-İstanbul Küçükçekmece’de beş yaşında bir kız çocuğuna cinsel tecavüzde bulunuluyor. Her sokağı, her caddesi kameralarla donatılmış olan bu semtte o sapık herifin kimliği henüz tespit edilemiyor.
-Yine İstanbul’da otobüste bir başka sapık herif bir kadının üstüne boşalıyor. Herifi götürüyorlar, nasıl olsa serbest kalır!..
-FETÖ üzerine kitap yazan, FETÖ’nün ipliğini pazara çıkartan İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun FETÖ’den gözaltına alınıyor.
-”Gelecekte hayalin ne” diye sorulan kız çocuğu “Alman vatandaşı olmak istediğini” söylüyor, kız çocuk malum kimseler tarafından sosyal medyada yerden yere vuruluyor. Çocuk neden öyle söylüyor diye, üzerinde bir dakika bile düşünmeye gerek görmeden.
-Aksaray’da flamingoları tüfekle öldürüyorlar. Durup dururken, zevk için... Al sana, bir başka sapıklık.
-Dolar bu yıl ilk kez 5.87 liraya yükselerek, 2019’un rekorunu kırıyor. “Ekonomide istikrara ulaştık” diyenlerin kulakları çınlasın.
Veee...
Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran sekiz kişinin sekizi de, mahkeme tarafından serbest bırakılıyor.
Adaletin, hukukun kalmadığı, ahlakın iflas ettiği, insan ve hayvan sevgisinin yerlerde süründüğü, çocukların hayallerinin sona erdiği bu ülkede bunların hiç biri sürpriz değil.
Bunlar artık “sıradan hadiseler” zincirinin bugünkü halkalarından ibaret.
Kılıçdaroğlu’na saldıranlar ne zaman serbest bırakılıyor?.. Tayyip Erdoğan’ın saldırıyla ilgili şu açıklamasından sonra:
“Olay tüm boyutlarıyla soruşturulmaktadır. Şiddeti asla tasvip etmeyiz. Şiddetin ve terörün her türlüsüne karşıyız”.
Saldırı anı bütün kameralarda, kimlerin saldırdığı belli. Onların bir bölümü gözaltına alınıyor, ancak şu hale bakın ki, “olayın tüm boyutlarıyla soruşturulduğu” sırada, “şiddetin asla tasvip edilmediği” bir anda saldırganlar serbest bırakılıyor!..
Nasıl bir soruşturma ise!..
Adam açıkça suç işliyor, ama serbest bırakılıyor.
Sosyal medya dün aynı soruyla çalkalanıyor:
“Acaba iktidar sahiplerinden birine böyle bir saldırı olsa, o kişi saldırının üzerinden 48 saat bile geçmeden serbest kalır mıydı?.. Acaba kaç yıl ceza alırdı?..”
Bu ölçüde çifte standardın iyice yerleştiği bir ülkede, artık her şey mümkün.
Saldırgan serbest, devamı da var...
Birileri sosyal medya hesabından, saldırgana destek vererek, “Osman Amca, yanındayız” diyor. “Osman amcaları”, o saldırgan herif.
Bu desteği verenlerin hepsi suç işliyor. TCK 215 aynen şöyle:
“İşlenmiş suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse iki yıla kadar hapisle cezalandırılır”.
Sadece o saldırgan değil, ona destek verenler hakkında da soruşturma açılması gerekiyor.
Ben de, ne diyorum yaaa?..
Saldırganın kendisi serbest, onu övenlere mi soruşturma açılacak?..
Hayır, şundan söylüyorum, Erdoğan “olay tüm boyutlarıyla soruşturulmaktadır” diyor ya, ben de o söze dayanarak, TCK 215’i vurguluyorum.
Elbette, bir hukuk devletinde yaşıyorsak!..
Hukuk devletinde yaşadığımızın bir başka göstergesi daha var:
Seçimin üzerinden üç hafta geçmesine rağmen, AKP hala YSK’ya başvurularını devam ettiriyor.
Ne de olsa, “hukuk” arıyor!..
Bitmek bilmeyen oy sayımlarına, hile iddialarına, KHK ile atılanların oy kullanmalarına itiraza son olarak şu mazeret ekleniyor:
“Kısıtlılar, mahkumlar ve zihinsel engellilerin oy kullanmasına itiraz etmek...”
2002’den bu yana yapılan tüm seçimler ve referandumlarda AKP’nin böyle bir itirazını gören var mı?..
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerini yirmi beş yıl sonra kaybetmek, AKP’de dengeleri fena halde bozuyor ve iş artık her türlü mantığı aşıyor.
Aşmakla kalmıyor, “hukuk devleti” her yönüyle, garip garip mazeretlerle, seçimi yenileme hevesleriyle, saldırı ve tacizlerin cezasız kalmasıyla ağır yara almaya devam ediyor.
Ve her kesimden gelen uyarılar bir kulaktan giriyor, ötekinden çıkıyor.