“Evimizde otururken YPG geldi, bize, ‘size güçlük çıkarmayacağız, biz sizi IŞİD’den kurtarmaya geldik, bize sadece aranan isimlerin yerini bildirin’ dediler. Biz bir şey bilmiyorduk. Sonra bizi evden attılar, elbiselerimizi bile almaya zaman bırakmadılar, sonra da evlerimizi yaktılar. Ardından yaktıkları evlerimizi buldozerlerle yıktılar.”
Bunu yapan YPG. Kuzey Suriye’de. Türkmen ve Arapların yaşadığı köylerde.
YPG?.. Hani, Amerika’nın silah yardımı yaptığı YPG.
Bir süre önce Uluslararası Af Örgütü bir rapor hazırlıyor.
“Gidecek Hiç Bir Yerimiz Yok, Kuzey Suriye’de Yıkım ve Zorla Yer Değiştirme” başlığı taşıyan rapor YPG’nin Kuzey Suriye’de yaptığı insanlık dışı baskıları anlatıyor.
35 sayfalık raporun hazırlanması için Af Örgütü’nden bir ekip yirmi gün süreyle bölgede dolaşıyor. On dört köyde çok sayıda insanla konuşuyor.
Konuşmanın ötesinde, YPG’nin yakıp yıktığı köyleri görüyor.
Örneğin, YPG’nin yıktığı Hüseyniye Köyü’ne gidiyor. O köyde doksan ev yakılmış, buldozerlerle yıkılmış. Enkaz olduğu gibi duruyor.
Ya orada oturan insanlar?
Evsiz, barksız, sokakta. Çocuklar perişan. İnsanlar sefalet içinde.
Ne imiş?
YPG bölgede kontrolü sağlamış, IŞİD’i kovmuş.
Kovmuş da ne olmuş, IŞİD’den farklı bir ortam mı yaratmış?
Oradaki insanlara hiç olmazsa, kaygıdan arınmış bir yaşam mı sağlamış?
Tam tersine, insanlar evlerinden, yurtlarından olmuş.
Evinin yakılmasını, yıkılmasını gözlerinin önünde izlemeye gönlü yetmeyenler, YPG’ye engel olmaya çalıştıklarında, sonları belli:
Dipçikle dayak.
Af Örgütü raporunda Kuzey Suriye’de terör örgütleri arasındaki çatışmalar da anlatılıyor. Kimin, hangi örgütten olduğu, hangi amaçla savaştığı belli bile değil.
Genel hatlarıyla, biri İslam Devleti kurmak istiyor, diğeri Kuzey Irak’taki Otonom Kürt Devletini Kuzey Suriye’ye taşımak istiyor.
Ama, hiç kimse orada yaşayan insanların düşüncesini sormuyor.
Raporda yakılan, yıkılan köyler tek tek sayılıyor. O köylerin birinde yüz, diğerinden beş yüz, başkasında elli, bir diğerinde bin dört yüz aile evsiz ve barksız kalmış bulunuyor.
Bunlar Türkmen ve Arap köyleri.
Af Örgütü izlenimlerini, daha doğrusu gördüklerinin bir özetini bir mektupla PYD’nin başında bulunan Salih Müslim’e çok sert bir dille aktarıyor.
İnsanlık suçu işlendiğine dikkat çekerek, buna bir an önce son verilmesi çağrısında bulunuyor. Köylerin isimlerini vererek, aile sayısını, insanların yaşadıkları insan hakları ihlallerini birer birer sayarak.
Ne var ki, pek bir şey değişmiyor.
Af Örgütü “Kuzey Suriye’deki Koalisyon Güçlerine Çağrı” başlığıyla, raporunda yine insan hakları ihlallerini vurgulayarak, bunlara son verilmesi için açık çağrıda bulunuyor.
Amerika dahil.
İnsanlık suçlarının derhal durdurulması çağrısıyla.
Yine köy isimleri ve oralarda YPG ile PYD’nin yaptıklarını anlatarak.
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) siyasi olmayan, tarafsız ve fakat insan hakları ihlallerine karşı, o ihlalleri önlemek adına, taraf olan saygın bir kurum.
İşte, o kurum Kuzey Suriye’de Türkmen ve Araplara karşı yürütülen insanlık dışı olayların durdurulması çağrısında bulunuyor.
Aynı çağrıyı Amerika’ya da yapıyor, açıktan ve kamu oyunu bilgilendirerek.
Amerika ne yapıyor?
YPG’ye silah veriyor ve bunu saklamıyor.
YPG ve PYD teröründen Türkiye de çok zarar görüyor. Bunu defalarca Amerika’ya anlatıyor. Silah verilmesinin durdurulmasını istiyor.
Son olarak, geçen hafta Tayyip Erdoğan - Trump görüşmesinde, Erdoğan konuyu bir kez daha açıyor, Trump da silah göndermeyi durduracaklarına ilişkin söz veriyor.
Bu telefonda o an için gelişigüzel verilmiş bir söz mü yoksa gerçekten tutacağı bir söz mü?
Bana hiç güven vermiyor. Amerikan basınına bakıyorum, o telefon görüşmesiyle ilgili pek o havada değil.
Kaldı ki:
Silah tüccarlarının gölgesinde verilen bir sözü, Trump ne kadar tutabilir?
İnsanlık suçları, insan hakları ihlalleri silah tüccarlarının çok mu umurunda?
YPG gerçeği işte tarafsız bir raporla ortada.
Rapor ve verilen söz bir yanda, silah tüccarları ve silah endüstrisinden beslenen onlarca sektör öte yanda.
Trump’ın sözü karavana çıkarsa, şaşmam. Belki bir süre tutar gibi görünür, sonra bildiğini okur.