“Görüşmeler sırasında Cumhurbaşkanına, TBMM Başkanına, Başkanlık Divanına, Başkanlık görevini yerine getiren Başkan Vekiline ve milletvekiline hakaret tetmek, Türk Milletinin tarihine ve ortak geçmişine yönelik hakaret ve ithamda bulunmak, Anayasal düzeni tahkir ve tezyif etmek_ Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü esasında Anayasada düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlamalar yapmak...”
Bu “suçu” işleyen milletvekiline kınama ya da geçici çıkarma cezası geliyor. Kınama halinde milletvekili bir aylık yolluk ve ödeneğinin üçte biri, geçici çıkarma halinde ise, üçte ikisi kesiliyor.
Günümüzde binlerce kişinin en küçük eleştiride Cumhurbaşkanına hakaretten yargılandığı bir ortamda şimdi muhalefet susturulmak isteniyor, para cezası ile.
Eleştirdi diye milletvekiline para cezası!.. Dünyada eşi benzeri olmayan bir ceza.
Bu yaptırım AKP ile MHP’nin hiç bir anayasa uzmanına danışmadan, hiç bir tartışmaya açmadan, kapalı kapılar arkasında birlikte oluşturmaya çalıştırdıkları yeni “Meclis İçtüzüğü” maddelerinin en önemlilerinden biri.
Fransızca “parler” ya da Arapça aynı kökenden gelen “konuşmak, tartışmak” eyleminin en geçerli, en özgür, en serbest olduğu yerler bizde ve dünyada nereleri?
“Parler”, yani konuşulan yerler, parlementolar, Meclisler...
Bizde artık Meclis’te konuşmak da o kadar özgür ve serbest olmayacak, sonunda milletvekillerine de kısıtılamalar getiriliyor.
İçtüzük değişikliği ile ifade özgürlüğü kısıtlanıyor Türkiye Büyük Millet Meclisinde.
İçtüzük nedir? Meclisin çalışma kurallarını belirleyen kurallar dizisi, Anayasa Hukukunda aynı zamanda “Sessiz Anayasa” olarak tanımlanıyor.
İçtüzük Meclis’te iktidar- muhalefet ilişkilerini düzenliyor, aynı zamanda “milli egemenliğin” fiilen işlemesini sağlıyor.
Şu andaki İçtüzük 1 Eylül 1973’ten beri, 44 yıldır uygulanıyor. Mecliste iktidar ile muhalefet arasında denge kuruyor.
Yeni değişiklikle birlikte bu denge iktidar lehine bozuluyor. MHP de, buna katkıda bulunuyor. MHP zaten artık malum, AKP’nin arka bahçesi.
Hakaret etmemek, şiddet içermemek, şiddeti, terörü özendirmemek, teşvik etmemek kaydıyla bu kürsü düşüncenin özgürce ifade edildiği yer. “Kürsü dokunulmazlığının” özü.
Örneğin; o kürsüde ortak tarih konusu, bundan böyle “iktidardan farklı yorumlayan bir milletvekili” çıkarsa, ona ceza geliyor.
Ya da Cumhurbaşkanına hakaret...
Bir milletvekilinin söylediği sözde “hakaret” ya da “itham” olup olmadığına kim karar veriyor ve o sözler para cezasına, Meclis’ten geçici çıkarmaya nasıl yol açıyor?
Meclis çoğunluğu yani, iktidar ve yanındaki MHP oylarıyla.
İçtüzükteki bu değişiklikle birlikte, kürsü dokunulmazlığı, özgürlüğü sizlere ömür.
Örneğin; Soma faciası, faili meçhuller, terör, yargı bağımsızlığı, kadına şiddet, çocuk tecavüzleri, yurt yangınları, KPSS sorularının çalınması, FETÖ ile mücadele, basın özgürlüğü, hava kirliliği, doğa katliamı gibi, akla gelen, Türkiye’nin pek çok sorunu grup önerileri ile gündeme taşınıyor.
Halen, Danışma Kurulu’nda oybirliği sağlanamaz ise, her siyasi parti kendi isteğini “grup önerisi”, yani bir siyasi parti olarak doğrudan Genel Kurula sunabiliyor.
Grup önerisine konu olan önerge sahibine ve diğer siyasi parti gruplarına onar dakika olmak üzere toplam iki lehte iki aleyhte, söz hakkı veriliyor. Mecliste dört parti olduğuna göre, 40 dakika.
Yapılan değişiklikle bu süreler önerge sahibine beş, diğer partilere üçer dakikaya düşüyor.
40 dakika yerine, 14 dakika!.. Bir kez daha söz hakkının kısıtlanması.
Düşünce ve ifade özgürlüğüne Meclis’te kısıtlama.
Bir başka maddeyle Meclisi yöneten Başkanın frak giymesi kaldırılıyor. Aziz medya bunun üzerinde duruyor. Oysa, söz hakkının kısıtlanması ya da cezalar frak giysin mi, giymesin mi tartışmasının çok ötesinde. Kaldı ki, frak bir gelenek.
Meclis’te yoklama istemek, açık ya da işaret oylama kuralları yine iktidar lehine yeniden düzenleniyor.
Zaman zaman görüyoruz, bir milletvekili elinde bir pankartla kürsüye çıkıyor, belli bir protesto amacıyla.
Bundan sonra ona da veda.
“Genel Kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu döviz, pankart ve benzeri materyali getiren ve kullananlara kınama cezası” öngörülüyor.
Oysa, benzer eylem dünya parlamentolarında her zaman var. Eğer, demokrasi varsa!..
Ya TRT’den yayın. En çok akşam 21’e kadar.
E, örneğin bütçe görüşmeleri bazen sabaha kadar sürüyor, yok halk izlemesin, “saat 21, TV filan yok”.
AKP on beş yıldır iktidar. Bugüne kadar hangi yasayı istedi de, çıkartamadı? Yok, her istediğini Meclis’teki çoğunluğu ile yapıyor. Çok ender, kamu oyu baskısıyla karşılaştığında, geri adım atıyor ama, daha sonra arkadan dolaşıp, üç puan alıyor ve yine dediğini yapıyor.
Dolayısıyla, böyle bir içtüzük değişikliğine gerek yok.
Ama, madem ki, muhalefetin sesini Meclis’te de kısmak asıl amaç, o zaman gelsin içtüzük değişikliği.
Değişiklik muhtemelen bu hafta genel kurula inebilir.
Değişiklikle ilgili CHP harika bir muhalefet şerhi yazıyor. CHP milletvekilleri Muharrem Erkek ve Murat Emir imzasıyla.
İtirazlarını komisyonda çok net dile getiriyorlar ama, nafile.
Meclis, tarihinde bir başka yörüngeye giriliyor ne yazık ki.