İl il, ilçe ilçe dolaşıyor, insanlarla birebir diyalog kuruyor, onların dertlerini dinliyor, aktif bir muhalefet yürütüyor.
Halka sempatik geliyor, herhangi bir siyasal zikzak yapmadan, akıllı ve düzgün bir yolda ilerliyor. Güzel ve anlaşılır konuşuyor. Konuşmasını esprilerle süslüyor, o espriler toplumda ağızdan ağıza yayılıyor.
Şu ana kadar herhangi siyasal ya da kişisel bir falsosu yok!..
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener.
Bunun meyvesini de, alıyor:
"-Oy oranı bazı anketlere göre, yüzde 14’e yükseliyor.
-O oranın yükselmesinde asıl pay, MHP’den kaçan oylar İYİ Parti’ye geliyor.
-AKP’yi şu anda, kavgasız, gürültüsüz en çok sıkıştıran lider Meral Hanım, Meral Akşener."
Hepsi iyi de, şu sıralarda Meral Hanım'ı bir sınav bekliyor:
“Demokrasi sınavı."
Konu sır deği, sonucu merakla bekleniyor:
“Meral Hanım, dolayısıyla İYİ Parti HDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmak istenmesinde hangi yönde oy kullanacak?..”
Zihinlerde hep o tarihi sahne, 1994 yılında:
“DEP milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Mahmut Alınak, Selim Sadak, Sırrı Sakık, Orhan Doğan, Zübeyir Aydar ve Ahmet Türk’ün dokunulmazlıklarının kaldırılmasından sonra, polisin evet polisin Türkiye Büyük Millet Meclisi’e girerek, onları gözaltına alması...
Bazı milletvekillerinin ise, Meclis merdivenlerinde yaka paça polis arabalarına bindirilmesi...
Türkiye’nin utanç veren sahnelerinden biri...”
Bölücülük suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılan DEP milletvekillerinin başvurusunu inceleyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘adil yargılama hakkının ihlal edildiğine’ karar veriyor. Yargıtay 2004 yılında mahkumiyet kararını bozuyor.
“O yıllarda Türkiye’de yargı bağımsız...
Ayrıca, AİHM ve Anayasa Mahkemesi, Yargıtay gibi yüksek mahkeme kararları uygulanıyor. Kimse çıkıp da, ‘bu kararlar yok hükmündedir’ demiyor."
Bu karardan sonra DEP milletvekilleri tahliye ediliyor.
Sonraki yıllarda kapatılan DEP yerine kurulan aynı çizgideki partiler kapatılıyor. Şu anda “HDP, Halkların Demokratik Partisi” benzer siyaseti yürütüyor ve aynı tehdit altında.
Ama, başı dertten kurtulmuyor.
Örneğin, 2017’de 59 HDP milletvekilinden dokuzu tutuklanıyor, 31’i gözaltına alınıyor.
2018’de, yani son seçimde HDP yüzde 11.70 oranında aldığı oyla, 67 milletvekili çıkartıyor, MHP’den daha fazla, 6 milyon oy alıyor. Ne var ki, HDP milletvekillerinin tutuklanması devam ediyor. Tutuklu sayısı sürekli değişiyor, şu anda HDP’den dokuz milletvekili tutuklu.
Belediye Başkanlığı seçimlerinde ise:
“Üçü büyükşehir, beş il belediyesi olmak üzere, toplam 65 belediye kazanıyor. Ancak, şu anda HDP’ye bağlı sadece altı belediye var, diğer belediyelerde başkanlar ya gözaltında ya tutuklu, ama mutlaka görevden alınıyor, yerlerine AKP kendine bağlı kişileri kayyım olarak atıyor."
İşine geldiğinde, AKP’nin dilinden düşürmediği ‘millet iradesi’, HDP’ye gelince yok sayılıyor!..
Milletvekilleri tutuklanıyor, belediye başkanları tutuklanıyor, onlara olmadık hakaretler yağdırılıyor. Şimdi aynı senaryo yine gündemde.
Meclis’e dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili 33 fezleke geliyor, bunların 28’i HDP’ye ait.
Her demokraside kural aynı, eğer demokrasi varsa!..
"Halkın sandıkta getirdiğini yine halk sandıkta götürür!.. Memnun değilse, seçtiğini bir daha seçmez."
