Türkiye çok demokratik bir ülke... Ne kadar demokratik olduğunu görmek için sadece Ağustos ayı "hak ihlallerine" bakmak yetiyor.
Bu ülkede hala "faili meçhul cinayetler" işleniyor. Ağustos ayında bir faili meçhul olsa bile, yine de faili meçhul var.
Ya "kadın cinayetleri..." Sadece ağustos ayında "27 kadın cinayete kurban gidiyor". Eski eşi, şimdiki eşi, sevgilisi, akrabası, yakını tarafından öldürülen 27 kadın!..
Ya "iş kazası" adı altında meydana gelen "iş cinayetleri?.." Şaşıracaksınız, o sayıya!.. Tam "208 iş cinayeti" var sadece ağustos ayında. "İş cinayetlerinde" Türkiye Avrupa’da ilk sırada, dünyada üçüncü sırada yer alıyor.
Hayatını kaybeden kadınlar, iş cinayetlerinde ölen dar gelirli, asgari ücretli insanlar... "Onların yakınları, aileleri ve sonra nasıl geçindikleri" ile ilgili bilgiler var mı?.. Daha doğrusu, "o insanlarla ilgilenenler" var mı?..
İlgilenenin olması için "sosyal devletin" var olması gerek.
Öyle bir devlet yok bugün bu ülkede.
Sadece düşüncesini açıklıyor, sadece anayasada yer alan "ifade özgürlüğü" hakkını kullananlardan...
"On bir kişi gözaltına alınıyor, bir kişi tutuklanıyor". Herhangi bir eylem yok, herhangi bir hakaret yok, sadece düşünüyor, düşüncesini söylüyor ve gözaltına alınıyor insanlar.
Yine "ifade özgürlüğü" kapsamında "on kişi hakkında dava ve soruşturma açılıyor".
Diyor ya, "Türkiye özgür bir ülke" diye!.. Yardımcısı da, o "özgürlüğü" kutluyor ya!.. "Kendin pişir kendin ye" örneği!..
Sadece ağustos ayı hak ihlalleri dosyası, Türkiye’nin ne kadar "özgür" bir ülke olduğunu gösteriyor.
Gazeteciler ayrı ve tek başına bir fasıl...
"On üç gazeteci saldırıya uğruyor,
Altı gazeteci hakkında dava açılıyor."
Ayrıca...
İki gazeteci tutuklanıyor,
Üç gazeteci gözaltına alınıyor.
Gerçek gazeteci gördüklerinde, tüyleri diken diken oluyor bunların. Yandaşlara zaten artık kendileri de oralı olmuyor, onlar zaten "cepte" hesabıyla.
Şu ya da bu nedenle "altı etkinlik, gösteri ve tiyatro" yasaklanıyor.
Yasaklamak yetmiyor.
Basın açıklaması, çeşitli etkinlik ve eylemlerde "139 kişi" gözaltına alınıyor. Ayrıca, "kırk basın açıklamasına" müdahale ediliyor, engelleniyor. "Müdahalenin" nasıl olduğunu anlatmaya bilmem gerek var mı?.. Coplar, itiş kakış, biber gazı, kötü davranış...
Bu bilgeler öyle harcı alem bir kaynaktan derleme değil, "Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu Raporundan" aktarma bilgiler.
Ekonomisi, hukuku, yönetimi felç olmuş bir ülkede "insan haklarının" düzgün olması zaten büyük sürpriz olur.
Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret iddiaları ve bununla ilgili açılan dava ve devamındaki kararlar TBMM İnsan Hakları Komisyonu Raporundan ayrı, bu sayılar Adalet Bakanlığı 2019 istatistiklerine dayanıyor. "Birgün" Gazetesinin haberine göre:
Tayyip Erdoğan’a hakaret iddiasıyla:
- 36 bin 66 kişi hakkında soruşturma açılıyor.
- 9.554 kişi ceza alıyor.
- 2.633 kişi hapse giriyor.
- Davalarda çocuklar da yargılanıyor, 318 çocuk yargılanıyor.
- 30 çocuk ceza alıyor.
- 4 çocuk hapse giriyor.
Gelmiş geçmiş cumhurbaşkanlarına yönelik hakaret iddia ve davalarıyla kıyaslanamayacak kadar yüksek sayılar.
Ayrıca, dünyadaki benzer istatistikleri çok geride bırakan sayılar.
Erdoğan’a yönelik ağzını açan kendisini yargıç karşısında buluyor!.. Otomatiğe bağlanmış bir biçimde!..
Burası nefes almanın her geçen gün daha da güçleştiği bir ülke...