MHP’nin geçen yıl açıklamalarına bakın, MHP’nin önde gelen isimleri, örneğin Devlet Bahçeli, örneğin Semih Yalçın ve devamında bazı MHP’liler AKP’yi ve Tayyip Erdoğan’ı ağza alınmayacak suçlamalarla yerden yere vuruyor. Bunların videoları sosyal medyada dolaşıyor.
Ama, MHP bugün AKP’nin arka bahçesi olarak, Türkiye’deki hukuksuzluğa, insan hakları ihlallerine ve asıl rejim değişikliğine olağanüstü katkı sağlıyor. Bir yandan da, özellikle CHP’ye yönelik saçma sapan eleştirileriyle tüy dikiyor.
Nasıl olduysa, bu MHP iki gün önce, yani çarşamba günü bir Meclis araştırma önergesi veriyor, “kuraklıkla” ilgili.
Ama, bakın Meclis’te ne oluyor.
Kuraklık hukuksuzluğun cirit attığı, savaşın eşiğine geldiği, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı Türkiye’de yine de önde gelen ve seksen milyon insanımızı etkileyen ve etkileyecek olan boyutlarda, olağanüstü önem taşıyan bir sorun.
Ama, bakın Meclis’te ne oluyor.
Meclis araştırması önergesi üzerinde önce MHP, CHP, AKP ve HDP sözcüleri konuşmalar yapıyor. Hepsi de kuraklığın nerelere uzandığını anlatıyor. Anlatılanların hepsi doğru.
Örneğin, büyük tehlike tarımsal kuraklık kapıda.
Bunun ekonomik ve sosyal sonuçları var.
Gıda üretimi yetmeyecek, üretim yetersizliği gıda fiyatlarında yükselmeye yol açacak. Tarım ürünleri ithal edilecek, ithalat cari açığı arttıracak.
Çiftçiler zor durumda kalacak. Onların borçları on beş yılda bir milyar liradan doksan milyar liraya yükseliyor. Şu hale bakar mısınız?
Kuraklık nedeniyle çiftçi borçlarından söz edilirken, o borçların yine kuraklık nedeniyle faizsiz ertelenmesi öneriliyor.
Türkiye’nin her yerinde, özellikle büyük kentlerde su kıtlığının yol açabileceği her türlü felaket dile getiriliyor.
Kuraklık nedenlerinden biri ve belki de asıl önemlisi, doğaya ihanet.
Rant uğruna ormanlar kesiliyor, göletler kurutuluyor, kıyılar imara açılıyor. Kentlerde AVM çılgınlığı almış başını gidiyor. O AVM’ler ki, hele de büyük kentlerde hem havayı ısıtıyor, hem rüzgârları kesiyor, yağışın düşmesini önlüyor.
Bununla ilgili her gün meteorologlar davul çalıyor.
Kimin umurunda?
Kuraklıkta bir diğer etken başıboş yapılan HES’ler ve termik santraller. Nehirlerin, ırmakların suyu kesiliyor, doğanın dengesi iyice kayboluyor.
AKP sözcüsü “son on beş yılda 508 baraj yapıldığını” söylüyor. 508 baraj mı? Abartmanın da, övünmenin de bir ölçüsü olmak gerek. Ama, işte iktidar olmak, insana böyle bazen sayıları bile unutturabiliyor demek ki.
Madem 508 yeni baraj var, o barajlar hangi ırmakların, hangi nehirlerin üzerinde ve o barajlarda su nerede? Ve neden su sıkıntısı?
Kuraklığın nedenleri ve sonuçlarıyla ilgili kitaplar yazılır.
Meclis’in bu işe el atması, bu konuda araştırma istenmesi yerinde bir girişim.
Ama, bakın Meclis’te ne oluyor.
Önceki gün, çarşamba günü Meclis saat 14.03’te açılıyor, normal zamanında. Önce her zamanki gibi gündem dışı konuşmalar, ardından kuraklıkla ilgili araştırma önergesi, dört partinin de araştırma yapılması için olumlu tavrı. İyi, güzel.
Konuşmalar bitiyor, sıra önergenin oylanmasına geliyor yani, araştırma yapılsın mı, yapılmasın mı?
-Saat 16.04, oylamaya geçilecek ancak, Meclis’te yeterli çoğunluk yok. Oylamaya geçilemiyor. Bileşimi yöneten başkan oturuma ara veriyor.
-Saat 16.20, bileşim yeniden açılıyor ancak, Meclis’te yeterli yine çoğunluk yok. Oylamaya ikinci kez geçilemiyor, bileşimi yöneten başkan ikinci kez ara veriyor.
-Saat 16.28, bileşim yeniden açılıyor anca, Meclis’te yeterli çoğunluk hâlâ yok. Oylamaya üçüncü kez geçilemiyor.
-Saat 16.30, bileşimi yöneten başkan Meclis’i tatil ediyor.
Ertesi gün yani, dün toplanmak üzere.
Ve kuraklıkla ilgili araştırma yapılsın mı, yapılmasın mı, o konuda Meclis’te lehte ya da aleyhte karar alınamıyor.
Araştırma açılsa ne olacak?
Ne olacak, kuraklık nedenleri sergilenecek, bugünkü meteorolojik koşullarda kuraklıkla nasıl başa çıkılabileceğine ilişkin veriler elde edilecek. Ve buna ilişkin önlemler sergilenecek.
Ama yok, Meclis’te çoğunluk yok.
Kuraklıkla ilgili o bakan çıkıyor, bu bakan çıkıyor, kendilerine göre bir şeyler söylüyor. Söz bir işe yaramıyor, eylem gerek eylem, o da bu en hayati konuda yok.
Böylesine yaşamsal değerde bir konuyu ele alırken, AKP milletvekilleri ortada yok. Meclis’te çoğunluğu tek başına onlar sağlayabilirler ama, yine yoklar.
Ancak, en az onlar kadar sorumlu olan muhalefet de yok.
Neresinden tutacaksınız?
Kuraklıktan tutacaksınız.