AKP ve MHP şimdi bu kuralı tekrar bozmak, 28 HDP’li milletvekilininin dokunulmazlığını kaldırmak istiyor.
2016 yılında bu yönde bir Anayasa değişikliği var. 50’si HDP’li AKP, CHP ve MHP’den 138 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması söz konusu.
“Milletvekillerinin bir kereliğine dokunulmazlığını kaldıran Anayasa değişikliği, AKP, MHP ve CHP, evet CHP oylarıyla kabul ediliyor.
Kabulün ardından, HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılıyor ve onlar hala hapiste.”
AKP’liler önce yine göz boyayan biçimde ‘demokrasicilik oyununu’ sürdürüyor, örneğin bir ara AKP Meclis Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı yapan Mehmet Ali Şahin o tarihte gözaltına alınan HDP’li milletvekilleri için “haklarındaki iddialar kesinleşinceye kadar, tutuklanmaları doğru değil” derken, noktayı Tayyip Erdoğan koyuyor:
“Bunlar daha iyi günleri!..”
Türkiye’de siyaset bıktırıcı biçimde dönüp dolaşıp aynı yere geliyor. Dolayısıyla:
“-Özgürlükler sürekli askıda....
-Ekonomik refah sürekli aşılmaz dağlarındın ardında...
-Toplumsal barış sürekli tehdit altında...
-Muhalefet partileri kendilerini sürekli korumak zorunda...”
O bıktırıcı çark bugün yeniden dönüyor.
AKP ve MHP 28 HDP milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için düğmeye basıyor.
CHP bu kez akıllanmış görünüyor. Ret oyu verecek!..
“AKP kongreleri, hani o ‘lebaleb dolu’ il kongreleri için, AKP’li belediyeler köylerden otobüslerle adam topluyor, ne de olsa, ‘emir büyük yerden, Reis boş salonlara konuşmasın’ emri!..”
Neden?.. AKP sürekli kan kaybediyor. AKP’de bir telaş var.
Bunun önüne geçmek için AKP’nin bulduğu çarelerden biri HDP milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmak.
Dokunulmazlığın kaldırılması için siyasal partiler grup kararı alamıyor. Bununla birlikte parti içinde bir tutum belirleniyor.
Dokunulmazlığın kaldırılmasında nitelikli çoğunluk aranmıyor, AKP ve MHP oyları yetiyor.
Yettiği için iktidar bloğunun İYİ Parti oylarına ihtiyacı yok.
“Ama her parti için demokrasi sınavı var.
CHP ret oyu vereceğine, AKP ve MHP’nin tavrı malum olduğuna göre...
Sınava girecek lider (parti) Meral Hanım, Meral Akşener."
AKP ve MHP’nin İYİ Parti’yi kaşıyacağı, dokunulmazlıklara “hayır” oyu verirse, onu “terör destekçisi” ilan edecekleri kesin.
Buna karşı Meral Hanım'ın elinde vazgeçilmez bir koz var:
“Demokrasi!..
AKP’nin her fırsatta dile getirdiği ‘sandık’ muhabbeti!..
AKP’yi AKP söylemiyle mahkûm etmek fırsatı!..
AKP’nin işine geldiğinde, seçim kazanmak için 'Apo'dan mektup getirtip, TRT’de okutmayı hatırlatmak...
AKP’nin işine geldiğinde Apo’nun mesajını Diyarbakır’da okutmak...
AKP’lilerin arşivlerde duran Apo övgülerini hatırlatmak...
-İşine geldiğinde, PKK’lıları gizli tanık olarak kullanmayı hatırlatmak!..”
Bu açıdan malzeme bol!..
Yeter ki, Meral Hanım bunları kullanabilsin!..
Meral Hanım'ın dokunulmazlıkların kaldırılmasına lehte oy kullanıp, AKP ve MHP’nin övgüsüne ihtiyacı yok!..
Ancak...
“Demokrasinin ‘İYİ Parti’den gelecek hayır oylarına” ihtiyacı var!..
Barışa katkı sağlamak, HDP’ye oy vermiş altı milyon insanın kalbini kazanmak adına!..
AKP ve MHP’yi 1994’ün o utanç sahneleriyle baş başa bırakmak adına!..”