Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinde deprem, yıl 2017.
"O depremde Ayvacık'a bağlı Tuzla, Kestanelik, Babadere, Taşboğaz, Yukarıköy ve Taşağıl köylerinde evler yıkılıyor.
2017... Bugün 2023...
Adı geçen o altı köyün konut sorunu altı yıldır hâlâ çözülmemişken..."
En yakında, 6 Şubat depreminde on bir ilde binlerce konut yıkılmışken...
Depremin üzerinden bir buçuk ay geçtiği halde, hâlâ "çadır" sorunu çözülmemişken...
İnsanlar çamur deryası içinde, barınma, gıda, su ve tuvalet sıkıntısı çekerken...
"O nasıl bir lüks, o ne pırıl pırıl avizeler, mobilyalar, muhteşem bir salonda...
Tayyip Erdoğan bir TV'de propaganda yapıyor".
O lüks salonu görünce...
Deprem felaketine uğramış, hâlâ sıradan bir çadır bulamamış insanları düşünüyorum.
"O lüks salon... Ve yağmurda su alan çadırlar... Ya da hâlâ çadır bulamadığından dolayı feryat eden insanlar...
Bir iktidarın halktan nasıl koptuğunu gösteren sahneler..."
Seçim yaklaşırken, bir iktidarın son günlerini anlatıyor.
O son günler aynı zamanda ibretlik cezalarla devam ediyor. Son günlerde son cezalardan birinin altındaki imza
"RTÜK'e" ait.
"Selahattin Demirtaş'ın Dad kitabına ilişkin söylemlerde ‘suçu ve suçluyu övme' tespitinde bulunan RTÜK...
Halk TV'ye beş kez program durdurma ve yüzde 5 para cezası veriyor".
Dad bir hikâye kitabı. O kitaptan söz edince, RTÜK en etkili muhalif kanallardan biri olan Halk TV'ye cezayı yapıştırıyor.
Bu cezanın önemli bir özelliği var:
"Bir program, bir haber filan değil, bir kitaptan dolayı, evet bir kitaptan dolayı, RTÜK bir TV kanalına ceza veriyor!.."
Son yılllarda sansür kuruluna dönüşen, hatta kendisini mahkeme yerine koyan bir RTÜK var karşımızda.
RTÜK 1994 yılı Nisan ayında kuruluyor.
Dün RTÜK uzmanlarına, RTÜK'te görev yapan insanlara soruyorum, 29 yıldır RTÜK uygulamalarında bir kitaptan dolayı ceza verildiğini hiçbiri hatırlamıyor.
Cezanın iki buçuk yıl önceye giden hikâyesi var.
Selahattin Demirtaş Edirne Cezaevinde verimli çalışmalar yapıyor. Bir yandan günlük siyaseti yakından izliyor ve son derece akıllı çıkışlarla siyaseti etkiliyor, öte yandan kitaplar yazıyor.
"Seher, Devran, Efsun, Leylan" birbirinden etkileyici roman ve öykü kitapları.
Adı geçen kitaplardan "Devran" yayınlandığında...
O sırada Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi, AKP'nin önde gelen üç kurucusundan, bir ara AKP'nin Meclis Başkanı, bir ara Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç TV kanalında:
"Demirtaş üç, dört yıldır tutuklu. Tutukluluk cezaya dönüşmemeli.
Selahattin Demirtaş'ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı Devran isminde kitap var, ne olur, onu alıp okuyun.
Ben bunu okudum. Belki Selahattin Demirtaş hakkındaki kanaatinizi değiştirmeyeceksiniz ama, Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travmalar üzerinde kafanızda çok şey değişecek.
Ben Başbakan Yardımcısı iken, çözüm sürecinde bazılarının tahliyesi sağlanmıştı. Onun da tahliyesi olabilir. Yargıçlar, mahkemeler, savcılar özgürlükçü düşünsünler".
Bülent Arınç Demirtaş'ın kitabını övüyor, herkese okumasını öneriyor.
Vaaaay, sen misin kitabı öneren?..
25 Kasım 2020... AKP Meclis Grubu... Bülent Arınç'ın bu konuşmasından birkaç gün sonra...
Kürsüde Tayyip Erdoğan genellikle olduğu gibi, yine öfkeli. Bu kez en yakın arkadaşına, adını vermeden:
"Teröristlerden birinin yazdığı kitabın herkes tarafından okunmasının tavsiye edilmesi beni rencide etmiştir. Neymiş?.. Filancalar hâlâ neden hapisteymiş!.. Bunları ödüllendirecek halimiz yok. Yeminli Türkiye düşmanlarını anladık.
Peki, yıllarca bu mücadeleyi birlikte verdiğimiz kişilerin aynı trene binmesine ne demeli?..
Kitabını herkesin okusun dediği kişi, elinde binlerce Kürt kardeşimin, askerimin kanı olan, bölücülük peşinde koşan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucusudur".
Devran'ı ben de okudum. Demirtaş'ın gerçekten çok iyi bir öykü kitabı. O kitabı övdü diye, Erdoğan yıllarca birlikte siyaset yaptığı en yakın arkadaşı Arınç'ı herkesin gözü önünde bu sözlerle fena halde hırpalıyor.
Gelelim RTÜK'ün verdiği kitap cezasına.
Erdoğan'ın ne zaman, neyi söylediği pek çok kamu kurumlarının yöneticileri tarafından kayda alınıyor, zamanı geldiğinde, o sözleri doğrultusunda uygulamaya geçmek için "emir" sayılıyor!..
Muhtemeldir ki, Demirtaş'ın kitabına ilişkin Erdoğan'ın sözleri de, RTÜK'te birileri tarafından kayıt altına alınmış olabilir.
Halk TV'de Demirtaş'ın son kitabından söz edilmesi üzerine, o kanala ceza vermek için zaten bahane arayan RTÜK için yeni bir fırsat doğuyor ve cezayı yapıştırıyor.
Kendini mahkeme yerine koyan, basın ve ifade özgürlüğünü yok sayarak, tam bir sansür kurulu gibi çalışan RTÜK kitaptan dolayı verdiği ceza nedeniyle, kendi tarihinin en kara sayfalarından birine daha imza atıyor.
Erdoğan muhteşem salonlarda oturarak kendi hayal aleminde gezinirken, insanlar perişan, kendisine yeminle bağlı bürokrasi
hiç bir kural tanımadan yoluna devam ediyor.
14 Mayıs, seçim gecesine kadar.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |