12 Eylül askeri darbesi döneminde toplam "23.700 dernek kapatılıyor", sivil toplum örgütleri (STÖ) susturuluyor, "imha" ediliyor, örgütlenme özgürlüğü yok ediliyor.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ise, ilan edilen "Olağanüstü Hâl Rejimi" (OHAL) ile birlikte, toplam "1.748 dernek, STÖ kapatılıyor."
Dernekler, STÖ'ler... Yani, barolar, meslek odaları, çeşitli amaçla kurulmuş dernek ve vakıflar...
"Toplumun atar damarları, örgütlenme ve ifade özgürlüğünün kaleleri, topluma hayatiyet aşılayan, toplumun hakkını arayan kuruluşlar..."
Çocuk haklarını savunan, kadın haklarını savunan, çeşitli hastalıklarla mücadele eden, yöresel etkinliklerle uğraşan, gıda yardımında bulunan, bir insan ve toplumun akla gelebilecek her türlü sorununa çözüm arayışındaki kuruluşlar...
"Toplumu ayakta tutan, demokrasinin göstergelerinden biri olan STÖ'ler, şimdi AKP'nin yeni hedefi.
AKP onları susturmanın, zapturapt almanın peşinde."
Kadın, çocuk, gençlik hakları, doğa, engelliler, çevre, yardımlaşma dernekleri, çeşitli hukuk kurumları, tabip ve mühendis odaları, sosyal mücadele yürüten STÖ'ler, spor grupları, inanç gruplarının dernek ve vakıfları, akla hangi dernek ya da vakıf gelirse gelsin...
İki gün önce Meclis'te kabul edilen yasayla:
"Medya zaten çökmüş, medya dışında toplumu susturmanın, örgütlenme özgürlüğünü yok etmenin bütün yolları açılmış, otoriter rejime bir çivi daha çakılmış bulunuyor."
Kabul edilen yasa demokrasiye yine taban tabana zıt:
"- Cumhurbaşkanı ile İçişleri Bakanına, STÖ'lerin yönetimine kayyım atama,
- Dernek ve vakıfların faaliyetini geçici olarak durdurma,
- Topladıkları yardımlara el koyma,
- Hatta, onlara yardım edenlerin bile mal varlıklarına el koyma,
- Bir dernek ya da vakıf üyesi hakkında soruşturma açılırsa, onun sonunda o dernek ya da vakfı süresiz kapatma gibi yetkiler veren bir yasa."
Mahkeme kararı olmadan, bu olağanüstü yetkilerin, hangi dernek ve vakıfları hedef alacağı çok açık:
"İktidara muhalif olanları..."
Kimse düşünmesin, kimse konuşmasın!.. Kurduğu dernek ya da vakıf üzerinden kimse hak aramasın!..
Artık iyice çığrından çıkmış bir adım!..
Kimsenin sesinin soluğunun çıkmasına izin vermeyen, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün köküne kibrit suyu eken bu yasa, Anayasanın çeşitli maddelerine toptan aykırı.
Eğer hâlâ bir "Anayasa Mahkemesi ve hukuk anlayışı varsa", bu yasa bir an bile tereddüt etmeden iptal edilmeli, bir an bile düşünmeden!..
AKP şimdi kabul edilen yasanın ilk işaretini 2020 yılının başında veriyor. O tarihte derneklerle ilgili bir düzenleme yapılıyor. Ona göre:
Dernek yönetim ve denetim kurulu üyeliğine seçilenlerle birlikte, dernek üyelerinin de, kimlik bilgilerinin vali ve kaymakamlıklara bildirilmesi zorunluğu getiriliyor. Bildirmeyenlere 500 lira para cezası öngörülüyor.
Sana ne, kim, hangi derneğe ya da vakfa üye olursa olur, sana ne!..
Öyle değil, otoriter rejimlerde, hangi dernekte kim üye, bunun izi sürülüyor. Türkçesi:
"Dernekler fişleniyor!.."
2020 başında "fişleme", şimdi derneklerle ilgili her türlü "işleme!.."
Gerek 2020 yılı başında getirilen "dernek fişleme", gerekse iki gün önce kabul edilen örgütlü toplumu yok eden yasa...
İnanmayacaksınız...
"2004 yılında AKP'nin Avrupa Birliği kapsamında yer alan reform paketinde dernek ve vakıflara demokratik nitelik kazandıran yasayla taban tabana zıt."
2004 yılında "bu AKP değil", "o AKP" derneklerle ilgili o yasayla şu düzenlemelere imza atıyor:
- Dernekler üzerinde devlet denetimi kaldırılıyor, her üç yılda bir yapılan denetim yerine, beyan esası getiriliyor,
- Denetlemeyi dernekler kendi içlerinde yapıyor,
- Özgürlükçü bir toplumun örgütlenmesine önayak oluyor,
- Dernek faaliyetleri bütünüyle derneklerin tüzüğüne, yani kendilerine bırakılıyor,
- Dernekler etkinliklerini serbestçe, hiç kimsenin gözetimi olmadan sürdürebiliyor. Örneğin, genel kurula hükümet komiserinin katılması kuralı kaldırılıyor,
-Dernekler siyasi partilerden, sendikalardan ve meslek kuruluşlarından yardım alabiliyor.
Diyorum ya, inanmayacaksınız, diye...
Demokratik, her türlü baskıya son veren, seslerini özgürce yükseltmeye katkıda bulunan, tipik AB türünde sosyal bir yapılanma.
Bir 2004'deki düzenlemeye, bir de bugünkü düzenlemeye bakın...
"Rejimin nasıl otoriter kimliğe büründüğünü bir de, bu alanda görün!.."
Yasa Meclis'te görüşülürken, "628 sivil toplum örgütü", kendilerini bir anlamda yok eden bu yasaya itiraz ediyor, açıklama yapıyor. AKP ve MHP milletvekillerine, bu otoriter düzenlemeden vazgeçmeleri yolunda çağrıda bulunuyor.
Kim dinler!..
Ayrıca...
Bu yasa, AKP'nin daha önce "bir daha getirmeyeceğim" diye söz verdiği "torba yasa" içinde yer alıyor. "Torba yasa", içinde ne ararsan var, dağdan bayırdan konuların bir "torba" içine tıkıştırılarak, hepsinin aynı anda çıkmasını sağlayan düzenleme.
"Bir daha getirmeyeceğim" diyor ya, bu AKP'nin getirdiği "33. torba yasa!.."
33. torba yasanın başlığı "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının ve Finansmanının Önlenmesi Yasası."
Toplumsal örgütlenmeyi yok eden...
"Son ayların en antidemokratik düzenlemesi, istediği derneğin faaliyetine son verebilecek bu adım, işte o 33. torba yasa içinde yer alıyor."
"Kitle imha..."
Adı "kitle imha" olunca, AKP'nin aklına "örgütlü toplumu, kitleyi imha etmek" geliyor!..
Anayasanın bir değil, birden çok maddesine aykırı bu yasanın, hukukun ve Anayasa'nın hâlâ zerresi kaldıysa, Anayasa Mahkemesi'nden dönmesi gerekir. Eğer, zerresi kaldıysa...