Seyircisiz maç...
Taraftarsız kulüp...
Adaletsiz yargı...
Öğrencisiz üniversite...
Barosuz avukat...
Çadırsız depremzede...
Denetimsiz inşaat...
Faizsiz para politikası...
Anayasasız Anayasa Mahkemesi...
Hastanesiz hasta...
Parasız ve yardımsız koca bir halk...
Ve de her yanından kıskıvrak bağlanmış bir medya...
Ne bizde, ne de bir başka ülkede hiçbir zaman görülmeyen bu olağanüstü manzara yine de yetmiyor, yine de müthiş rahatsızlar. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Elbistan'da sinirlendiği gibi:
"Sessizlik olacak!.."
"Sessizilik olacak" lafı AKP - MHP ortaklığının tam da özlemini çektiği, günümüz siyasal rejimini en iyi özetleyen bir cümle.
Bahçeli ile Tayyip Erdoğan'ın Elbistan'da depremzedelere "geçmiş olsun" ziyareti sırasında, bazı yurttaşların belli isteklerini dile getirmesine Bahçeli fena halde öfkeleniyor.
"Depremzedelere ayrıca hakaret ediyor."
Canlarını zor kurtaran, kim bilir kaç yakınını depreme kurban veren insanlara karşı, el kol sallayarak, onları azarlıyor, tehdit ediyor:
"Dağılın, gidin, indirin şunları!.."
"Sessizlik olacak" diyerek, bir yandan rejimin zorbalığını yansıtıyor, diğer yandan da halka hakaret ederek...
"Halktan zaten kopmuş olan AKP - MHP ortaklığının halktan kopuşunu ilan ediyor."
Her yönüyle Türkiye'nin görmediği bir karanlık...
Üstüne on üç milyon yurttaşımızı birebir ve derinden, ülkeyi çok ağır etkileyen bir deprem...
İYİ Parti lideri Meral Akşener Türkiye'deki karanlık tabloyu dün yerinde gözlemlerle eleştirirken, Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı sırasında söylediği bir cümleyi aktarıyor:
"Milletin istiklali ve selameti tehlikededir."
İktidarın deprem öncesindeki hazırlıksızlığı, sonrasındaki aczi o tehlikeyi iyice gün yüzüne çıkartıyor.
Attila İlhan'ın ölümsüz romanlarından biri gibi:
"O Karanlıkta Biz."
Akşener'in tespitleri, halkla bağlantısı, Altılı Masa'ya verdiği destek ortada, ülkede büyük çoğunluğun onayladığı bir politika.
Ancak...
Nereye kadar?..
"- Cumhurbaşkanı adaylığına kadar...
- Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?.."
Akşener geliyor geliyor, en kritik aşamada, en can alıcı noktada ayak sürçmeye başlıyor.
Kendisinin ve partisindeki yardımcılarının kamuoyu önünde yaptığı çıkışlar, ülkedeki büyük çoğunluğun tedirginliğine yol açıyor.
O tedirginlik AKP - MHP ortaklığına nefes aldırma eğilimi taşıyor.
Yüzmüş yüzmüş, kuyruğuna gelmiş, çaydan geçip derede boğulmak gibi saçma sapan bir noktaya geliyoruz.
İYİ Parti kaynakları cumhurbaşkanı adaylığı için iki isim ortaya atıyor:
"Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu."
İki ismin de pratikte geçerliği yok.
İmamoğlu'na verilen bir ceza var, onaylanır mı, onaylanmaz mı bilinmez ama, her an siyasal yasaklı hale getirilebilir, dolayısıyla onun adaylığının siyasal pratiği yok.
Mansur Yavaş'a ise, HDP çok uzak duruyor, ona oy vermeyeceğini söylüyor.
"Oysa, her şey gösteriyor ki, HDP'siz ne Meclis'te ciddi bir çoğunluk sağlanabiliyor, ne Altılı Masa'nın adayı ilk turda seçilebiliyor, ne de bu demokrasi dışı rejim değişebiliyor."
Akşener bunu bilmiyor mu?.. Görmüyor mu?..
Hepimizden daha iyi biliyor ve görüyor.
O zaman?..
Umalım ki...
"Bu gelgitlerin arkasında siyasal bir manevra olsun!..
Kendisine siyasal alan genişletmek açısından, pazarlık olsun!.."
Seçim öncesinde daha fazla milletvekilliğine yer açmak...
İktidara gelince, kendisi ve partisi için yönetimde iyi yer tutacak garantiler...
Pazarlık yapmak da, kendisine daha geniş alan yaratmak amacıyla manevra yapmak da, Akşener'in doğal hakkı.
"Ama, artık kabak tadı veriyor.
Amacını aşar hale geliyor.
Altılı Masa'yı yıpratıyor.
İnsanların moralini bozuyor.
Durup dururken iktidarın yüzünü güldürüyor."
CHP'li Bülent Kuşoğlu'nun tam beş ay önce söylediği lafı ikide bir gündeme getirmek, Saraçhane'de Ekrem İmamoğlu'na verdiği desteğin tartışma konusu yapılmasına bıktırırcasına takılmak, sanki o manevranın parçaları.
Artık gına getiren parçaları.
Az gidiyoruz, uz gidiyoruz, bugüne geliyoruz.
Bugün Altılı Masa'da aday belirleme günü.
Seçimlere bugünden itibaren 72 gün var.
Seçim günü açıklandığına göre, 14 Mayıs, artık adayın belirlenmesi şart.
"Ve hiç beklenmeden hemen bugün açıklanması şart."
Şöyle bir senaryo olabilir:
Altılı Masa toplantısı sonrasında, altı lider medyanın karşısına geçer...
"Meral Akşener Altılı Masa'nın adayını açıklar!.."
Bugün belirleyip, birkaç gün sonra açıklamak anlamlı değil.
"Bugün ülkemiz açısından tarihi bir gün.
Yeniden demokrasiye ve Cumhuriyet'e sahip çıkmak için ilk adımın atılacağı gün.
Bu karanlıktan çıkmak için karar verileceği gün.
Aynı zamanda altı liderin siyasal yaşamında vazgeçilmez bir dönüm noktası."
Umalım ki, bu erdemle karar verirler!..
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |