“Cerablus’un IŞİD kontrolünde bulunduğuTemmuz 2013 ile Aralık 2014 arasında Karkamış sınır kapısı üzerinden bölgeye yapılan ithalat ve ihracat 4 milyon 67 bin dolardır. Til Abyad’ın IŞİD kontrolünde bulunduğu Ocak 2014 ile Haziran 2015 arasında Akçakale üzerinden bölgeye yapılan ithalat ve ihracat 6 milyon 481 bin dolardır.”
TÜİK’in verilerine dayanarak bu tespitte bulunduğunu belirten HDP Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş hakkında gensoru veriyor.
“Türkiye’nin IŞİD’e askeri ve finansal destek sağladığını” ileri sürerek, bundan Elitaş’ı sorumlu tutuyor. Gensorunun nedeni bu iddialar.
Gensorunun Meclis’te önceki gün (12 Mayıs) görüşülmesi takvime bağlanıyor.
Ancak, Meclis’te çoğunluk olmadığı için gensoru görüşülemiyor.
Burada çok çarpıcı bir durum var.
Meclis’te görüşmelerin başlayabilmesi için en az 184 milletvekilinin Genel Kurul salonunda bulunması gerek. Teknik deyimle, toplantı yeter sayısı 184.
AKP’nin 313 milletvekili var. Muhalefet bir yana, AKP tek başına 184’ü çoktan ve çoktan tamamlayabilir. Üstelik, kendi bakanı hakkında gensoru verilmiş.
Buna rağmen, AKP Meclis’te toplantı yeter sayısını sağlayamıyor.
Kendi bakanına gensoru veriliyor, AKP’liler Meclis’e gelmiyor, en azından kendi bakanlarını korumak için olsa bile.
Çok garip. Teorik olarak, muhalefet yerinde olsa, toplantı yeter sayısı sağlansa, gensoru görüşülüp oylansa, muhalefet oylarıyla Elitaş hakkında gensoru pekala kabul edilebilir.
Sonuçta, AKP kendi Bakanına sahip çıkamıyor, o kadar dağılmış durumda.
Bu bir.
Şimdi ikincisi.
Aynı gün, 12 Mayıs’ta, ikinci bir vaka daha var.
AKP haftalardır, aylardır dokunulmazlıkların kaldırılması üzerine atmadığı nutuk bırakmıyor.
Meclis gündeminde 12 Mayıs günü dokunulmazlıkların kaldırılmasının da ele alınacağı yazıyor.
AKP kendi tezine, kendi politikasına da sahip çıkamıyor. Meclis’te toplantı yeter sayısını sağlayamadığı için dokunulmazlıklar da ele alınamıyor, AKP o kadar dağılmış durumda.
Hükümet sıraları da bomboş, tek bir bakan bile yok Meclis’te.
Neden bu kadar dağınık? Çünkü, hepsi “düşük profilli Başbakan” arayışında. Kim Başbakan olacak? Yeni kabine kimlerden oluşacak? Ben mi varım, sen mi varsın, hesapları.
Dokunulmazlık görüşmeleri gelecek haftaya erteleniyor.
Dokunulmazlık iki kez görüşülüyor, anayasa değişikliği olduğu için. İlk görüşme 17 Mayıs’ta yapılırsa, ikinci görüşme 20 Mayıs’a rastlıyor. Ancak, 20 Mayıs’ta CHP’nin Antalya kampı var.
Daha önceden CHP ile AKP arasında varılan sözlü anlaşmaya göre, “dokunulmazlık görüşmelerinin Meclis’te 20 Mayıs tarihine denk gelmemesi” üzerinde görüş birliği var.
Gelecek haftaya ertelendiğine göre, ikinci görüşme 20 Mayıs’a denk gelebilir. 21 Mayıs’ta da zaten AKP’nin olağanüstü kongresi toplanıyor, yeni genel başkanın Erdoğan tarafından belirleneceği kongre.
20 Mayıs için söz verdiği halde, AKP görüşmeleri yine de 20 Mayıs’ta yaparsa, CHP o oylamada bulunmayacak. CHP’ye verdiği sözde durmamış olacak.
“Siyasi karmaşa”, denilen olaya aynı anda bir kaç örnek birden.
Yönetim bu kadar boşlukta sürünürken, ülke en kanlı günlerinden birini yaşıyor.
Sekiz şehit Hakkari’den, bir şehit hastaneden, bu satırlar yazıldığı saatlerde, şimdilik dört köylü Diyarbakır’dan, çeşitli yerlerde patlamalar, en acı günlerden biri.
Kentlerdeki hendeklerden, çarpışmalardan PKK yeniden kırsal alana dönüyor. Elinde zırhlı araçlar, tanklar ve ağır silahlarla. Çok sayıda PKK’lı ile saldırmak yerine, teknolojiyi kullanarak saldırıyor. Suriye’de ve Irak’taki IŞİD ile işbirliği yaparak.
O ağır silahları muhtemelen IŞİD’den sağlıyor. Ayrıca, kendisi satın alıyor.
Çok soru var:
Dokunulmazlıkların kaldırılması tartışılırken, PKK açıklama yapıyor, “dokunulmazlık kalkarsa, çok kan dökülür.” AKP bunu hala nasıl göze alıyor ve dokunulmazlık kaldırılmasında neden hala bu kadar ısrar ediyor?
Meclis toplanamıyor, ülke kan gölüne dönmüş durumda. Ve hala her gün ve her gün ve hatta her gün bitmez tükenmez nutuklar, ama her konuda nutuklar, en başta da “Başkanlık” nutukları.
Söz bitiyor, mantık iflas ediyor.