"Anadolu Birliği Partisi"... 2 Ocak 2020'de kuruluyor.
"Aydınlık Geleceğin Partisi"...
"Merkez Ana Partisi"...
"Demokratik Sol Halk Partisi"... Nasıl bir tesadüf ise, bu üç parti 10 Şubat 2020'de kuruluyor.
"Güç Birliği Partisi"... 24 Şubat 2020'de kuruluyor.
"Demokrasi ve Atılım Partisi"... 9 Mart 2020'de kuruluyor.
2020'de altı siyasal parti kuruluyor. Bunlar içinde sadece Demokrasi ve Atılım Partisi'ni (DEVA) biliyoruz, AKP'nin eski Ekonomi ve Dışişleri Bakanlarından Ali Babacan kurduğu için.
2019 sonunda, 12 Aralık'ta "Gelecek Partisi" kuruluyor, onu da AKP'nin eski Başbakanlarından Ahmet Davutoğlu kurduğu için biliyoruz.
Sonuçta, üç ay gibi, kısa sürede yedi yeni siyasal parti kuruluyor.
Davutoğlu ve Babacan hariç, çünkü onların özelliği belli, yukarıda adını verdiğim "beş yeni siyasal partinin kurulduğunu bilen var mı, adını, sanını, kimlerin kurduğunu duyan var mı?.."
Başka bir sayı daha vermek istiyorum.
Yargıtay'ın "faaliyette olan siyasal partiler" listesine göre ki, bu resmi ve geçerli ve gerçek bir liste, buna göre:
"Şu anda Türkiye'de fiilen aktif görünen tam 84 siyasal parti var".
84 parti!..
İçimizden acaba kim bu 84 parti arasından kaçını sayabilir?.. Belki sekiz, belki on, haydi bilemediniz, biraz daha abartalım, belki on beş.
Gerisini?.. İsimlerini, kurucularını, amaçlarını bilen kaç kişi çıkar?..
Buna karşılık:
Muharrem İnce'nin parti kurup, kurmayacağı belli değil, ama ortalık inliyor, yeni bir parti kurar mı, diye!..
Öyle ki:
Buna karşılık:
Muharrem İnce'nin basın toplantısını, sanki Erdoğan'ın açıklaması gibi, emrin otomatik hali, tüm TV kanalları canlı yayınlıyor!.. Pompala yavrum pompala!..
Belli ki, her zamanki gibi, emir yine malum yerden, "yayınlayın lan şunu!.."
İnce'ye parti kurdurmak için uğraşıyorlar da, uğraşıyorlar. Eğer gerçekten kurarsa, çoktan eminim, kuracağı partiye iktidar kafadarları toz kondurmaz.
3-Tek başına bu görüntü bile, İnce'yi kendine getirir mi?.. Daha önce yazmıştım, "İnce unpredictable" bir karakter, yani ne yapacağı belli olmaz.
İnce malum, fizik hocası. Ona kendi çok iyi bildiği kavramla seslenmek istiyorum:
"Hocam, senin özgül ağırlığın ne kadar?.."
Kendi ölçümlerine göre, epey fazla olsa gerek ki, basın toplantısındaki bir cümlesi çok dikkat çekici:
"CHP'den ayrılsam bile, CHP'yi yıpratmak için değil, kurtarmak için ayrılırım.Tıpkı Atatürk'ün işgal altındaki o zamanki başkentimiz İstanbul'u kurtarmak için Ankara'ya gitmesi gibi".
Vay anasını sayın seyirciler!.. Benzetmeye bakar mısınız?..
Ve ardından hareketini "4 Eylül günü Sivas'ta" başlatacağını duyuruyor.
Yine, tıpkı Mustafa Kemal'in Erzurum ve Sivas Kongreleri gibi. Sivas Kongresi'nin tarihi 4 Eylül 1919.
