Oyunun adı “Sadece Diktatör”, bir tiyatro oyunu. Yazan Barış Atay.
Oyun Artvin’de Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezinde sahne alacak. Oyunun gösterimine Artvin Valiliği önce izin veriyor.
Madde 1: Hangi normal rejimde, hangi demokraside oyunun oynanmasına izin almak gerekiyor?
Normal işleyen bir demokraside böyle bir kural, böyle bir “sorma kurumu” yok. Ama, bugün bizde var.
Önce izin veriliyor ancak, daha sonra Artvin Özel İdaresi oyunu yasaklıyor.
Madde 2: Hangi normal rejimde, hangi demokraside bir oyunun oynanması yasaklanıyor?
Normal işleyen bir demokraside böyle bir yasak yok. Ama, bugün bizde var.
Yasaklama üzerine Halkevleri dava açıyor.
Rize İdare Mahkemesi oyunun engellenmesiyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı veriyor, yani “oynanabilir” kararı.
Sonuçta Artvin’de bir kaç bin kişinin izleyeceği bir oyun. Bu kadar mı korkuluyor bir oyundan?
Madde 3: Hangi normal rejimde, hangi demokraside bir oyunun oynanması için mahkemelerden izin çıkartmak gerekiyor?
Normal işleyen bir demokraside böyle bir yasak yok. Ama, bugün bizde var.
Rize İdare Mahkemesi istediği kadar yürütmeyi durdurma kararı versin.
12 Ocak günü Artvin Valiliği oyunun sahnelenmesini yine de engelliyor.
Mahkeme kararı var, olsun, ne fark eder, bu ülkede Anayasa Mahkemesi kararları tanınmıyor, uygulanmıyor, bir idare mahkemesi kararı mı tanınacak?
Madde 4: Hangi normal rejimde, hangi demokraside mahkeme kararına rağmen, oyunun oynanması yine de engelleniyor?
Normal işleyen bir demokraside mahkeme kararları tanınıyor. Ama, bugün bizde tanınmıyor.
Burası Türkiye, macera devam ediyor.
Bakılıyor ki, Artvin’de oynamak imkansız, oyun bu kez Hopa’ya taşınıyor. Bir düğün salonunda oynanmak üzere.
Hatta, Hopa Kaymakamlığından izin alınıyor.
O izne rağmen, oyun oynanıyor mu?
Ne gezer.
Oyunun oynanmasına saatler kala, salonun kapıları kilitleniyor, salonun çevresini polisler sarıyor ve içeriye kimse giremiyor.
Mahkeme kararını valilik dinlemiyor, kaymakamın verdiği izne rağmen, daha sonra ne oluyorsa oluyor, polisler kapıları kilitliyor.
CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu bu olayı özetledikten sonra Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veriyor.
Oyunun neden yasaklandığını, Artvin Valiliğinin yargı kararına neden uymadığını, Hopa Kaymakamlığının izin vermesine rağmen, sonradan oyunun neden engellendiğini soruyor.
Tanrıkulu’nun sorularından biri de, mahkeme kararına uymayan Artvin Valiliği hakkında bir soruşturma açılıp açılmayacağı!..
Ne soruşturması, hangi soruşturma? Tanrıkulu iyi niyetle ve yine de “hukuk yolunu” hatırlatarak, böyle bir soru yöneltiyor, nasıl olsa yanıt verileceği filan yok.
Olay gerçekten çok vahim.
Başından sonuna kadar vahim. Bir oyunun oynanması için izin almak gerekiyor faslından başlayarak, her aşaması ayrı bir vahamet taşıyor.
Ancak, en vahimi, vahimin de vahimi şu:
Mahkemeler istedikleri kararı versin, o kararlara uyup uymamak siyasi iktidarın ve ona bağlı bürokrasinin tekelinde.
Bundan daha korkunç bir şey olamaz.
Türkiye’de hukuk devletinin fiilen iflasını gösteriyor.
Tepeden aşağıya doğru, mahkeme kararlarının gereğini yerine getirmek tamamen keyfi hale geliyor.
İktidara uygunsa tamam uygulansın, değilse, boş ver gitsin.
Bu durumda mahkemelere kilit vuralım, geçsin gitsin.
Yok eğer, AKP Türkiye’de hâlâ “hukuk devletinin” varlığını savunuyorsa, her şeye rağmen savunuyorsa, o zaman mahkeme kararını uygulamayan Artvin Valiliği hakkında soruşturma açmak zorunda.
Soruşturmadan nasıl olsa bir şey çıkmayacağı için hani “göstermelik” babında.
Tek başına mahkeme kararı tanımamak gerçekte günümüzü tanımlıyor.