"- Ergenekon terör örgütü ile bağlantınız olduğu öne sürülüyor."
Yanıtı müthiş:
"Benim Mustafa Kemal ile bağlantım var."
Öylesine Atatürkçü, her fırsatta "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" demekten gurur duyuyor.
AKP'li olup da, Atatürk'e hakaret edenlere ama Ayasofya İmamı ama, bilmem ne "Fesli'si" olsun, onlara 'cahil, kendini bilmez' demekten bir an için tereddüt etmiyor.
"Ergenekon'dan 41 ay hapis yatmış, emekli Teğmen Mehmet Ali Çelebi..."
Şimdi ise...
Öyle Atatürkçü ki...
"Atatürk ve İsmet İnönü için 'iki ayyaş' diyen, havaalanlarından, stadyumlardan Atatürkün ismini kaldıran, ulusal bayramları çeşitli bahanelerle es geçen AKP'nin emrine giriyor!.."
CHP'den milletvekili seçilen, sonradan Muharrem İnce'nin Memleket Partisi'e geçen, ardından bağımsız kalan M. A. Çelebi 'siyasi savrulmanın son örneği' olarak, AKP'ye geçme hazırlığında.
Çelebi 2021 Ocak sonunda CHP'den istifa ediyor.
AKP'ye ilk göz kırpışı, istifadan altı ay sonra. Haziran 2021'de AKP - MHP ortaklığı Libya'ya asker gönderme tezkeresini Meclis'e getirdiğinde Çelebi 'savrulmanın ilk işaretini' veriyor:
"Libya'da asker bulundurmamız mavi vatanda egemenlik haklarımız için kritiktir. Libya tezkeresi için oyum evet."
Libya tezkeresini AKP ağzıyla destekliyor.
İki ay kadar önce, attığı tweette AKP'ye bir başka destek fişeği çakıyor:
"Yunanistan'a uyarı, Suriye'ye operasyon yapılıyor, ses içeride polisimize yumruk atan gafillerden geliyor."
AKP'ye geçiş hazırlığı bir anda patlamıyor, bir hazırlık süresi var.
M. A. Çelebi Gezi direnişini "özgürlüklü ve modern birikimin sonucu" diye nitelerken, bugün geçmeye çalıştığı AKP Gezi'yi "ihanetle" suçlamayı sürdürüyor, beraatle sonuçlanan Gezi davasını yeniden açarak, insanları yılllarca hapse mahkûm ediyor.
Aynı Gezi olaylarında hayatını kaybeden "Berkin Elvan ölümsüzdür" diyerek, Gezi desteğini bir an için aksatmıyor.
Meclis'te ya da başka yerlerdeki konuşmalarında AKP'ye sürekli yüklenen "Emekli Teğmen M. A. Çelebi'ye" bir zamanlar her türlü saldırıyı yapan yandaşlar, şimdi onu bağırlarına basıyor.
Alın işte o yandaş gazetelerden birinde 'günümüzdeki M. A. Çelebi' için parlatmalardan bir örnek:
"İzmir Maltepe Askeri Lisesinden birincilikle mezun olan...
Kara Harp Okulu'nu dördüncükle bitiren...
Sistem mühendisi olarak mezun olan...
Askeri helikopter pilotu olan...
Askerlikten ayrıldıktan sonra uçak pilotluğu eğitimi alan...
Kumpas davalarından dolayı 41 ay cezaevinde yatan...
Cezaevinde evlenen...
CHP Parti Meclisi'ne seçilen...
Yazılım ve Veritabanı uzmanlığı eğitimini başarıyla bitiren...
Online eğitim alanında büyük projelere imza atan...
Açık deniz dalgıç sertifikası bulunan...
İngilizce ve Almanca bilen..."
Sen neymişsin be Çelebi!..
Yandaşlar M. A.Çelebi'yi öyle gaza getiriyor ki, onun için bundan iyisi Şam'da kaysı!..
Bu arada 'yandaş köşeler' hiç vakit yitirmeden devreye giriyor, M.A. Çelebi güzellemelerine katkı veriyor.
Hapiste evlenmeye karar verdiğinde...
"Benim şahidim Kemal Kılıçdaroğlu olsun" diye haber gönderiyor.
Diğer şahit, bir zamanlar yine en sıkı AKP muhalifi ve fakat sonradan ne olduysa olup, devşirilenlerden dönemin Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu!..
Kadere bakın ki, Çelebi de, şimdi Feyzioğlu gibi, karşı safa geçiyor.
Öyle bir savruluyor ki, "karşı devrimde" yer alıyor.
Birkaç gündür AKP saflarına kendisini kabul ettirmek açısından, attığı tweetlerle AKP'ye destek veren M. A. Çelebi dün aniden çark ediyor gibi mi, ne?.. Sanki öyle.
Bu kez de, "bağımsız kalacağım" gibi laflar ediyor.
Ne ederse etsin, siyasi hayatını perişan ediyor.
Geçmişteki örneklerden hiç ders almıyor, alamayabilir, çünkü siyasetten pek anlamıyor
Paralel siyasi görüşler değil, geçmişte bir siyasi görüşten ayrılarak, tam ters bir siyasi görüşe kapağı atan pek çok kişi var. Hiç biri daha sonradan ne ayrıldığı yere, ne yeni katıldığı yere yar oluyor. Belki bir süre katıldıkları yer onlara kucak açıyor, 'onları siyaseten kullanıyor' sonra bir kenara atıyor.
M. A. Çelebi bir zamanlar diyor ki:
"Mustafa Kemal'in askeri olabilmenin bir üniforma meselesi değil, ruh meselesi olduğunu gösterebilme amacını güttüm."
Şimdi Atatürk'e karşı çıkanların üniformasını giyme hazırlığında.
Belki son olarak söylediği gibi, eleştirilerden etkilenip, 'bağımsız' kalmayı tercih edebilir ya da yine AKP'ye geçebilir.
Peki, ne uğruna?..
Orası belli değil.
Bu siyasi tercih ise:
"Savrulmanın ta kendisi."
Değilse:
"Psikolojik bir olay mı?.."
Ya da...
Yeniden milletvekili olabilmek mi?..
Daha önce bol bol tweet atmış şimdi onları siliyormuş!..
Aslında tweetlerini değil, kendisini siliyor.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin ‘Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |