Yaygın bir kulis bilgisine, bir iddiaya göre:
"Bilim Kurulu 'tam kapanma’ öneriyor ama, Tayyip Erdoğan bunu göze alamıyor!.."
Neden?..
Tam kapanma halinde, hangi sektöre, hangi hizmet birimine, hangi parayı verebilecek?..
Malum, birkaç ay önce kendi deyimiyle, "tulumbada su bitti", yani para yok, para!..
O nedenle 'kısmi kapanmada' karar kılıyor. Sonrası basit:
"Kısmi kapanma ancak, kısmi sonuçlar verecek." Bu da, salgınla mücadelede, iki haftalık kısmi kapanma sonucunda, bir arpa boyu yol almakla sonuçlanacak. Halk sağlığı doktorlarının birleştikleri nokta bu.
Tayyip Erdoğan iki gün önce yaptığı açıklamada parmak ısırtıyor:
"Türkiye salgının sağlık boyutunu başarıyla yürüttüğü gibi, salgının olumsuz etkilerini azaltma konusunda dünyada en başarılı ülkeler arasında yer alıyor."
Birileri Tayyip Erdoğan’dan ya gerçekleri saklıyor ya da o artık gerçekleri görmüyor. Eğer, ikinci olasılık ise, bizi daha da zor günler bekliyor.
Ortada Dünya Sağlık Örgütü’nün objektif verileri var:
"Salgın vaka artışında Türkiye Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü ülke."
Onun söylediği gibi, "dünyada en başarılı ülke" ise, vaka sayıları nasıl oluyor da, Avrupa’da ve dünyada rekorlar kırıyor?..
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, Türkiye salgınla mücadelede "en başarısız ülkeler" kategorisinde yer alıyor.
Başarılı ülkeler arasında Yeni Zelanda, Vietnam, İsrail ve İngiltere var. Dördünün de, ortak özelliği aynı:
"- Belli bir süre tam kapanma,
- Toplumun yüzde ellisinden fazlasının aşılanmış olması,
- Tam kapanma döneminde devletin halka gerekli ekonomik ve sosyal yardımı sağlaması,
- Dolayısıyla, halkın getirilen kurallara uyması."
Türkiye’de bunların hiç biri yok.
Üstelik bir süre önce, salgın tırmanırken, "yeni normalleşme" adı altında, salgınla mücadelede tam ters kararlar alınıyor.
Erdoğan son açıklamasında devam ediyor:
"Aşılamada toplamda 19 milyonu bulan rakamımızla dünyada ilk sıralarda yer alıyoruz."
Aşı ile ilgili Sağlık Bakanı her gün farklı rakamlar ve farklı tarihler veriyor. Sağlık Bakanlığı sitesinde dün itibariyle, yer alan verilere göre:
"- Toplam aşı olan kişi sayısı 19 milyon 280 bin 94.
- İlk doz uygulanan kişi sayısı 11 milyon 561 bin 742.
- İkinci doz uygulanan kişi sayısı 7 milyon 718 bin 352."
Evet, aşı yapılan kişi sayısı 19 milyon ama, doktorlar gerçek sayının ikinci doz üzerinden hesaplanmasının doğru olduğunu söylüyor, Erdoğan’ın pek kulak asmadığı bilim adamları. O aşı sayısı da, 7 milyon 718 bin 352 kişi.
Dolayısıyla aşıda da, "ilk sıralarda olduğumuz" filan yok!..
Erdoğan’ın açıklamasında bir başka "yanlış" daha var.
"Alınan tedbirler nedeniyle, işleri aksayan tüm kesimleri destekliyoruz."
Sözle "destek" hiçbir işe yaramıyor. Madem destek var:
"Başta esnaf ve çiftçi olmak üzere, hizmet sektöründe insanlar neden 'geçinemiyoruz’ çığlıkları atıyor?..
Neden iş yerlerini terkederek, memleketlerine taşınıyorlar?..
Neden eylem yapıyorlar?.."
Erdoğan ve yanındakiler ile bu ülkenin 84 milyon insanı ayrı ayrı dünyalarda yaşıyor!..
Bunların üstüne, işsizlik artışı ve pahalılık cabası!..
