“Siz benim babamın cenaze törenine gelmeyin, biz ailece sizden hiç kimsenin törene katılmasını istemiyoruz”.
Bu sözleri işitmeyi hak edenler adına, utanç verici bir durum.
55 yıl... Sadece gazetecilik dünyasında değil, genel anlamda çalışma dünyasında da bir rekor...
Bir gazetede aralıksız 55 yıl çalışmak... Muhabirlikle başlayıp gazetenin çeşitli kademelerinde görev yaptıktan sonra genel yayın yönetmeliğine, oradan da gazetede her türlü sorumluluğun toplandığı Cumhuriyet Gazetesi Vakıf Başkanlığı'na kadar geçen onurlu bir ömür:
Orhan Erinç.
Mesleki özelliklerinin yanı sıra, gazetede her türlü yetkiye sahip iken bile, tevazu, efendilik ve nezaketi hiç bir koşulda elden bırakmayan Orhan Erinç üç gün önce aramızdan ayrılıyor.
Cumhuriyet’te 55 yıl çalışmasına rağmen, ailesi Cumhuriyet’te yıllardır yazı yazan ve halen yönetimde bulunan hiç kimsenin cenaze törenine katılmasını istemiyor.
Kızı Aslı gazeteye telefon ediyor, ailenin isteğini iletiyor:
“Babamın cenazesine sizden kimse gelmesin!..”
Neden?..
Cumhuriyet’i çeşitli manevralarla ele geçiren şimdiki yönetim sonrasında, Orhan Erinç ve onunla birlikte olanlar gazeteden uzaklaştırılıyor, hatta bazı arkadaşlarımız “garip suçlamalarla” hapse atılıyor. Bir süre hapis yattıktan sonra tahliye ediliyorlar ama davaları hâlâ sürüyor.
Yaşı nedeniyle Orhan Erinç hapse girmiyor ancak, yaşananlardan dolayı öylesine üzüntüye kapılıyor ki, aramızdan ayrılışına sebep olan nörolojik hastalığa yakalanıyor, “üzüntü sonrası hastalık” yakasını bırakmıyor.
Gazetedekilerden biri dün Orhan Ağabey’in eşini arıyor, eşi Oya Hanım ölüm sebebini arayan kişinin yüzüne söylüyor:
“Onun ölümüne siz sebep oldunuz, sebep sizlersiniz”.
Eski ve vazgeçilmez bir Cumhuriyetçi olarak, orada yaklaşık on sekiz yıl çalışmış bir gazeteci olarak, bu söze muhatap olan pek çok kişiyi elbette senli - benli tanıyorum.
İsimlerini saymak istemiyorum. O anlı şanlı vatandaşlar adına utanıyorum.
Kendi arkadaşlarını ihbar eden kifayetsiz muhteris birisi ile abisi hariç!.. O ikisi adına utanmaya gerek yok!..
“TV’lerde ve yazılarında erdemden ve hakkaniyetten söz eden bu arkadaşlar Cumhuriyet’te o sırada bin türlü oyun dönerken, hiç seslerini çıkarmadıkları gibi, bugünkü yönetime de ortak oluyorlar!..
Onun için utanıyorum.
Yazık!..”
Orhan Ağabey bütün o yaşananları önümüzdeki günlerde çıkacak olan kitabında ayrıntılarıyla anlatıyor.
Bir Orhan Erinç artık sadece külleri kalmış Bab-ı Ali’ye kolay kolay gelmez.
Ve 55 yıl emek verdikten sonra, ona reva görülen tavır...
Ruhu şad olsun.
***
Cumhuriyet’te dönen katakulliyi Orhan Erinç ve arkadaşları nasıl afişe ettiyse...
Şimdi de...
Muhtemel seçim katakullilerine karşı Altılı Masa her türlü önlemi almaya hazırlanıyor.
“1-Baştan sona, en genel anlamda seçim güvenliğini sağlamak,
2-Seçmen listelerine sahip çıkmak,
3-Gençlerin oy kullanmalarını sağlamak”.
Kazanmak kadar, üzerinde en çok durulan konu “seçim güvenliği”.
Oyların kullanılması sırasında sandıklara sahip çıkmak, sonrasında sonuçların en güvenilir biçimde ilçe ve il seçim kurullarına teslim edilmesini garantiye almak.
Bugünkü iktidarın en korktuğu kesim “gençler, Z Kuşağı”.
O gençlerin büyük bölümü muhalefete oy vermeyi düşünüyor. Ancak, 14 Mayıs seçim günü üniversitelerde sınavların başladığı tarih.
1-Gençlerin önemli bölümü okudukları kentlerde değil, ikamet ettikleri kentlerde oy kullanabiliyor, adresleri orada.
2-O kısa sürede oy kullanmak için ikamet adreslerine nasıl gidip gelecekler?..
3-Gitmek ve okula dönmek için paraları yetiyor mu?..
“İşte, üniversitede okuyan bu gençlerin oy kullanabilmeleri için gerekli sistemi İYİ Parti Gençlik Kolları organize ediyor.
Her bir öğrencinin oyunu kullanabileceği, gidiş - dönüşünü ayarlayacağı bir organizasyon”.
Seçim için insana umut veren girişimlerden biri.
Seçim ortamında hızlı bir tartışma var:
“Tayyip Erdoğan tekrar aday olabilir mi, olamaz mı?..”
AKP bağlantılı olanlar hariç, bu ülkede ne kadar anayasa profesörü varsa, hepsinin birleştiği nokta şu:
“Erdoğan aday olamaz, Anayasa madde 101”.
Tek koşulda olabiliyor, o da Meclis erken seçim kararı alırsa.
Meclis o kararı ancak 360 oyla alabiliyor, AKP - MHP ortaklığında 360 oy yok.
Yani, Meclis erken seçim kararı almıyor, Erdoğan’ın da adaylığı düşüyor.
Buna rağmen, “adayım” diyor.
Bu durumda nihai karar Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) ait.
YSK malum, bugüne kadar aldığı kararlar hep iktidar lehine. Oylamada mühürsüz zarfları geçerli saymasından tutun da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçimini tekrar ettirmesine kadar.
Erdoğan’ın adaylığı konusunda nihai karar YSK’ya ait. Konuyu oraya taşımak gerek.
Ancak, Kemal Kılıçdaroğlu:
“YSK’ya güvenmiyoruz, sanki hukuka göre karar verecekmiş gibi, bunu bilmiyor muyuz, onun için başvuru yapmak gereksiz”.
Oysa, değil.
“YSK muhtemelen yine malum yönde karar verecek. Tamam ama, seçime giderken, elde bir de böyle bir koz olmasının ne sakıncası var?..”
Maksat, her türlü tezgahı afişe etmek değil mi?..
O zaman YSK’ya başvurun lütfen!..
YSK “Erdoğan aday olamaz” diye bir karar herhalde alamaz.
Eşit ölçüde olmasa bile, başka örnekler var.
“-EYT’liler bastırıyor, haklarını alıyor.
-Son iki greve Erdoğan yasak getiriyor, işçiler dinlemiyor, yine de grevi sürdürüyor, haklarını alıyor.
-Muhalefet Sinan Ateş cinayetinin peşini bırakmıyor, emniyet ve yargı, iktidara rağmen, olması gereken adımları atıyor”.
Hangi parti ise, YSK’ya kim başvuracaksa mutlaka vurmalı.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |