Gürcistan'da elektrik kesintilerini hatırlıyorum…
Sonunda iktidar devriliyor.
Pakistan'da elektrik kesitilerini hatırlıyorum..
Sonunda iktidar devriliyor.
Panama'da, Yunanistan'da elektrik kesintilerini hatırlıyorum…
Sonunda iktidarlar devriliyor.
"İlk seçimde devrilip gidiyor, istisnası yok!.."
Dönelim bizim ülkemize.
11 Ocak 2007… Tam on beş yıl önce…
"Elektrik Mühendisleri Odası" elindeki teknik verilerden yola çıkarak:
"Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu 6 bin 586 megavatlık yeni tesis için lisans veriyor ancak, bunların sadece 1.600 megavatlık bölümü işletmeye giriyor. Bu Türkiye'nin kurulu gücünün yalnızca yüzde 1'ine denk geliyor."
Elektrik üretimi ve dağıtımını özel sektöre bırakan AKP iktidarı kamu yatırımlarının önünü kesiyor.
Sonuç ortada, yine Elektrik Mühendisleri Odası:
"- Türkiye'de enerji açığı artıyor.
- Bunun sonucunda Türkiye karanlıkta kalabilir.
- Ayrıca, özelleştirme ile elektrik halka üç kat daha pahalıya satılıyor."
Elektrik, makine, inşaat gibi mühendis odaları denildiğinde, AKP'nin aklına tek bir kavram geliyor:
"O kurumları ele geçirmek, bize bağlı, bizim sözümüzden çıkmayan kurumlar haline getirmek."
Meslek odalarını kendilerine muhalif gördükleri için, onlara sadece siyasi açıdan bakıyor ve onların teknik uyarılarını hiçbir zaman dikkate almıyor.
Zaman zaman yaşanan elektrik kesintileri AKP'nin aklını başına yine getirmiyor ve 2015'te ağır bir elektrik krizi Türkiye'yi sarsıyor:
"31 Mart 2015 günü Türkiye'nin çeşitli kentleri görülmemiş yaygınlıkta elektrik kesintileri ile karşılaşıyor. Büyük kentlerde metrolar çalışamıyor, fabrikalarda üretim duruyor."
Ara ara ve fakat sürekli devam eden kesintinin maliyeti çok ağır oluyor.
"Sadece bir saatlik kesinti üretimde 100 milyon dolarlık kayba neden oluyor."
"Enerji" denildiğinde, AKP'nin aklına sadece özelleştirme "ve zam ve zam ve zam" geliyor. Çok ciddi uyarılar içeren devlet kurumlarını raporları tozlu raflara bırakılıyor. Onlardan biri de, "Sayıştay'ın 2018 raporu."
Sayıştay 2018 yılında yatırım programında yer alan ancak...
"Hiçbir adımın atılmadığı 653 proje var.
Kaldı ki, projelerin bitim tarihleri incelendiğinde, gecikme yaşanacağı tespit edilmiştir, bu da istenilen verimin elde edilmeyeceğini ortaya koymaktadır."
Ve vahim bir tespit var 2018 yılındaki Sayıştay raporunda:
"Önemli projelerin üretime geçmemeleri halinde, Mart 2015'teki gibi bütün Türkiye'yi etkileyecek elektrik kesintileriyle karşılaşmak gibi ciddi tehlike bulunmaktadır."
Sadece yatırım eksikliği değil, buna ek olarak yine uyarı var:
"Özelleştirme sonucu elektrik dağıtımını yapan şirketler yeterince denetlenmiyor."
Ne demek bu?..
Altyapıları yenilemiyorlar, daha az teknik elemanla çalışıyorlar, eskiyen hatlar ve daha az eleman elektrik dağıtımını zora sokuyor.
"Ve karanlık başlıyor."
Özelleştirmedeki özensizliğin ve denetimin ilk sonucu Isparta'da yaşanıyor.
Önümüzdeki dönemde aynı karanlık bütün Türkiye'de yaşanırsa, hiç sürpriz değil.
Öyle bir enerji politikası ki...
Biraz daha geniş tutulursa, öyle bir ekonomi politikası ki...
"Sadece zamla yönetilen bir ekonomi..."
İşte, mazota ve benzine yine zam, yine zam, yine zam!...
Bu nasıl bir ekonomi yönetimi?..
Döviz rezervi tükenmiş…
İhalesi şeffaf değil...
Para politikasının ne olduğu belli değil...
Tarım kendi haline bırakılmış...
Sanayici kendi derdinde…
Karanlıkta kalmak tehlikesine yeni bir tehlike daha ekleniyor. CHP'ye bağlı on bir büyükşehir belediye
başkanı açıklıyor:
"Elektrik zamları maliyetleri öyle arttırmış durumda ki, üretmekte olduğumuz su ve ekmek ile ulaşım maliyetleri üçe katlanmış durumda. Bunun halka yansıtılmamsı için alınan KDV ve ÖTV'nin kaldırılması gerekir."
Su, ekmek ve ulaşım…
İş, artık buraya dayanmış bulunuyor.
İzlenen politikaların sonunda iki gerçek var:
"Karanlık…
Ve zam... "