“Bizim milletimiz vicdanında tek parti dönemini hak ettiği yere çoktan oturtmuştur. Gelin bu meseleyi size bir anektodla anlatayım.
Büyük hiciv şairimiz Eşref, Cumhuriyet öncesi bir dönemde bir ilçede kaymakamlık yaparken merkezden bir telgraf gelir. Telgrafta ‘kaymakamlık binasının ihtiyaçlarını bildirin, stop’ yazmaktadır. Eşref buna, ‘binanın muhtelif yerleri akıyor, stop’ şeklinde bir cevap gönderir. Merkezden gelen ikinci telgrafta, ‘binanın neresi akıyor, stop’ ifadesi yer almaktadır. Bunun üzerine Eşref, ‘binanın muslukları hariç, her yeri akıyor’ diye yanıt verir.
CHP’nin memleketi yönettiği, tasallut altına aldığı dönemi tam bu şekilde tarif etmek mümkün”.
AKP sıralarından alkışlar, alkışlar...
Bu anektodu önceki gün partisinin grup toplantısında Tayyip Erdoğan anlatıyor.
Erdoğan, CHP’nin ülkeyi yönetemediğine ya da kötü yönettiğine ilişkin düşüncesini, Şair Eşref üzerinden bir anektodla aktarıyor.
Sözünün başında “milletimiz tek parti dönemini hak ettiği yere oturtmuştur” derken, CHP’yi işaret ediyor, çok net bir biçimde.
Anlattığı anektodun sonunda ise, “CHP’nin memleketi yönettiği, tasallut altına aldığı dönemi tam bu şekilde tarif etmek mümkün” diyerek, yine CHP’ye gönderme yapıyor, çok net bir biçimde.
Şair Eşref dönemi ile CHP tek parti dönemi arasında bir bağlantı kuruyor.
Oysa, Şair Eşref malum, hicivleriyle tanınan üstatlardan biri, 1846’da doğuyor, 1912 yılında ölüyor.
Edebiyatçı kişiliği yanı sıra, yöneticiliği de var. Çeşitli ilçelerde kaymakamlık yapıyor. Dilini pek tutamadığı için on iki yılda on iki ayrı ilçede görev yapıyor, daha doğrusu oradan oraya sürülüyor.
Hicivleri dolayısıyla, başına gelmedik kalmıyor, hatta “yolsuzluk ve rüşvet” hicivleri nedeniyle bir yıl hapse mahkum oluyor.
Bir ara ülkeyi terk etmek zorunda kalıyor.
Eşref’in yaşadığı ve görevde olduğu dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu var. O sırada Padişah II. Abdülhamit.
Yani:
Eşref’in hicvettiği, dönemindeki yolsuzluk ve rüşvetleri kağıda döktüğü, Erdoğan’ın aktardığı anektodun geçtiği dönem, AKP’lilerin ‘Ulu Hakan’ diye bağırlarına bastığı II. Abdülhamit dönemi.
1878...
Daha ne Türkiye Cumhuriyeti var, ne CHP, ne tek parti dönemi.
Şair Eşref’in asıl hedefi II. Abdülhamit.
CHP tek parti döneminde Şair Eşref’in kemikleri artık çoktan toprağa karışıyor.
Buna rağmen, Erdoğan konuşmasının başında ve sonunda her ne kadar, ‘Cumhuriyet öncesi” dese de, “tek parti dönemini tam bu şekilde tarif etmek mümkün” dese de, yine de CHP ile bağlantı kurarak anlatıyor.
Zaten herkes öyle anlıyor. Öyle anladığı için AKP Grubu anektodu alkışlıyor.
Konuşmayı dinleyenler “her yanı dökülen bir ülke ile CHP arasında bağlantı” kuruyor.
Erdoğan öyle bir algı yaratıyor. Konuşmanın başındaki ve sonundaki birer cümleyi büyük çoğunluk atlıyor, Şair Eşref’in “CHP’nin beceriksizliğini” hicvettiği biçimde anlıyor.
Tam bir saptırma!..
Eşref’in asıl hedefi II. Abdülhamit, ancak Erdoğan bunu evirip çevirip, CHP’ye mal ediyor.
Aynı gün, önceki gün öğleden sonra Meclis’te CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel bu tarihsel tutarsızlığı kürsüden dile getiriyor ve “Şair Eşref döneminde II. Abdülhamit’in Padişah olduğunu” belirtiyor. Erdoğan’ın “dönemleri karıştırdığı” imasıyla.
Bunun üzerine çok matrak bir tartışma çıkıyor.
Öyleydi, böyleydi derken, AKP sözcüsü bir anda II. Abdülhamit’i savunmaya geçiyor:
“Sultan Abdülhamit dönemine ilişkin sataşma var. Milletimiz Abdülhamit Hana sevgisini her daim gösteriyor Abdülhamit’in bu ülkeye yaptığı hizmetler bir vakıadır”. (TBMM Tutanak, 20 Kasım 2018, s.34).
CHP, tek parti dönemi, Şair Eşref derken, bir anda II. Abdülhamit’in faziletine geliyoruz!..
32 kısım, tekmili birden, komedi.
Ama, akılda kalan “tek parti döneminde CHP’nin beceriksizliği”.
Neden bu telaş?..
Çünkü, AKP büyük illerde alarm veriyor.
“Cumhur İttifakı” acele raftan iniyor. Erdoğan MHP’ye yeniden kucak açıyor.
AKP ve MHP birbirine onca laftan sonra, birbiriyle kucaklaşıyor.
İlahi Şair Eşref, ruhun şad olsun!..