"Sigara içiliyor diye şikayet ettim, şikayet ettim diye işten çıkardılar."
Sakarya’da patlayan havai fişek fabrikasında çalışan Salih Çelik fabrikada dördüncü ayda işten çıkartılıyor. Ne yazık ki, son patlamada eşini kaybediyor:
"Ben inşaatlarda yevmiyeli çalışıyordum, eşim orada çalışıyordu. Ben şimdi çoluk çocuğum ile kalacağım evde, benim yaramı kim saracak, hiç kimse. Onlar sefasını sürer, biz bağıra bağıra ağlarız."
Salih Çelik bağıra bağıra ağlarken, patlamanın yaşandığı günün akşamı, fabrika sahibine Sakarya’daki MÜSİAD iş adamları "yemek veriyor!.." Bunu da fotoğrafla paylaşıyorlar, tepkiler üzerine siliyorlar. O fotoğraflar TV kanallarına, medyaya düşüyor, oradan silmek artık mümkün değil.
Neden MÜSİAD iş adamları yemek veriyor, çünkü fabrikanın sahibi Yaşar Coşkun Sakarya MÜSİAD Başkanı.
"Herhalde teselli yemeği!.."
Bu ülkede öyle insani trajediler yaşanıyor ki... İnsanlar o trajedileri yaşadıkları ile kalıyor. Salih Çelik devam ediyor:
"Bu fabrikanın kaçıncı patlayışı, her patladığından sonra isim değiştirilerek yeniden kurulmaz ki..."
İlk patlama Ağustos 2007’de, o sırada fabrikanın adı "Coşkunlar". Bir işçi hayatını kaybediyor, 33 işçi yaralanıyor.
İkinci patlama Eylül 2009’da, bir işçi hayatını kaybediyor, bir işçi yaralanıyor.
Üçüncü patlama Şubat 2011’de, üç çocuk annesi bir kadın hayatını kaybediyor, on işçi yaralanıyor.
Aralık 2014 tarihindeki dördüncü patlamada bir işçi hayatını kaybediyor.
Ocak 2018’deki beşinci patlamada iki işçi hayatını kaybediyor.
Ve şimdi altıncı patlama... Altı işçi hayatını kaybediyor, bir işçi kayıp. Yüz yirmi altı işçi yaralanıyor.
Patlıyor, patladıkça fabrikanın adı değişiyor, "Coşkunlar, Büyük Coşkunlar, Venüs Coşkunlar, Yertaş Patlayıcı Maddeler" gibi..
Sadece patlama ve isim değiştirmekle kalmıyor, daha garip bir olayla devam ediyor.
2014 yılındaki patlamada hayatını kaybeden 38 yaşındaki işçi Yılmaz Şapoğlu’na fabrika dava açıyor.
"Ölen işçi fabrikayı zarara uğrattı" gerekçesiyle, bir milyon 200 bin liralık dava!..
Dava altı yıldır devam ediyor.
İki kez bilirkişi raporu yazılıyor.
İlk bilirkişi raporu işçiyi, ikinci bilirkişi raporu işvereni haklı buluyor.
İster istemez akla bir soru takılıyor:
"Neden iki kez bilirkişi raporu hazırlanıyor?.."
Yılmaz Şapoğlu’nun kızı göz yaşlarını tutamayarak anlatırken, eşi:
"Ev teklif ettiler, kabul etmedim."
Havai fişekler gökyüzünde art arda patlarken, yangın çıkıyor. Patlamanın şiddetiyle fabrika yakınındaki bazı evlerde hasar meydana geliyor.
İster istemez akla bir soru takılıyor:
"Fabrika sahibi o hasarı ödeyecek, hasar gören evlerin onarımını üstlenecek mi?.."
Daha önce aynı fabrikada çalışan ve BBC Türkçe’ye konuşan Ö.İ. isimli işçi:
"Eşim ve ben bu fabrikada üç ay çalıştık. Her an patlama korkusu yaşıyorduk. Sonra korkudan istifa ettik. İşe başlamadan önce böyle bir fabrikada çalışmakla ilgili herhangi bir patlama eğitimi almadık. Yokluk olmasa kimse çalışmazdı. Asgari ücret alacağız diye, canlı bomba gibi çalışıyorlardı, ben dahil."
İster istemez akla bir soru takılıyor:
"Patlamayı soruşturan savcılar işçi Ö.İ.’nin çalışanların patlama eğitimi almadıkları iddiasını inceliyor mu?.."
Fabrika sahibi Yaşar Coşkun’u Tayyip Erdoğan arıyor. O da, açıklamasında Erdoğan’a, valiye ve diğer ilgililere teşekkür ediyor.
2011 yılında fabrikada patlamalarla ilgili katıldığı bir radyo programında Yaşar Coşkun:
"Fabrikamız Avrupa standartlarında yapılmış, Avrupa’nın en güvenli fabrikasıdır. Çin patlayıcı konusunda lider ülke. Ben Çin’e gidip gelirim. Çin ile Türkiye’yi kıyaslıyorum, fabrikamız kolay kurulacak bir fabrika değil."
Patlamadan sonra olay yerine giden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, "fabrikanın en son Mart ayında denetlendiğini" açıklıyor.
İster istemez akla şu soru takılıyor:
"Madem Avrupa’nın en güvenli fabrikası, bu en güvenli fabrikada altı patlama yaşandığına göre, Avrupa’daki havai fişek fabrikalarında kaç patlama yaşanıyor?.."
TBMM’nin bir uyarısı, bir de teşekkür belgesi var.
Uyarı, TBMM Hayvan Hakları Komisyonu'ndan, özellikle kuşlara zarar verdiği için "havai fişek fabrikasına ancak istisnai durumlarda izin verilmesini" isteyen bir raporu var.
Raporun dışında, Meclis’in firmaya verdiği "plaket" var.
Firmanın internet sitesinde, firmaya iş veren İçişleri Bakanlığının, bazı belediye ve valiliklerin "teşekkür belgeleri" yer alıyor.
Orada çalışan işçilerin anlattıkları... Birbiriyle çelişen iki bilirkişi raporu... Ölen işçiye açılan tazminat davası... Son patlamayla birlikte altıncı patlama... Ve de "teşekkür belgeleri"...
Birbirini tutmuyor...
Patlamanın küllerinden, sıkı bir incelemeyle ortaya pek çok gerçek çıkabilir... Hatta, bir roman...
Bu işin gerçeği arama yönü...
Ya orada acıları yaşayan insanların trajedisi... Onların değişmez kaderi...
"Ölenlere rahmet, geride kalanlara sabır, yaralılarımıza geçmiş olsun..."
Türkiye’nin herhangi bir yerinde, herhangi bir işyerinde bir sonraki patlamaya kadar!..