli Takımımız:
Melek Hu, Bora Wang, Cem Zeng, Şirin He.
Hepsi devşirme, Türkçe isim koyarak, sözüm ona, iddialı hale geleceğiz. Ne gerek var? Kimi kandırmak adına?
Kimi olacak, aziz halkımızı.
Kazayla şampiyon olsalar, ‘bizim milli takımın zaferi’ ilan edecek AKP ve bundan kendine pay çıkartacak. Yazık.
Ya atletizm milli takımı, tenis ekibinden geri kalır yanı yok. Şu ekibe bakın:
Amos Kibitak, o şimdi Aras Kaya.
Miarim Maiyo, o şimdi Meryem Maya.
Vivian Jemutai, o şimdi Yasemin Can.
Stanley Kiprotick, o şimdi Ali Kaya.
Bir zamanlar basketbolda kök söktüren ‘On İki Dev Adam’ vardı. Onlar nerede? Adı kaldı yadigar.
Ya futbol?
Rekor Galatasaray’da. Geçenlerde bir maça çıkıyor, takımda tek Türk oyuncu yok.
O zaman da, Milli Futbol Takımı Dünya Şampiyonası'na havlu atıyor. Buna karşılık, altı yıldır iç savaştan başını kaldıramayan Suriye Milli Takımı play-off’a kalıyor.
Sporumuzun hazin tablosu.
Nereden çıktı şimdi bunlar? Gündemle ne ilgisi var. Çok var. Önceki gün Meclis’te Spor Bakanlığı bütçesi görüşülürken CHP milletvekili Erdoğan Toprak dile getiriyor.
Spor Bakanlığı bütçesinden sonra Maliye Bakanlığı bütçesi ile birlikte Kamu İhale Kurumu bütçesi ele alınıyor.
İhale Yasası üzerine tez yazılsa, yeridir.
AKP döneminde İhale Yasası tam 46 kez değiştiriliyor. Bu bir dünya rekoru.
Durun, acele etmeyin, devamı var.
Sadece 2016’da bu yasa üçü Resmi Gazete tebliğleriyle, üçü de KHK’larla değişikliğe uğruyor.
KHK ile mi?
Evet, Meclis’e gidip zaman kaybetmek ve muhalefetin eleştirilerini dinlemektense, yasayı KHK yoluyla bildiğin gibi değiştir, gitsin.
Durun, yine acele etmeyin.
Yasayı kendilerine uygun hale getirerek, değiştirmek bile yetmiyor.
Kamu kesiminin bazı alım satımlarında açık ihaleye çıkılmadan, pazarlık usulü ile iş bağlanıyor.
46 kez değiştirilmesine, KHK’larla ince ayarlanmasına rağmen, yine de devletin bazı alımlarında ihaleye çıkılmıyor.
Pazarlık usulü ile bağlanan işlerin tutarı geçen yıl otuz milyar üç yüz milyon lirayı buluyor. (Kamil Okyay Sındır, TBMM Tutanak, 20.12.2017,s.32).
2016 yılında pazarlık usulü ile bağlanan işlerin tutarı 16 milyar 800 milyon lira. İyi para. Acaba kimlerle bağlanıyor?
Bu uygulamanın çarpıcı bir örneği var.
Okullarda 450 bin dersliğe etkileşimli tahta satın alınıyor, ihaleye çıkılmadan. (Mehmet Celadet Gaydalı, aynı tutanak, s.42).
İyi iş, iyi para da, neden ihaleye çıkılmıyor?
Neden?
Kime veriliyor bu iş?
Milli Eğitim Bakanlığı hangi nedenle kime ya da kimlere veriyor bu işi?
Yasa 46 kez değişiyor, olmadı mı, KHK’lar imdada yetişiyor, o da olmadı mı, ihaleye çıkmadan açık pazarlık, duruma vaziyet ediyor ve hala olmadıysa, çare tükenmiyor, onun da yolu var.
Adalet, Milli Eğitim ve Tarım Bakanlıkları ile Çocuk Esirgeme Kurumu, TÜBİTAK, Devlet Malzeme Ofisi, TRT, Et ve Balık Kurumu, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu mal ve hizmet alımlarıyla BOTAŞ’ın sıvı doğalgaz ithalatı, ayrıca kültür varlıklarının onarım ve restorasyonu ihale yasası kapsamı dışına çıkartılıyor.
Neden bu bakanlıklar ve bu kurumlar, hangi gerekçeyle?
Sporun ve ihale maceralarının romanı yazılır. Her biri ayrı bir destan.
‘Spor’ dediğin, işte böyle, yukarıda aktardığım gibi, elin kızı ve oğluyla ‘zaferden zafere’.
İhalelere ise, yürek dayanmaz, 32 kısım tekmili birden, bul karayı, al parayı vaziyeti.