Yerel seçimlere AKP “hızlı” biçimde hazırlanıyor. “Hızlı hazırlanma” diyorum, tanımı sandığınız gibi değil. Epey farklı. Yerel seçimlere bir kaç ay kala, belediyelere “sopa gösterme” cinsinden.
AKP bir kez daha sözünde durmuyor. Bir kez daha verdiği sözü çiğniyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde AKP söz veriyor, “bir daha Torba Yasa getirmeyeceğiz, bundan sonra yasaları sadece Meclis’e tek tek getireceğiz” diyor.
Aslında Torba Yasa getirmeyeceğine ilişkin kim bilir kaç kez söz veriyor ve her sefer o sözün aksini yapıyor.
24 Haziran seçimleri öncesinde yine aynı sözü veriyor ve şimdi o sözünü yeniden unutuyor. Şu anda Meclis Bütçe Komisyonunda görüşmelerine başlanan 71 maddelik yeni bir Torba Yasa var.
Adı üstünde, “torba”, içinde ne istersen var.
Torbada dikkat çeken pek çok maddenin yanı sıra, iki madde gerçekten çok çarpıcı.
Bir kaç gün önce torbadaki iki maddeye CHP Kocaeli milletvekili Tahsin Tarhan dikkat çekiyor ve CHP Grubu’nda bunu uzun uzun anlatıyor.
Torba gerçekte “seçime yatırım” niteliğinde, ancak iki maddesi var ki, belediyeler açısından tam bir felaket. Seçmenler açısından ise, uyarı.
Yine Tahsin Tarhan’ın ifadesiyle ve de aslında “yetkiyi belediyelerden alıyor ve tek elde topluyor”.
“Tek el”, yani Tayyip Erdoğan’da.
Çağımızda artık çoktan geride kalmış, yerel yönetimler anlayışına ters, yerinden yönetim yerine, merkeziyetçi bir anlayış.
Belediyelerin can damarı olan bütçelerine hançer saplamaktan geçen bir anlayış.
Tayyip Erdoğan bu iki madde ile tek başına bütün belediyelerin başkanı gibi oluyor, çünkü onların bütçelerine egemen hale geliyor.
Onların bütçeleri üzerinden onların başkanı gibi oluyor.
Torba Yasanın 48. maddesi şöyle:
“Belediyelerin ihtiyaç duyduğu yatırımların gerçekleşmesi amacıyla Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinden konulan belediyelerin yardım ödeneğinin, talep üzerine kullanılmasına Cumhurbaşkanı yetkilidir”.
Bu lafın Türkçesi şu:
Bir belediyeye herhangi bir yatırım yapacağı zaman, ihtiyaç duyacağı parayı verip vermemek Cumhurbaşkanın takdirine bağlı oluyor. Yani:
İstediği belediyeye para aktaracak, yardım yapacak, işine gelmeyene yapmayacak.
Torbanın 68. maddesi yine belediyelerle ilgili ve özetle şöyle:
“Cumhurbaşkanınca yapımının üstlenmesine karar verilen teleferik, finiküler, monoray, metro ve şehir içi raylı sistemlerinin Bakanlıkça tamamlanmasından sonra her ay ilgili belediyenin genel bütçe gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılacak paylardan Cumhurbaşkanınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde hesaplanan kesinti tutarı Maliye Bakanlığı tarafından ilgili hesaba aktarılmasıyla ödenir.
(...) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanınca belirlenir”.
Hiç bir demokratik ülkede yok böyle bir madde.
Maddeye bakınca:
1-Hangi belediyenin, nasıl bir ulaşım sistemi yapacağına, aslında yapıp yapmayacağına Cumhurbaşkanı karar veriyor.
2-Yatırım karar alındıktan sonra, o belediyeye paranın verilmesine yine Cumhurbaşkanı karar veriyor.
3-İşi garantiye almak üzere, maddenin sonuna yeniden “uygulamanın nasıl olacağını Cumhurbaşkanı belirler” deniyor.
Devlet yardımıyla yapılan ulaşım sistemlerinde, belediyenin borcu varsa ki mutlaka olur, belediye gelirlerine, belirleyeceği esas ve usul çerçevesinde el koyabiliyor.
48. madde ile Erdoğan istediği belediyeye bütçe yardımı yapabiliyor, 68. madde ile istediğinin gelirine el koyabiliyor!..
Huzurlarınızda “Cumhurbaşkanlığı Sistemi”.
Yerin altı da üstü de, yargının hepsi de, yürütmenin kendisi de, yasamanın tamamı da, uçan kuşun yolu da, yüzen balığın sırtı da ve sonunda belediyeler de ondan soruluyor.
Belediyeleri bütçeleri üzerinden ele geçirmek, belediyeleri tepeden yönetmekten başka bir şey değil.
Ama, aynı zamanda...
Belediyelere gözdağı...
Hatta bir adım ötesi, “seçmene de uyarı”.
“AKP’li olmayacak belediyeye benden hayır gelmez” uyarısı.
Yerel seçimlere giderken, zamanlama müthiş.