“Şok!.. Bizim futbolcular aklını kaybetti!.. İki futbolcu temiz sporun öfkeli politikacılar tarafından kullanılmasına önayak oldu”. (Alman Die Welt Gazetesi, 16 Mayıs 2018 tarihli İnternet sayfası).
Alman Hükümetinin resmi yayın organı Deutsche Welle:
“Mesut Özil ile İlkay Gündoğan’ın Tayyip Erdoğan ile çektirdikleri fotoğrafı görünce, Türkiye’de bir yılını hapiste geçiren gazeteci Deniz Yücel acaba ne düşünmüştür? Muhtemelen hapisteki günlerini hatırlamıştır”.
Alman Futbol Federasyonu Başkanı:
“Sayın Erdoğan, Alman Futbol Federasyonu tarafından savunulan değerleri yeterince savunmuyor. Mesut Özal ile İlkay Gündoğan’ın Erdoğan ile fotoğraf çektirmeleri o açıdan yanlış olmuştur”. (Frankfurter Allgemeine Zeitung, 16 Mayıs 2018 Internet sayfası).
Alman Başbakanı Merkel’in sözcüsü, aynı zamanda hükümet sözcüsü:
“Alman Milli Takımında oynayan bu oyuncuların Erdoğan ile çektirdikleri fotoğraf soru işaretleri yaratır ve yanlış anlamaya yol açar. Konunun Alman Futbol Federasyonu’nun gündemine geleceğinden eminim”. (Die Welt, aynı yerde).
Alman Milli takımında oynayan Türk asıllı, iki Alman Vatandaşı Mesut Özil ile İlkay Gündoğan’ın Londra’da Erdoğan ile fotoğraf çektirmeleri kimsenin beklemediği ölçüde bir fırtına kopartıyor.
Fırtına sadece Alman Basınında değil, Alman Hükümet Sözcüsü ile Alman Futbol Federasyonu Başkanına kadar uzanıyor.
Fotoğraf tartışması Almanya’da ayyuka çıkarken, Alman Milli Takım Teknik Direktörü Löw katıldığı bir TV programında, kendisine yöneltilen soru üzerine daha sakin bir yanıt veriyor:
“O iki futbolcuyu Rusya’daki Dünya Futbol Şampiyonası’na götürmeyi düşünüyorum”.
Fotoğrafı hoş karşılayan ender kişilerden biri Löw.
Buna karşılık, Alman Futbol Federasyonu o kadar hoşgörülü görünmüyor.
Alman Hükümeti de, öyle.
Hükümet sözcüsü ile Federasyon Başkanı aynı noktada buluştuğuna göre, Löw’ün hoşgörüsü nasıl bir sonuç verecek, Alman basını bunu da tartışıyor.
Alman kamuoyunda kıyamet kopuyor. Özil ile Gündoğan’a yönelik eleştirilerin sonu gelmek bilmiyor.
Eleştirilerin devamında bir de övgü var:
Liverpool’da top koşturan Emre Can’ın da Erdoğan’ın yanına davet edildiği ancak, onun katılmadığı öne sürülüyor. Katılmadığı için de, “Bakın demek ki, katılmamamak mümkün” yorumları yapılıyor.
Neden gitmediği bilinmiyor ama, gitmediği kesin, çünkü fotoğrafta o yok.
Gerçekten çok çarpıcı. Ve bugüne kadar hiç yaşanmamış bir olay.
İki futbolcuyu Erdoğan davet ediyor, futbolcular davete icap edip, Erdoğan’la aynı fotoğraf karesinde yer aldıkları için haklarındaki eleştiriler Hükümet Sözcüsü'ne kadar uzanıyor. “Batının değerlerini çiğnedikleri” gerekçesiyle.
Acaba herhangi iki futbolcu, bir başka ülkenin Cumhurbaşkanı ile fotoğraf çektirmiş olsa, bu ölçüde kıyamet kopar mı?
Hiç sanmıyorum.
Örneğin, Fransız, İspanyol, İsviçre, Danimarka, aklınıza daha hangi ülkenin Cumhurbaşkanı geliyorsa, böyle bir fırtına kopar mı?
Hiç sanmıyorum.
Peki, şimdi neden kopuyor?
Çok basit.
Türkiye’de son yıllarda temel hak ve özgürlüklerin askıya alınması, demokrasinin olmazsa olmaz ilkesi, kuvvetler ayrılığı kuralının bozulması, adaletin bir türlü yerini bulmaması, insan hakları ihlalleri, basın ve ifade özgürlüklerinin çiğnenmesi, insanların aylarca hapis yatmalarına karşın, haklarında iddianame yazılmaması, aylarca yargıç karşısına çıkmamaları, binlerce insanın sorgusuz sualsiz görevlerine son verilmesi... Ve... Ve... Ve...
Almanya ve aslında genel olarak Batı Dünyası bütün bunlardan dolayı Erdoğan’ı sorumlu tutuyor.
Batıda Türkiye ve Erdoğan aleyhine kıyamet kopması için artık ilgisiz bir kıvılcım yetiyor.
Sonuçta bir fotoğraf...
Ama, artık sıradan bir fotoğraf bile tozu dumana karıştırmaya yetiyor.
Türkiye’nin hal-i pür melali şimdi bu merkezde.
Ve 38 gün sonra Türkiye yeni bir Cumhurbaşkanı seçmek için sandık başına gidiyor.
Erdoğan’ın dışında bir aday Cumhurbaşkanı seçilirse ve o kişi Almanya dahil, dünyanın herhangi bir ülkesinde benzer bir fotoğraf çektirse, ne olur?
Ne olacak, hiç bir şey olmaz!..
Hayat normal olarak akar gider.