Dikkat çeken ilk olgu, "ilan iki muhalif gazetede, Sözcü ve Cumhuriyet’te" yayımlanıyor.
Dikkat çeken ikinci olgu, "ilan Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu imzasıyla" yayımlanıyor.
Dikkat çeken üçüncü ve asıl önemli olgu, "ilan Ankara’ya yürüyen, barolarda yapılmak istenen çoklu sisteme karşı çıkan barolara destek" niteliğini taşıyor.
İlana yansımayan, dolayısıyla kamu oyunun bilgisi dışındaki olgu ise şu:
Üç gün önce bu ilanın içeriğini belirlemek ve yayımlamak amacıyla toplanan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu toplantısına Başkan Metin Feyzioğlu katılmıyor ya da artık ka-tı-la-mı-yor.
Hani bir reklam vardı ya... Birisi çocuklara dönüyor, "bir bilmecem var çocuklar" dediğinde, çocuklar hep bir ağızdan, "haydi sor, sor, sor" diye bağırıyor...
Şimdi ben de sormak istiyorum:
"Bir bilmecem var arkadaşlar, bu ülkede bir Adalet Bakanı var mı?.."
Türkiye büyük çoğunlukla:
"Yok, yok, yok!.."
Mayıs başında AKP’den birileri "barolarla ilgili düzenleme yapılacak" dediğinde, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül TV’lere çıkıyor:
"Yok böyle bir şey!.."
Arkasından bir AKP yöneticisi "var" diyor, bir başka AKP yöneticisi "yok" diyor, sonra anlaşılıyor ki, "var!.."
Yapılmak istenen değişiklik Bakan Gül’ün ya gerçekten bilgisi dışında ya da bilmezlikten geliyor. Her iki şıkta akla aynı soru geliyor:
"O koltukta hâlâ nasıl oturabiliyor?.."
"Var" gibi görünen Adalet Bakanı aslında "yok"!.. O eski deyimi beğeniyorum, "Hazret namevcut"!..
Değil Türkiye’ye, dünyaya mâl olan değişikliğin özü ise, belli:
"Ele geçirmek isteyip de, geçiremediği baroları parçalayarak etkisiz kılmak!.. Genelde sivil toplumu etkisiz hale getirmek arzusunun uzantısı!..."
İki gazete yayımlanan ilana gelince... Özetle şu vurgular var:
- "Yapılmak istenen değişiklikleri doğru bulmuyoruz.
- Ankara girişinde şiddetsiz, silahsız, temel hak olan yürüyüş haklarını kullanmak isteyen baro başkanları hukuka aykırı olarak durdurulmuştur.
- Otuz saate yakın polis çemberi içine alınmış, temel ihtiyaçlarını karşılamaları kısıtlanmış, geceyi yağmur altında geçirmek zorunda bırakılmışlardır.
- Savunma ve onun gücü olan barolar ile başkanlarına yönelik bu hukuksuzluğu kınıyoruz.
- Hukuksuzluğa direnen baro başkanlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha bildiriyoruz.
- Herkes bilmelidir ki, Türkiye Barolar Birliği, barolar ve avukatlar, hukukun üstünlüğünü sağlama ve hukuk devletine yönelik her ihlal girişimine karşı hukukçu kimliği ile direnme azim ve kararlığındadır."
Ankara’ya yürüyen baro başkanlarına açıkça destek veren, baroları parçalamak isteyen zihniyete baştan sona karşı çıkan bu ilanın altında "Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu" imzası var.
İlanda yer alan "herkes bilmelidir ki" sözü ise, ilanın gideceği yerin açık adresi gibi, "Saray ve ötesi!.."
İki gazete yayımlanan, TBB Yönetim Kurulu imzasını taşıyan ilan...
TBB’nin resmi sitesinde yok!..
Yönetim Kurulu imzasını taşıdığına göre, aslında resmi sitesinde olması gerek, ama yok. Bu durumda her şey artık çok açık ortada:
1-Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu parçalanmış bulunuyor.
2-Yönetim Kurulu imzasıyla yayımlandığına göre, Yönetim Kurulu'nda tasarıya karşı olanlar çoğunlukta.
3-Demek ki, Başkan Metin Feyzioğlu azınlığa düşmüş durumda. O artık baroları ve avukatları temsil etmiyor, o artık "Başkanın adamları" arasında.
4-Bu ilandan sonra Feyzioğlu’nun çoktan istifa etmesi gerekiyor.
5-İlan kamuoyuna açıklama olmakla beraber, aynı zamanda Feyzioğlu’na muhtıra niteliğinde.
Feyzioğlu ile Abdülhamit Gül aynı yolun iki yolcusu, ikisi arasında fark yok, ikisi de oturdukları koltuktan hiçbir güç almıyor, "ikisinin de iradesi sadece Saray’a bağlı". O da, artık bir şey ifade etmiyor.
Ankara’ya yürüyüşün ardından, ikinci büyük toplantı yarın İstanbul’da Çağlayan Adliyesi önünde.
Yarın 12.30’da Çağlayan’da binlerce avukatın bir araya gelmesi bekleniyor. Baroları parçalayan tasarıya bir kez daha karşı çıkmak, hükümete tekrar "bundan vazgeç" çağrısı yapmak üzere.
Siz hiç duydunuz mu, "Londra Baroları", "New York Baroları" "Berlin Baroları", "Roma Baroları" diye... Onlar "Londra Barosu", "New York Barosu", "Berlin Barosu", "Roma Barosu’dur"... Baro tektir!..
Pek çok gerçeğin ötesinde, günümüzdeki siyasal rejimi dönüşü olmayan çöküşe götüren iki temel neden daha var:
"Baroları parçalamak... Ve kıdem tazminatını parçalamak..."
Bir iktidarın çöküşü böyle bir şey, gerçekleri artık göremez hale düşmek!..