Sahne arkasında iki oyuncu bekliyor, sahneye çıkmak için, onlar bekliyor, hep bekliyor, yedek oyuncu oldukları için bekliyor.
Oyunculuk hayatları ya da genel anlamda hayatları boyunca hep sahnede görünmeye çalışıyorlar ve fakat sahneye bir türlü çıkamıyorlar.
Beklemeleri aslında beceriksizlikleri ile at başı gidiyor.
Bekledikçe, ikisi de uçuruma doğru yuvarlanıyor.
Umutları ve hayalleri ile birlikte yuvarlanıyor.
Neden?.
Çünkü onlar eylemsiz ve beceriksiz, ikisi de eylemsizliğe yeniliyor.
Bu kısır döngüyü kırmak üzere, kendilerini kurtaracak birini bekliyorlar, “Godot’yu bekliyorlar”.
“Godot”...
Ne olduğu bilinmeyen bir insan ya da bir şey...
Eylemsizliği ve beceriksizliği kırmak için Godot’yu bekliyorlar.
Godot... Boşuna beklemek anlamında.
Çünkü, ne geliyor, ne de herhangi bir şey değişiyor.
Aslında zaten Godot diye biri ya da bir şey yok.
O bir avuntu.
Godot Samuel Beckett’in bir oyunu, dünyaca ünlü, 1949’dan bu yana Türkiye dahil, dünyanın pek çok ülkesinde defalarca sahneleniyor, ilgiyle izleniyor ve de okunuyor.
Çünkü, konusu çok gerçek ve hayatın içinden.
Boş yere beklemenin, beklenti sonucunda hiç bir yere varamayışın ve bekleye bekleye argo deyimle “çuvallamanın” ta kendisi.
Tıpkı, günümüzdeki CHP gibi.
Tıpkı, günümüzde CHP’nin beceriksizlik içinde kıvranırken, beklediği ve “beklettiği” gibi.
Şu anda CHP tabanı da, CHP seçmeni de, sanki Godot’yu bekliyor.
Önemli il ve ilçelerin belediye başkan adaylarının hâlâ açıklanmasını bekliyor.
Bu da elbette, hem CHP seçmenini hem de aday adaylarını çıldırtmaya yetiyor.
Adaylarının açıklanması beklenen önemli il ve ilçeler ve hatta İzmir gibi büyükşehir belediye başkanlığı gibi yerler var.
CHP bu haliyle tam Godot’yu andırıyor.
Bundan mutlaka rahatsız olan CHP Genel Merkezinde bir ekip var, MYK üyeleri ya da Parti Meclisi üyeleri var.
Ama, bir şey değişmiyor.
Bekleme süresi içinde dün CHP açısından kritik bir gelişme yaşanıyor.
İstanbul Şişli’den aday yapılmayacağı kesinleşen Mustafa Sarıgül dün CHP’den istifa ediyor. CHP’den bir açıklama yok ama, belli ki, CHP adayı Şişli’de Sarıgül değil. Şimdiki Başkan Hayri İnönü’ye de yeniden şans tanınacağını söylemek güç.
Sarıgül dün CHP’den istifasını açıklarken, “ben adayım” diyor.
CHP’den değil, muhtemelen bağımsız ya da bir başka partiden aday olabilir.
Bu olay daha küçük çapta bir 1994 İstanbul macerası gibi.
İstanbul’da 1994 yerel seçimlerinde:
-ANAP’tan İlhan Kesici yüzde 22.19,
-SHP’den Zülfü Livaneli yüzde 20.13,
-DYP’den Bedrettin Dalan yüzde 15.46 oy alıyor.
Onlar aralarında çarpışırken, RP’den Tayyip Erdoğan yüzde 25.19 ile Büyükşehir Belediye Başkanı seçiliyor.
Sonrası ve bugünler malum...
Bugünü yaratan o sonuç.
Tam anlamıyla 1994’te merkez partilerin kendi aralarındaki uyuşmazlığın eseri.
Şişli ilk kez 1984 yılında yeni bir belediye oluyor.
O tarihten bu yana iki kez ANAP adayları başkan seçiliyor. Onun dışında Şişli’yi hep CHP, DSP adayları, yani sosyal demokratlar yönetiyor.
Toplamda yirmi beş yıldır...
Şimdi Mustafa Sarıgül’ün muhtemel bağımsız ya da başka bir partiden adaylığı, sosyal demokratlar açısından Şişli’yi tehlikeye sokabilir.
Seçim bu, ne olacağı belli değil ancak, Şişli’de 1994 İstanbul’un tekrarı olabilir.
Sarıgül ile CHP adayı kapışırken, bir de bakmışsınız ki, aradan AKP adayı sıyrılmış ve belediye başkanı seçilmiş!..
Devam Kılıçdaroğlu devam, Godot’yu beklemeye devam.