-“Yüz bin öğretmenin ataması yapılsın.” - “Olmaz.”
-“Emeklilere yüzde otuz zam yapılsın.” - “Olmaz.”
-“Emeklilikte yaşa takılanların haklarını iade edin.” - “Olmaz.”
-“Elektrik ve doğalgazı biraz ucuzlatın.” - “Olmaz.”.
-“Asgari ücreti yükseltin.” - “Olmaz.”
-“Asgari ücretteki vergiyi kaldırın.” - “Olmaz.”
Neden “olmaz”?.. Çünkü, önerileri muhalefet partileri getiriyor, muhalefet Meclis’e neyi getiriyor, neyi öneriyorsa, “olmaz”.
Kadına şiddeti önlemek, göllerin kurumasının önüne geçmek, şeker fabrikalarının satışını durdurmak, zeytinliklerin kesilmesine son vermek, cezaevlerinin koşullarını düzeltmek, çocukların cezaevinde anneleriyle kalmalarını iyileştirmek, iflasını ilan eden şirketleri incelemek, devletin müteahhitlere olan döviz borçlarını TL’ye çevirmek, öğretmen, hemşire ve polislere ek göstergeyi 3600’e çıkarmak...
Daha akla geliyorsa, bu sorunların hepsinin araştırılmasına “olmaz”.
AKP Meclis’te, arka bahçesi MHP dahil, onların da getirdiği önerileri sürekli geri çeviriyor. Hiç bir biçimde uzlaşmaya yanaşmıyor.
“Tek parti iktidarı”... Öyleyse, her türlü sorunun tek sorumlusu var: AKP.
Uzlaşmaya yanaşmıyor... Pardon... Bir istisna var.
Soma’da 301 maden işçisinin hayatını kaybetmesinden sonra, madenler ve iş kazalarıyla ilgili Meclis Araştırması açılması isteniyor. Bunu kendisi de istiyor ve araştırma açılmasına katılıyor.
Araştırma sonucunda ortaya tam bin iki yüz elli sayfalık bir rapor çıkıyor. Çıkıyor da, ne oluyor?..
O araştırmadan yaklaşık iki yıl önce, 2012 yılında yine iş kazalarını önlemek üzere, bir yasa kabul ediliyor, “İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası”.
Yasa yerinde, araştırma tamam...
Sıra gerçeklerde...
Bunlara “iş kazası” demek abes, göz göre göre bunlar “iş cinayetleri”. Yasa 2012’de çıkıyor, iki yıl sonra bu “cinayetlerin” önlenmesine dönük bir dizi öneri içeren rapor hazırlanıyor.
Şimdi şu ölüm istatistiklerine bakın:
2013’te 1.235,
2014’te 1.886,
2015’te 1.730,
2016’da 1.970,
2017’de 2.006 kişi madenlerde ve çeşitli alanlardaki inşaatlarda iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor.
Yıldan yıla sürekli artan iş cinayetleri. Ya bir de yasa çıkmasaydı?..
Bu olayın bir yanı. Diğer iki yanı:
-Hayatını kaybeden işçilerin yakınlarına ödenmesi gereken tazminatlar tam olarak ödenmiyor.
-Maden ocağından sağ kurtulan ve fakat işlerini kaybeden işçilerin kalan tazminatları da ödenmiyor.
Çarpıcı bir örneği var.
Dört gün önce Zonguldak Kilimli’de bir maden ocağında yine üç işçi hayatını kaybediyor. Konu önceki gün Meclis’e geliyor, tartışma başlıyor. Manisa milletvekili, CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel bir başka somut örnek veriyor:
“748 hemşehrimiz Uyar Madencilikten alacaklı. Bu 748 kişi, şirket birilerine hep yalandan satıldığı için, ya o benim değil, Ali Uyar’ı bulamıyorum, Ali Uyar’a gidiyorsun, Asım Uyar’ı bulamıyorsun, alamadı kimse. Ama, geçtiğimiz günlerde Uyar’ın önünde şlam diye bir şey var, yani kömürce zengin bir çamur karışımı, maden işletirken oluyor, sıkılmadan geldiler, herkesin gözü önünde o şlamı sattılar, işçilerin parasını vermeden, parayı alıp yine kayıplara karıştı bu adamlar”. (TBMM 22.11.2018 tarihli Tutanak, s.24).
Bin iki yüz elli sayfalık rapor da var, yasa da var, ama “iş cinayetleri” devam ettiği gibi, geride kalanlar haklarını bir türlü elde edemiyor.
Bunlardan sorumlu olan iş sahipleri nerede?.. Sorumlu olanlar hangi cezayı ödüyor?.. İktidar onlara hangi yaptırımı uyguluyor?..
Rapor var, her şey ortada, ama orada belirlenen aksaklıklar giderilmediği, “rapor kağıt üstünde kaldığı için” “iş cinayetleri” devam...
Kalanların perişanlığı devam...
“Haydi, şunu bir daha araştıralım”...
“Olmaz” demeye devam...