"Fransız Hükümeti tüm katı PKK’nın uyuşturucu satıp, silah alan “Ticaret Ateşeliğine” tahsis etmişti. Örgütün gayriresmi elçiliği olmakla birlikte, militanların uğrağı değildi. Hedefteki PKK kurucusu kadının ikamet adresiydi”. (Mine Kırıkkanat, Hiç Kimse, s.61).
Sevgili arkadaşım, değerli meslektaşım Mine Kırıkkanat’ın son kitabı “Hiç Kimse” Ocak 2013’te Paris’te öldürülen üç PKK’lı kadının hikayesini anlatıyor. Mine’nin deyişiyle, kitap o kadınların “siyasal komplo ve cinayetler dizisine uyarlanmış hayali kurgusu”.
“Hiç Kimse” polisiye roman mı, evet ve hayır.
Siyasal analiz mi, evet ve hayır.
PKK’nın Avrupa’da ve özellikle Paris’teki ilişkileri mi? Evet ve hayır.
Türkiye’deki derin devletin yurt içi ve özellikle yurt dışı maceraları mı? Evet ve hayır.
Evet ve hayır, çünkü hepsi birden.
Buna ustalıkla işlenmiş roman kurgusunu eklemek gerek. Nefes nefese okunan “bir polisiye roman”. Polisiye mi, onun için evet.
Siyasal analiz ve polisiye roman birlikte, iç içe.
PKK’nın yurt içi ve yurt dışı ilişkileri ise, bir bütün halinde sergiliyor.
Toplamında insanın elinden bırakamayacağı bir kitap. Sadece kurgu ve üslup değil, onlara ek olarak, tam bir araştırmacı gazetecilik ürünü.
Mine çok iyi araştırmış, bütün taşları da yerli yerine oturtmuş.
Önceki gün Fransa’nın önemli kentlerinden Nice kanlı bir terör saldırısına sahne uğruyor. Bir kutlama töreni kanla bitiyor, 84 kişi hayatını kaybediyor.
Terör, terör, terör... Fransa’da...
Mine’nin anlattığı üç PKK’lı kadının öldürülmesiyle, Nice’deki terör arasında ne gibi bağlantı var? Şimdi sıkı durun:
“Hedefteki kadın PKK’nın kurucularından, 2007’de Sarkozy’nin özel emriyle Fransa’da siyasal sığınmacı statüsüyle on yıl süreyle ikamet izni verilmiş. Uyuşturucu parasıyla silah temininden sorumlu. Örgütün Avrupa’daki ticaret ateşesi sayılır”. (Mine Kırıkkanat, a.g.k., s.93).
Sarkozy kim? O tarihte Fransa Cumhurbaşkanı. Kadın kim? PKK militanı, uyuşturucu ticareti yapıyor, silah satın alıyor, o silahları PKK’ya gönderiyor.
Yani, kadın teröriste Fransa Cumhurbaşkanı özel oturma izni veriyor.
Üstelik, kadının oturduğu katı Fransız Devleti tahsis ediyor.
Bugün Nice’de terör saldırısına uğrayan Fransa.
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande çıkıyor, terörü lanetliyor. Dünya da lanetliyor.
Madem lanetliyor, madem terör sonucu 84 kişi hayatını kaybediyor, Fransa o zaman PKK’ya neden ev tahsis ediyor, militanlara neden özel oturma izni veriyor? Hem de Cumhurbaşkanından özel izinle.
Fransa şimdi 84 insanın acısıyla kıvranıyor.
Madem terör bu kadar insafsız ve insanlık dışı, Fransa teröristler arasında neden bir ayrım yapıyor?
O ünlü deyimle, “senin teröristin, benim teröristim” saçmalığı neden yaşanıyor?
Bitmedi.
Mine’nin kitabında üç PKK’lı kadının öldürülmesini araştıran polis şefi bile şaşkınlıktan ıslık çalıyor:
“Vay canına...Demek Fransa terör listesine aldığı PKK’ya uyuşturucu gelirleriyle silah temin eden gerillayı Elysee Sarayında ağırlarmış”. (Mine Kırıkkanat, a.g.k., s.98).
Elysee Sarayı, yani Fransa’da Cumhurbaşkanlığı resmi konutu.
Polis şefi şaşkınlıkla devam ediyor:
“O ev, bizim PKK’ya üstelik, bilabedel tahsis ettiğimiz irtibat bürosu, gizli elçilik.
(...) Olay mahalli bugüne kadar gizli adresti. İşlenen üçlü cinayet hem PKK’nın Paris’te bir adresi olduğunu ortaya çıkardı, hem de Fransa’nın PKK’ya gizli evler tahsis ettiğini. Suç üstü yakalandık.
Ama, şipşak resmi itiraf gerekmezdi. Oysa, Hollande’ın yaptığı tam da, bu”. (Mine Kırıkkanat, a.g.k., s.98).
İtiraf müthiş değil mi? Ppolis şefinin “Hollande” dediği bugünkü Fransa Cumhurbaşkanı.
Nice’deki saldırı sonrasında terörü lanetleyen Cumhurbaşkanı.
Başına geldiğinde lanetliyor ama, Sarkozy’den geri kalır yanı yok. Çünkü, PKK’lıları zaman zaman aynı Saray’da, Elysee’de o da ağırlıyor.
Hollande cinayetten çok kaygılı. Cinayetin üzerine bizzat gidiyor, polislerle gizli servisle toplantılar yapıyor. Telaşının nedeni var.
O tarihlerde Türkiye Sinop’ta nükleer santral kurulmasına karar veriyor. Fransa da ihalenin içinde, 17 milyar dolarlık bir iş.
Hollande kaygılı, Türkiye ya bu cinayetten sonra ortaya dökülen ilişkileri dikkate alır ve ihaleyi Fransızlara vermez ise...
Ortaya çıkan gerçek hepimiz adına çok acı ve çok çarpıcı.
Çeşitli ülkeler terörün hedefi, ama yine de, o terör örgütünü bu ülke, ötekini diğer ülke himaye ediyor.
Sonra hepsi birden, herhangi bir terör karşısında, hep birlikte bağırmaya başlıyor.
Kim inanır.
Bundan sonra teröre karşı farklı bir tavr olur mu? Kim bilir.
Mine her yönüyle muhteşem bir kitap yazmış, günümüz gerçeklerine müthiş oturan bir kitap.
Mine, eline sağlık.