Yolsuzluk... Rüşvet... Muhalefeti susturma... Yargıçları hapse atma... Evlere baskın düzenleme... Müthiş bir otoriter yönetim... Yüksek Mahkeme yargıçlarına gözdağı... Her yol var...
Burası Maldivler...
İncecik kumu, pırıl pırıl güneşi, yılın hemen her ayında denize girme fırsatı, balık ürünleri ile dışarıdan bakınca ya da turist olarak gidince, sakin, kendi halinde, mutlu bir ülke görünümünde. Ne gezer!..
1.192 ada üzerine kurulu Maldivler Cumhuriyeti, 350 bin nüfusu ile son beş yıldır kan kusuyor. Maldivler’de Başkanlık sistemi var.
Başkan Abdullah Yameen 2013’ten bu yana ülkeyi demir yumrukla yönetiyor. Halkın her türlü demokratik hakkını askıya alıyor. Önüne gelen muhalifleri hapse atıyor.
Sadece muhalifleri değil, eski Cumhurbaşkanlarını da hedef alıyor.
Ülkeyi otuz yıl yönetmiş Cumhurbaşkanı Gayyum’u 19 ay hapse mahkum ettiriyor. Sözüm ona, Başkan Yameen Gayyum’un üvey kardeşi. Yameen kardeş filan dinlemiyor.
Bir önceki Cumhurbaşkanı Muhammed Naşid ise, on üç yıl hapse mahkum ediliyor, verdiği muhalif demeçlerden dolayı. Naşid çareyi İngiltere’ye sığınmakta buluyor.
O sakin takım adalar, o turizm cenneti, Maldivliler için tam bir cehenneme dönüşüyor. Zaten oraya giden turistler de adalardaki tedirginliği hemen hissediyor, fazla kalmamaya çalışarak, tatillerini yarıda keserek, oradan ayrılıyor.
Zulüm adalarda kol geziyor.
Yameen, olmadı, sıkıyönetim ilan ediyor. Ve ne kadar muhalif varsa, bir günde onların hepsini topluyor.
Medyayı kontrol altına alıyor.
Bu arada, yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkıyor.
Arkasında Çin var, Pekin Yönetimine güveniyor. Çin ve Maldivler, otoriterlikte birbiriyle yarışan iki ülke.
Okyanus’un ortasında, kendini gizlemeye çalışan Yameen’nin yediği nanelerden hem Amerika’nın, hem AB’nin bilgisi ve haberi var.
Onlar Yameen’i sık sık uyarıyor, zaman zaman ekonomik yaptırımla tehdit ediyor.
Maldivler’de iki gün önce Başkanlık seçimi yapılıyor.
Yameen’in karşısında İbrahim Muhammed Salih çıkıyor.
Ve...
Yeni muhalefetin lideri Salih oyların yüzde 58’ini alarak yeni Başkan seçiliyor.
Bunca baskıya, sandıkların Yameen tarafından bunca denetlenmesine rağmen, seçimi kaybediyor.
Seçim bitiyor, sandıklar üç saat daha açık kalıyor, oy verme işlemi devam ediyor.
Seçimden bir gün önce polis Salih’in seçim bürosunu basıyor. Onca çabaya rağmen, hukuka, yasalara aykırı tek bir kanıt bulamıyor, çünkü yok.
Yameen seçime giderken, ilan ettiği sıkıyönetim kaldırmak zorunda kalıyor, AB ve ABD’nin baskısıyla.
Halkın yüzde 88’i sandık başına gidiyor.
Seçim sonuçları belli olunca, sokağa dökülen Maldivliler’de aynı soru:
“Seçimi kaybetmesine rağmen, Yameen iktidarı bırakır mı?”
Yeni Başkan Salih Yameen’e çağrıda bulunuyor:
“Sizi seçim sonuçlarına saygı göstermeye ve iktidarı barışçı yolla devretmeye davet ediyorum”.
Yameen nasıl oluyor da, seçimi kaybediyor?.. İki nedenle:
1-Muhalefet her türlü olasılığı hesaba katarak, sandıklarda müthiş bir biçimde örgütleniyor, tek bir sandığı bile boş bırakmıyor.
2-Seçimin serbest biçimde gerçekleşmesi için ABD ve AB Yameen’e inanılmaz baskı yapıyor. Seçimde herhangi bir terslik halinde, onu “ekonomik yaptırımla” tehdit ediyor.
Yameen seçim sonuçlarına razı olmak zorunda kalıyor.
Maldivler’e beş yıl sonra demokrasi geliyor.
Şimdi gözler devir - teslimde.