4 Eylül 2020'de de, Muharrem İnce Sivas'a çıkıyor!..
Vay anasını sayın seyirciler!.. Bu benzetmeler, bu karşılaştırma akla bir başka kavramı getiriyor:
"İnce'nin çıkışı, siyasal bir hareketten çok, yoksa psikolojik mi?.."
Günlerdir "İnce aşağı, İnce yukarı", emir - komuta zinciri içinde buyrukları yerine getiren yalaka medyanın sayesinde.
Olay neden bu kadar büyütülüyor?.. 84 parti varken, hiç birinden söz edilmezken, henüz kurulmamış, kurulacağı dahi belli olmayan bir çıkış neden bu kadar büyütülüyor?.. Çok açık, siyaset bilmeye gerek yok, mal meydanda:
"AKP - MHP ortaklığı çok ama, çok zor durumda da ondan... Tek bir oy bile, CHP'den kopabilecek tek bir oy bile, bunların ekmeğine yağ süreceğine inanıyorlar da, ondan!.."
Baksanıza, nasıl sırıtıyor!.. Kendilerini nasıl ele veriyorlar!..
"İnce basın toplantısını bitirir bitirmez, Devlet Bahçeli tweet atıyor, İnce'yi destekleyen!.."
Telaş gırla!..
Dolar TL olarak 7.30'larda oynuyor. Dün bu satırlar yazılırken, bir ara 7.37'yi görüyor. Dünya Bankası tahminlerine göre, ekonominin bu yıl yüzde 3,8 küçülmesi öngörülüyor. Her yüzde bir oranındaki küçülme yeni bir işsiz ordusu anlamına geliyor.
Ayrıca...
Türkiye'nin her yerinde, her gün insanlar feryat ediyor.
Bir yerde "suyumuza el koyuyorlar" diye kendilerini siper eden kadınlar... Köylerinden geçen suyun üstüne su santralı (HES) yapılmasına karşı çıkıyorlar.
Bir başka yerde "toprağımıza el koyuyorlar" diye ayaklanan köylüler... Sahip oldukları, ekmek yedikleri toprakları bir sabah ansızın maden ocağı işletmesine açıldığı için... "Topraklarının kamulaştırıldığından haberleri yok".
Suları, toprakları ellerinden alınan bu insanlar açlığa mahkum ediliyor.
Buna benzer onlarca adaletsizlik, haksızlık ülkede kol geziyor. Her gün bir başka mahkumiyet.
Bu haksızlıklar karşısında CHP nerede?.. Ankara'da bir basın toplantısı ya da bir grup konuşmasıyla çözülecek işler değil!.. O köylülerin, o insanların yanına gideceksin!.. Onların yoksulluğunu, acısını paylaşacaksın!.. O acıyı etinde, kemiğinde duyacaksın!.. Onlarla bir olacaksın!.. Onlarla birlikte, bu haksızlıklara direneceksin!..
Türkiye'nin gerçek gündemi beli:
"Türkiye'nin gerçek gündemi işte bunlar yoksa, Muharrem İnce'nin psikolojik çıkışı ve özgül ağırlığı değil".
Basın toplantısında İnce CHP Genel Merkezini suçluyor, CHP Genel Merkezi yazılı açıklamayla anında karşılık veriyor.
Dolayısıyla, CHP ile İnce arasında ipler kopuyor.
Bundan sonra ne yaparsa, yapsın!.. Parti kurmak ya da atacağı her siyasi adımda arkasında yalaka medya var ve bu "şan şöhret" ona yeter.
İnce AKP'den artık kurtulmak isteyen milyonlarca insanı bıktırmış durumda. Yetti artık!..
Ve...
"Türkiye'nin sayısız ağır sorunu altında insanlar ezilirken, Muharrem İnce gündemi işgal ediyor. Bu AKP - MHP ortaklığının işine geliyor.
Ağır sorunları unutturduğu, insanları saçma sapan kaprisleriyle uğraştırdığı için...
Muharrem İnce suçludur!.."
Güle güle Muharrem İnce!..