-Hükümet gerekli ekonomik önlemleri yerinde ve zamanında almıyor, -Alınan önlemler ekonomiye ilaç olmuyor, -Hükümet işsizlik artışını önleyemiyor, -İnşaatlarda duraklama gözleniyor, -Bina stoklarını eritmek mümkün olmuyor, -Gelir bölüşümü bozuluyor, -Yanlış para politikasında ısrar ediliyor, -Halkın bütünün ve özellikle çiftçinin satın alma gücü düşüyor, -Tarım üretiminde sıkıntı başlıyor, gıda ithalatı zorunlu hale geliyor”. Ve bütün bunların sonucunda büyük bir ekonomik kriz patlıyor.
Hayır hayır, Türkiye’de değil, 1929’da Amerika’da, bütün siyasi tarih ve iktisat kitaplarında adı geçen “büyük ekonomik bunalım”, yukarıdaki gerekçelerle sadece Amerika’yı değil, dünyayı da sarsıyor. Hatta, pek çok siyaset ve iktisat bilimcisi 2. Dünya Savaşı'nın başlamasını bu büyük ekonomik bunalıma bağlıyor. Doksan yıl önce Amerika’da patlayan ekonomik krizin nedenleri Türkiye’de yaşamakta olduğumuz ekonomik bunalımla aynı. Adını “Amerika” diye vurgulamasak, sanki Türkiye. En baştaki gerekçe, en önemli gerekçe: “Hükümet ekonomik önlemleri yerinde ve zamanında alamıyor”. Pek çok gerekçenin yanı sıra, iş gelip “hükümetin yetersizliğine ve beceriksizliğine” dayanıyor. Türkiye’deki gibi.
Bu önemli bir tarih. 3 Ekim 1923... Bu tarihten önce borsa sürekli yükseliyor. Küçük yatırımcılar büyük yatırımlara girişiyor ve yüksek kazanç sağlıyor. Her şey güllük gülistanlık iken, 3 Ekim 1929 günü borsada ilerleme duruyor. Bir kaç büyük holdingin hisse senetleri değer kaybediyor. Amerikan Hükümeti oralı olmuyor.
Borsanını düşüşü hızlanıyor, bunun üzerine borsadaki yabancı yatırımcılar ellerindeki hisseleri satıyor. Bu olay borsadaki düşüşü daha da hızlandırıyor ve insanlar yavaş yavaş bankalara hücum etmeye başlıyor. İki gün sonra 23 Ekim günü 2.5 milyon hisse senedi satılıyor. Ülkede tam bir ekonomik panik yaşanıyor. Borsadaki düşüşü durdurmak mümkün değil.
24 Ekim 1929 tarihe “kara perşembe” olarak geçiyor. “Kara” çünkü, o gün tam on üç milyon hisse senedi satılıyor. Yatırımcılar tam üç yüz milyar dolar kaybediyor. Borsa dibe vuruyor, borsada tahtalar kapatılıyor. Artık çok geç. Pek çok kişinin mal varlığı yok oluyor, bazı bankalar batıyor, pek çok şirket iflas ediyor. “Büyük ekonomik bunalım...”
Amerika ekonomik bunalımla ağır bir dabe alırken, pek çok yatırımcı batarken, kriz sayisinde yukarı çıkanlar da var. Bunların başında ünlü Rockefeller Hanedanı geliyor. Gerçi, Rockefeller’lerin varlığı 1860’lara,1870’lere kadar gidiyor. Ne var ki, asıl büyük gücü ekonomik kriz sırasında elde ediyor. Küçük paralarla batmakta olan büyük şirketleri satın alıyor. Rockefellerler ile birlikte başka uyanıklar da, benzer işlemler yapıyor, batık şirketleri yok pahasına satın alıyor. Bunalım sona erdiğinde ve ekonomi normale döndüğünde, Amerika’da artık “kriz zenginleri, kriz milyarderleri” var. O sırada satın aldıkları şirketleri ya da bankaları bugüne kadar gelen ve dünya ekonomisinde etkileri bugün de süren dolar milyarderleri ve ortakları. Ekonomik kriz bütün bir halkı yoksulluğa iterken, çok küçük bir azınlık, inanılmaz bir zenginliğe kavuşuyor. Her ekonomik kirizin değişmez kuralı.
Buraya kadar aktardığım Amerika’daki “kara perşembe”, hepsi Amerika’da doksan yıl önce yaşananlar. Şimdi... Borsanın yerine doları koyun, borsayı “dolar” olarak okuyun. Borsa düşerken yerine, dolar yükselirken, demeyi unutmayın. Borsanın kapanması yerine, 23 Mayıs çarşamba günü döviz borsalarının kapanmasını koyun. En baştaki gerekçeleri tek tek gözden geçirin... Ne çıkıyor ortaya? “Kara çarşamba...” Bizde doların 4.90’ı vurduğu gün. 23 Mayıs 2018 çarşamba... Bizim siyasi ve ekonomik tarihimizin hiç bir zaman unutamayacağı bir gün. Amerika’da borsanın düşüşü ve burada doların yükselişi ile gelen ekonomik kriz. Yabancı yatırımcıların çekilmesinden hükümetin önlem almakta gecikmesine kadar yaşanan bütün olaylar Amerika’daki “kara perşembe” ile örtüşüyor. Türkiye’de de, Japon yatırımcıların 22 Mayıs salı günü piyasadan çekildiği iddiaları var.
Amerika’da küçük paralarla batan şirketleri satın alıp, daha sonra büyük varlık elde edenler var. Burada henüz bilmiyoruz. Kokusu daha sonra mutlaka çıkıyor. Kim bilir, kimler, bir süre sonra karşımıza “dolar milyoneri” olarak çıkacak, kim bilir? Bu bir yana 1929’da yaşanan “kara perşembe” ile bugün yaşadığımız olayların benzerliğini görüyor musunuz?
Amerika’da 1923 ile 1929 arasında Başkan Calvin Coolidge. 1929’da seçim var, ama ekonomide de yavaş yavaş alarm zilleri çalıyor. Amerikan Halkı farkında. Amerika ekonomik bunalıma adım adım giderken, Coolidge ekonomi ile ilgili herhangi bir önlem almaya yanaşmıyor ve seçimi kaybediyor. Yerine Herbert Hoover Başkan seçiliyor. Ekonomik bunalım sırasında Başkan Hoover. O yeni seçilmiş, Mart’ta seçiliyor, kriz Ekim’de patlıyor. Hoover erken seçime gitmiyor, her şeye rağmen, koltuğunda oturuyor. Ama, 1933’teki ilk seçimde devriliyor. Yerini Roosevelt’e bırakıyor. Hem ekonomik kriz, hem Başkanlık... Yok, devriliyor. Tarih ve iktisat yasaları bir kez daha doğrulanıyor.