"Kısmi kapanma" ile birlikte, uygulamaya dönük olarak, İçişleri Bakanlığı dün bir genelge yayınlıyor. Orada dikkatimi çeken bir gariplik var:
"Şehirler arası seyahatler ancak toplu ulaşım araçlarıyla mümkün olacak."
Diyelim ki, siz İstanbul’dan Ankara’ya gideceksiniz, özel arabanızla gidemiyorsunuz, otobüs, tren ya da uçakla gidebileceksiniz!..
Ya kardeşim, hem "toplu yerlerde bulunmayın" diyorsunuz, toplu taşımaları "bulaşma riskinin yüksek olması nedeniyle tehlikeli" görüyorsunuz ki, çok doğru, hem de toplu taşımayı serbest bırakıyorsunuz!..
Ayrıca...
Aynı genelgeye göre, şehir içi toplu taşımada "oturma kapasitesi yüzde elli ile sınırlanıyor", ama şehirler arası seyahatler toplu taşımaya yönlendiriliyor!..
Anlayan beri gelsin!..
İki hafta sonra, kısmi kapanma sona erdiğinde, Erdoğan yine çıkacak ve yüzde bin eminim, "ne kadar başarılı mücadele ettiğimizi" açıklayacak!..
Malum, "ayrı dünyalarda" yaşıyoruz, biz burada, 'şahsım’ ve çevresi bir başka alemde.
7 Eylül 2019’da Tayyip Erdoğan Eskişehir’de:
"İsraf değil, üretim ekonomisine geçiyoruz, devlette israfa son veriyoruz."
Aman, ne güzel!..
13 Eylül 2019 Tayyip Erdoğan TESK Genel Kurulunda:
"Kamu kurumlarındaki araçları hem sayı, hem nitelik olarak sınırlandırmaya gidiyoruz, kirada olan kamu kurumları da, Bakanlıklardan boşalan binalara taşınacaktır."
Aman, ne güzel!..
12 Mart 2021’de, hani şu ünlü "Ekonomik Reform Paketini" açıklarken, daha bir ay önce:
"Kamuda taşıt alım ve kiralanması, temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına sınırlamalar getiriyoruz, israfa tahammülümüz yok."
Aman, ne güzel!.. Alkışlıyoruz hep birlikte, helal olsun!..
Ve fakat...
Önceki gün Meclis’te CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay alkışlarımıza alkış ekliyor:
"Cumhurbaşkanlığı üç adet Mercedes S600 Guard almış. Bu üç arabanın maliyeti 52 milyon 188 bin 265 lira. Araba çok lüks olduğu için buna yüzde 220 ÖTV ve yüzde 18 KDV eklediğinizde, bu arabaların tanesinin maliyeti bir milyon 793 bin 411 Avro’ya geliyor."
Yakışır!.. O üç araba Saray’da kim bilir, kimlerin emrinde!.. Üç araba için 52 milyon lira, feda olsun!..
Engin Altay’dan önce de, Meclis’te önceki gün bu kez CHP Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer "israf önleme" dizinden başka bir sahne aktarıyor:
"Basın İlan Kurumu 2019’da 5 milyon lira zarar etmiş, geçen yıl zararı 12 milyon liraya ulaşmış. İzah edeyim. İstanbul Yeni Bosna’da hizmet binası yapımı için 25 milyon lira para harcıyorlar, yetmiyor. Merter’de genel müdürlük binası kiralıyorlar. Geçmeden, tefrişi için 7 milyon lira harcıyorlar. Yetmiyor, 631 sayılı KHK’ya aykırı biçimde, kendilerine 5 milyon liraya özel sağlık sigortası yaptırıyorlar. Yetmiyor, her seviyedeki yöneticiye makam araçları için bir 5 milyon lira daha harcanıyor.
Bu kurumu kim denetliyor?.. Sayıştay mı?.. Hayır. Maliye mi?.. Hayır. O eskidendi. Peki, şimdi kim?.. İletişim Başkanı Yardımcısının yönetim kurulu başkanı olduğu bu kurumu, tabii ki, İletişim Başkanlığı denetliyor."
Bunlar doğru mu, eğri mi, bana değil, Engin Altay ile Utku Çakırözer’e sorun!..
Devlette israf filan yok, bunlar "acil ihtiyaç" dizisinden!..