Yanlış anlaşılmasın, adı “Üretim Reform Paketi.”
Mezarlıklar ve arıtma tesisleri ve de asıl TOKİ yatırımları ve bu arada kıyılarda hastane açmak uğruna, zeytinliklerin yerle bir edilmesini, kıyıların doldurularak, serbest bölgeler kurulmasını öngören “pakette” ne ararsanız var.
Şimdi sıkı durun ve “reforma” bakın!..
Birisi milletvekili ve akademisyen. Milletvekilliği sona ermiş, üniversiteye dönüyor. Dönünce hem milletvekili emekli maaşı alacak, şimdi sadece ders ücreti alırken, hem de profesör maaşı alacak.
Bu madde kaç kişiyi ilgilendiriyor, geçmişte milletvekili olmuş profesörleri. Kaç kişi var böyle? Olsun olsun da, yüz, yüz elli kişi.
Yüz, yüz elli kişi için yasa çıkıyor, “reform” adı altında.
Tam öyle mi? Hafif bir “Arap saçı vaziyeti” var burada.
YÖK açıklama yapıyor, yukarıda aktardığım gibi, yasa böyle değişiyor.
Açıklamayı görünce, Bakan Faruk Özlü ile AKP’li Komisyon Başkanı “ya biz yasayı öyle değiştirmeyin dedik, yine öyle mi yaptınız” diye itiraz ediyor.
YÖK açıklama yapmış, “öyle” diye, Bakan “yok” diyor, bu konudaki kargaşa halen devam ediyor.
Komisyonda bir tasarı kabul ediliyor, kör döğüşü halinde, kimin, ne yaptığı belli değil.
Özelleştirme yapılıyor ve fakat bunun sonucunda, diyelim ki ortaya kamu zararı çıkıyor.
Şu andaki uygulamaya göre, özelleştirme sonucu kamu zararına yol açan Bakanlar Kurulu üyeleri ve kararda imzası bulunan bürokratlar bu zararı ödemekle yükümlü.
Ve fakat “reform” geliyor.
Zararı artık Bakanlar ya da ilgili bürokratlar değil, devletin ödemesi öngörülüyor, yani bizim, bizim verdiğimiz vergilerle ödenecek o zarar.
Bundan sonra, özelleştirmelere kim dikkat eder? Ucuza mı gitmiş, kime gitmiş, ne gitmiş, kimin umurunda? Zarar nasıl olsa bizim sırtımıza yüklenmiş bulunuyor “reform” ile birlikte.
Bu maddenin bir başka ilginç yönü var, özelleştirmede kamu zararını ilgili Bakan ve bürokratların ödemesini öngören yasayı yine AKP çıkartıyor.
Şimdi “reform” yapılıyor, yanlışlık olursa, yükü hepimize. “Reform” dediğin böyle olur,
İki CHP milletvekili Kazım Arslan ve Aytuğ Atıcı düzenledikleri basın toplantısında bunları tek tek açıklıyor. Bir başka örnek, üniversiteler.
Her zaman olduğu gibi, AKP gerçekte yapmak istediğini, yine “gece yarısı önergeleriyle”, son dakikada yapıyor.
“Üretim Reformu” ya... Bu “paketle” iki üniversitenin adı değişiyor. “Acıbadem Üniversitesinin” adı “Mehmet Ali Aydınlar Acıbadem Üniversitesi” oluyor.
Diğeri de, “Yüzüncü Yıl Üniversitesi”, o da oluyor size “Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi.”
İsim değişiklikleriyle üretime katkıda bulunacak şimdi bu iki üniversite.
Gelelim, zeytine.
1995’ten bu yana, yürürlükte olan zeytin yasası, zeytinlikleri koruyor.
Bu da tıpkı “emekli milletvekili profesör maaşı” gibi karmaşaya dönüştürülüyor, “Yok öyle değil, böyle” derken, zeytinlikler yine madenciliğe, TOKİ inşaatlarına açılıyor.
AKP zeytinle ve zeytin üreticisiyle vedalaşıyor. Bu hazin vedada CHP milletvekili Kazım Arslan Sanayi Bakanı Faruk Özlü’ye soruyor:
“-Bu zeytinlik, mera ve kıyı yasaları için size hangi şirketler baskı kuruyor?
-O baskı kuranlar komisyona gelemiyor, işi dışarıdan mı çözüyor?
-Tasarıya karşı çıkan sivil toplum kuruluşları bize her türlü yolla ulaşırken, zeytinlik ve kıyıları talan etmek isteyenler bugüne kadar neden tek bir açıklamayla komisyona gelemiyor?
-Bakanlık ya da ilgili enstitülerde Zeytin Yasasının şu andaki haline karşı görüş bildiren varsa, o raporlar tarafımıza neden ulaştırılmıyor?
-Kıyıları dolduracak ve sanayi alanı ile hastane kuracak hangi şirketler, gerçek ve tüzel kişiler sizden talepte bulunmuştur?”
Dostlar alış verişte görsün, sözde zeytini korumak için bir kurul oluşturuluyor. “Zeytin Koruma Kurulu.”
Kimlerden oluşuyor bu kurul?
İlgili bürokratlardan.
Kim atayacak onları?
Bu yasayı çıkartan AKP iktidarı.
Zeytinlikleri imara açan tasarıyı kabul eden AKP, AKP’nin atayacağı bürokratlar zeytinlikleri koruyacak!..
Traji komik bir hikaye.
Ben asıl şunu merak ediyorum.
Zeytin üretici birlikleri Türkiye’nin her yerinde ayağa kalkmış bulunuyor. Ellerinden ekmekleri alınmış bulunuyor.
750 bin zeytin üreticisi aile...
İlk seçimde gidip oylarını kime verecek bu insanlar?
Ordu’da fındık fiyatını düşük bularak Karadeniz Sahil Yolunu kapatanlar daha sonra oylarını nasıl AKP’ye verdiler ise, Soma’da 300 maden işçisi öldükten sonra AKP’yi protesto edip ve fakat sonra oylarını nasıl AKP’ye verdiler ise...
Yok, eminim bu sefer zeytinciler farklı davranır.
----
Her şeye rağmen...
Tasarı daha ancak komisyondan geçiyor, bunun bir de Meclis Genel Kurul aşaması var.
Bakalım orada hangi gece yarısı önergeleriyle, neler eklenecek ya da değişecek?