"Covid - 19 önlemlerine halkın duyduğu güveni korumak amacıyla, Solberg’i cezalandırmamız gerektiğine inanıyoruz."
Bu açıklama bir polis şefine ait. Şef devam ediyor:
"26 Şubat cuma günü organize ettiği yemek nedeniyle Solberg 20 bin Kron cezaya çarptırılmıştır."
Solberg kim?..
Norveç Başbakanı...
Polis şefi Norveçli, korkusu, çekindiği filan bir şey yok, dosdoğru gidiyor:
"Başbakan Solberg bu ülkenin başındaki seçilmiştir, hükümetin aldığı Covid önlemlerinde öncü bir rolü vardır, önlemleri ihlal etmiş ve cezaya çarptırılmıştır."
Polis şefi sanki sıradan birisinden söz ediyor, oysa "Solberg", tam adıyla "Erna Solberg anlı şanlı ve de, altını yeniden çizmekte yarar var, şu andaki Norveç Başbakanı!.."
Solberg geniş katılımlı bir yemek veriyor ve fakat nasıl olduysa, hayret (!), polis kendisine ceza kesiyor. Bu olayı ve cezayı da, Norveç halkına açıklıyor.
Başbakan Solberg:
"Tabii ki, ödeyeceğim!.. Bir itirazda bulunmayacağım."
Bir polis şefi Başbakandan söz ederken, ne "Sayın Başbakanımız" diyor, ne Başbakanı yüceltecek başka sıfatlar ekliyor, ne de öyle ahım şahım bir açıklama yapıyormuş gibi davranıyor.
Polis şefine göre, bu "kuralı ihlal eden herkese olduğu gibi, ihlal eden Başbakan da olsa", nihayet sıradan bir cezanın verilmesi ve açıklanmasından ibaret!..
Ayrıca...
Polis şefindeki cesarete bakın siz!..
"Bu açıklama nedeniyle, bir başka yere sürülmek, ceza almak, burnundan fitil fitil getirilmek gibi, en küçük bir kaygısı yok!.. Çünkü, böyle bir uygulama olmayacağını adı gibi biliyor."
Çünkü, Norveç demokratik bir ülke!..
Herkes görevini yapıyor, görevini yapmaktan dolayı, kimse ceza almıyor ve de almayacağını biliyor.
Madem kuralı ihlal etti, cezasını da çeker!.. Başbakan bile olsa!.. Kimseye ayrıcalık yok!..
Ceza karşısında:
"Başbakan Solberg de, ne esiyor, ne gürlüyor, ne hakaret ediyor, sadece kabulleniyor."
"Gazeteci" de, en az polis şefi kadar cesur!..
Başbakana soruyor, daha doğrusu, Başbakanı kızdırabilecek, ters bir soru sormak cesaretini gösteriyor:
"Halka uymalarını söylediğiniz kuralları kendiniz ihlal ettiğiniz için ceza aldınız. Bu sizin Covid - 19’la mücadele konusunda güvenirliğinizi nasıl etkiler?.."
Başbakan Solberg bu ters soru karşısında gazeteciyi ne tersliyor, ona ne hakaret ediyor, ne de gazetecinin patronunu arayarak, onun işten atılması için baskı kuruyor, sadece soruyu yanıtlıyor:
"Norveç halkı bireylerin de hata yapabileceğini ve hata yapanın bunun bedelini ödeyeceğini bilir."
Şimdiden bahse girerim:
1-Norveç halkı, kendisini yönetenlerin getirdikleri kurallara önce yönetenlerin uymalarını bekler.
2-Başbakan ya da bir bakan ya da siyasi güce sahip herhangi bir kişinin bir daha kural ihlalinde bulunmayacağını bilir.
3-Ceza karşısında, Başbakanı destekleyen herhangi bir gazete ya da sivil toplum kuruluşu, Başbakanı savunmak adına, bir mazeret uydurmak için kendini ortaya atmaz.
4-Ve nihayet Solberg bu arada istifa etmezse ki, edebilir, ilk seçimde kaybeder, Norveç halkı bu sorumsuzluğu affetmez!..
Bütün bu olay içinde adı geçen ülke ve kişileri değiştirin, bir kare bulmaca oluşturun, çözebilir misiniz bulmacayı?..
Bence çözemezsiniz!.. Aklınıza bile gelmez!..
Aylardır...
Açın Meclis tutanaklarını...
Muhalefet milletvekilleri aylardır "depolarda çürüyen patateslerle" ilgili olarak, Tarım Bakanlığının derhal harekete geçmesini, patatesleri çürümekten kurtarmasını dile getiriyor. İktidarın patates üreticisine destek olmasını istiyor. Pek çok muhalefet milletvekili, haftada en az bir iki kez aynı konuyu vurguluyor.
Yanıt?.. Yok!..
Ta ki...
"CHP’li belediyeler patates ve kuru soğanı üreticiden satın alıp, halka dağıtıncaya kadar!.."
Son otuz, kırk yılın en beceriksiz Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli ise, her konuyu olduğu gibi, muhalefetin bu yakınmalarını dinlemekle yetiniyor.
Ve bakın ne oluyor...
"Bir zamanlar gündemi belirleyen, o gündem üzerinden muhalefeti peşinden sürükleyen AKP, artık muhalefetin peşine takılıyor."
CHP’li belediyeler halka patates ve kuru soğan dağıtınca, Tayyip Erdoğan da Toprak Mahsulleri Ofisi üzerinden üreticiden patates ve soğan alınacağını, halka bedava dağıtılacağını açıklıyor.
Ancak, burada yine bir kuralsızlık devrede.
CHP ile AKP arasındaki "Birinci Patates Savaşları" başlamışken, çoğunlukla olduğu gibi "devletin valilerine görev veriliyor."
Patatesin dağıtılması parti ile ilgili bir girişim.
Valinin o dağıtımda ne işi var?..
Şu işi var:
"Parti - devlet bütünleşmesinde işi var!.."