Halen yarı final karşılaşmalarıyla devam eden 2022 Dünya Kupası'nda:
"- Belçika eleniyor, Belçika Teknik Direktörü Roberto Martinez hiç beklemeden istifa ediyor.
- Brezilya eleniyor, Brezilya Teknik Direktörü Titi hiç beklemeden istifa ediyor.
- Almanya eleniyor, Alman Teknik Direktörü Oliver Bierhoff hiç beklemeden istifa ediyor.
- Gana eleniyor, Gana Teknik Direktörü Otto Addo hiç beklemeden istifa ediyor."
Başarısızlıkla karşı karşıya kalındığında, o işin sorumlusu kimsenin uyarısını beklemeden, görevini bırakıyor.
Bu bir uygarlık ölçüsü, disiplin ölçüsü, göreve saygı ölçüsü, ülkesinin insanlarına saygı borcu.
Uygar toplumlarda alışılmış bir ölçü.
Amasra maden ocağında 14 Ekim'de yeni bir iş cinayeti meydana geliyor, 42 insanımız hayatını kaybediyor.
"Aradan iki ay geçiyor. Enerji Bakanı ve Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri Genel Müdürü dahil, istifa eden tek bir yetkili yok!.. Görevden alınan tek bir sorumlu yok!.."
Burası AKP yönetimindeki Türkiye, ne zaman böyle facia yaşansa, unutturmak için ne gerekiyorsa yapıyorlar.
25 insanın hayatını kaybettiği Çorlu Tren kazasında, 41 insanın hayatını kaybettiği Pamukova hızlı tren kazasında, Soma'da ve daha pek çok acı örneklerde hiç istifa duyan, bilen var mı?..
6 yaşındaki kız çocuğuna yıllarca tecavüz ediliyor, Aile Bakanı Derya Yanık inanılmaz bir itirafta bulunuyor:
"Biz bu meseleyi iki yıldır biliyoruz."
Biliyorsununuz da, iki yıldır neredesiniz Derya Hanımefendi Hazretleri?..
Bu ne biçim sorumluluk?.. Bu nasıl aymazlık?.. Bu nasıl ihmal?..
Bu iğrenç olaya benzer sayısız cinsel sapıklıklar var. Bakanlık olarak bunları önleyemiyorsunuz, tarikat ve cemaat teraneleriyle.
"Derya Hanımefendi Hazretleri, futbolda teknik direktörlerin gösterdiği uygarlık ölçüsünü örnek alarak, istifa etmeyi düşünüyor musunuz?.."
Nasıl olsa etmezsiniz, nasıl olsa kimse de sizi görevden almaz!..
"Devam etmekte olan adli soruşturma ışığında, Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı sıfatıyla size verilen tüm yetki, görev ve sorumlulukları derhal askıya almaya karar verdim."
Kim görevden alıyor?.. Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola.
Kimi görevden alıyor?.. Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Eva Kaili'yi.
Neden görevden alıyor?.. "Eva Kaili'nin Katar'dan rüşvet aldığı iddiası üzerine."
Eva Kaili aynı zamanda Yunanistan'da PASOK üyesi.
"Hiç beklemeden PASOK da Eva Kaili'yi partiden ihraç ediyor."
Ortada bir rüşvet iddiası var. Brüksel'de Kaili ile birlikte, bazı evlere yapılan baskılarda 600 bin Avro nakit paraya el konuyor, dört kişi tutuklanıyor.
Türkiye yıllardır yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla çalkalanırken, en basitinden akla 17 - 25 Aralık skandalı geliyor.
Avrupa'da görevden alma ve yargı derhal devreye girerken...
Burada, 17 - 25 skandalına adı karışan Bakanlar büyükelçi olarak atanıyor!..
"Ayakkabı kutularından dolarlar çıkıyor, yolsuzluk ve rüşvet iddiasının soruşturulması istenmiyor, dosya Meclis'te kapatılıyor. Benzer iddialarda aynı durum yaşanıyor."
Tren kazası sırasında genel müdür olan biri AKP milletvekili yapılıyor, rüşvet iddiasına adı karışan Bakanlar elini kolunu sallaya sallaya ortada dolaşıyor.
Son skandal hukuk skandalı.
Anayasayı tanımama yolunda tekrarlanan skandallar dizisi.
Limanlar...
Liman yandaş bir firmaya kiraya veriliyor. Kiracının sözleşmesi bitiyor.
Şimdi o liman o kiracıya 49 yıllığına ihalesiz kiraya verilmek isteniyor, bir yasayla.
"Oysa, geçen yıl benzer uygulamayı Anayasa Mahkemesi iptal ediyor. İptal edilen o maddeyi AKP şimdi yeni bir yasayla yeniden Meclis'e getiriyor, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen!.."
Limanlar böyle...
Ya zeytinlikler?..
AKP'nin getirdiği aynı yasanın bir başka maddesinde:
"Zeytinliklerin maden ocaklarına açılması... Zeytinlikler kesilir, mümkünse taşınır!.."
Hiç yabancı değil, geçen Mart ayında aynı madde getiriliyor, herkes ayağa kalkıyor, yetmiyor:
"Anayasa Mahkemesi ve Danıştay bunu iptal ediyor. İptal edilen o madde şimdi yeniden getiriliyor!.."
Çok komik bir açıklama!..
6 yaşındaki kız çocuğunun yıllarca cinsel saldırıya uğraması karşısında Kemal Kılıçdaroğlu dün yeni bir tepki gösteriyor, CHP milletvekilleriyle birlikte Adalet Bakanlığı'na yürüyor.
Hukuken ihmali olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ önce gülünç bir açıklama yapıyor:
"Randevusuz geldiği halde, görüşmek isteseydi, kendisiyle görüşürdüm."
Palavraya bak!..
Kılıçdaroğlu daha önce gittiği Milli Eğitim Bakanlığı ve TÜİK'ten içeri bile sokulmuyor, dün Bozdağ ile görüşmeyi düşünmediği için Bozdağ kuru sıkı atıyor.
Devamı var, Bozdağ:
"Yargıya güvenelim, yargı sonucunu bekleyelim."
Bıktırıcı yuvarlak laflar!.. Hangi güven, hangi bekleme?..
Hiç kimsenin adalete erişemediği, hakkını arayamadığı bu ülkede, bir de beklemek!..
Cinsel istismar duruşması altı ay sonraya atılıyor, altı ay bekleyeceğiz, altı ay sonra mahkeme bir karar verecek!..
Anayasa Mahkemesi kararlarının Anayasaya aykırı olarak uygulanmadığı bu ülkede...
"Yargıya güvenelim!.."
Şu futbol teknik direktörlerinden ders alın, Avrupa Parlementosu'nun tavrı size örnek olsun!..
Alırlar mı?.. Hayır.
Örnek olur mu?.. Hayır!..
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |